Paylaş
Yeni Partilerin kuruluşunda da, CHP’deki kavganın altında yatan da 2023 hesabı.
Askeri vesayetin güçlü olduğu dönemlerde Çankaya son kale olarak görülürdü. O nedenle cumhurbaşkanlığı uğruna darbeler yapılır, muhtıralar verilirdi.
27 Mayıs’tan 12 Eylül’e, 12 Mart’tan 28 Şubat’a kadar, hepsinin arkasında Çankaya hesabı yatıyordu. 12 Mart’çıların Faruk Gürler’i cumhurbaşkanı seçtirme yönündeki baskıları Demirel ile Ecevit’in işbirliği ile başarısızlığa uğratılmıştı. 12 Mart günlerini sorduğum bir söyleşide Ecevit, “Büyük bir baskı altındaydık. Meclis’teki kulislerde askerler dolaşıyor, geçerken bize koltuk atıyorlardı. O zamanki komuta heyeti, localardan Meclis’teki oylamayı takip ediyordu” demişti.
Askeri vesayetin geriletilmesi, cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçtiği başkanlık sistemine geçilmesiyle birlikte o dönem sona erdi. Ama cumhurbaşkanlığı savaşı bitmedi. Hatta başkanlık sistemiyle birlikte icra yetkisi tamamen cumhurbaşkanında toplandığı için daha önemli hale geldi.
Yeni sistemle birlikte oyunun kuralları da değişti. Yeni sisteme yeni plan gerekti. Cumhurbaşkanı seçtirmek için artık darbeler dönemi sona ermişti. Cumhurbaşkanını sandık belirleyeceği için halkın ikna edilmesi gerekiyordu. Müesses nizam 2014 ve 2018 seçimlerinde yeterince organize olamadı. Ama 2023’e yönelik hazırlıklar şimdi başladı. Hem de 31 Mart gecesi o karar verildi. 23 Haziran’da tekrarlanan İstanbul seçimleriyle bu karar netleşmiş oldu. Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul seçimlerini kazanmasıyla birlikte aranan isim bulunmuş oldu.
KAFTANCIOĞLU-İMAMOĞLU MÜCADELESİ
Ekrem İmamoğlu’nun seçim kampanyasını yürüten Necati Özkan’ın yazdığı ‘Kahramanın Yolculuğu’ kitabı, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun tepkisi üzerinden tartışılıyor ama o buzdağının görünen yüzü. Çok derinde bir cumhurbaşkanı adaylığı kavgası yaşanıyor. Yanlış anlaşılmasın, Canan Kaftancıoğlu cumhurbaşkanı adaylığını düşündüğü için tepki gösterdi demiyorum. Kaftancıoğlu, seçim başarısının sadece kampanyayı yöneten ajansa ve Ekrem İmamoğlu’na fatura edilmesine karşı çıktı. Bunu yaparken de çok akıllıca hareket etti. Kılıçdaroğlu’nun, genel merkez yönetiminin ve CHP örgütleri ile “İstanbul ittifakı” adı altında HDP’nin hukukunu da korumaya özen gösterdi. Böylece onların desteğini de yanına almayı başardı. İkilinin mücadelesine İstanbul il kongresinde de tanık olacağız. CHP İstanbul İl Kongresi iki isim arasında güç savaşına sahne olacak.
İki isim arasındaki güç mücadelesinden rahatsız olduğu bilinen Kılıçdaroğlu, ayrıca cumhurbaşkanlığı kavgasının erken başlamasını da istemiyor. “Cumhurbaşkanı adaylığı için kimseye söz vermedim” diye açıklama yaptığı 24 Eylül 2019 tarihli yazımda, Kılıçdaroğlu’nun “Cumhurbaşkanlığı tartışmasının başlamasını asla doğru bulmuyorum. Bugünden cumhurbaşkanlığını tartışmak doğru değil” sözlerine yer vermiştim.
‘KAHRAMANIN YOLCULUĞU’ NEREYE?
Ama bu yolculuk başladı. Necati Özkan’ın tanımı ile ‘Kahramanın Yolculuğu’ bu kez nereye? Muharrem İnce, yeniden cumhurbaşkanı adayı olduğunu açıklayınca Necati Özkan, “Dün dünde kaldı cancağazım. Artık mekânın yeni sahibi var” diye tweet atmıştı. İmamoğlu’nun yolculuğunun hedefinde cumhurbaşkanlığı olduğu belli. İmamoğlu da seçildiği günden bu yana İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile kendini sınırlamıyor. Sadece İstanbul’u yönetmeye talip birisi gibi hareket etmiyor. Her adımında hedefinin cumhurbaşkanlığı olduğunu ortaya koyuyor. Zaten şu ana kadar kendisiyle yapılan röportajlarda bu yöndeki sorulara “Aday değilim” diye karşılık vermedi. Necati Özkan, ‘Kahramanın Yolculuğu’ kitabında Ekrem İmamoğlu’nun kazanacağını savunurken “zamanın ruhu”na vurgu yapıyor. Zamanın ruhu gelip kapıyı çalmaz. Biraz da o şartları hazırlamak gerekir. Eğer Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı seçiminde muhafazakâr kesimden oy alacak bir performansı göstermese büyükşehir belediye başkanlığına aday gösterilir miydi? İmamoğlu, 31 Mart gecesinden itibaren hedefini cumhurbaşkanlığı için belirledi. 23 Haziran’da tekrarlanan seçimler ise tramplen etkisi yaptı. O şimdi zamanın ruhunu hazırlamakla meşgul.
2023 HEYECANI
İstanbul büyükşehir belediye başkan adayı gösterildiğinde İstanbul’da tanınırlık oranı yüzde 14 olan İmamoğlu artık dünyada tanınan bir isim. Ama bu durum İmamoğlu’nda güç zehirlenmesine neden olmamalı. Tansu Çiller, Türkiye’nin ilk kadın başbakanıydı. Fransa Cumhurbaşkanı Chirac’tan İngiltere Başbakanı Tony Blair’e kadar dünya liderleri uluslararası toplantılarda fotoğraf çektirirken Çiller’le birlikte görünmeye özen gösterirlerdi. Ne oldu? Önemli olan seçimi kazanmak. Haksızlık etmek istemem. İmamoğlu 1 yıl önceki İmamoğlu değil. Önemli bir mesafe aldı.
2023 seçimlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tasfiye etmeyi amaçlayanlar, rotayı Abdullah Gül’den Ekrem İmamoğlu’na çevirmiş gözüküyorlar. Ama bu Gül’ün vazgeçtiği anlamına gelmez. Ekrem İmamoğlu hem seküler, hem Yasin-i Şerif okuyup muhafazakâr mahallelerden oy alabilen bir aday. Ancak karşısında da şimdiye kadar girdiği tüm seçimleri kazanan Recep Tayyip Erdoğan var.
Sizi bilmem ama ben 2023 seçimleri için şimdiden heyecanlanıyorum...
Paylaş