Paylaş
Devlet başkanlarını hep lacivert giysileri ile resmi toplantı masalarının başında ya da ikili görüşmelerde ciddi bir şekilde müzakere ederken gördüğümüz için bu görüntü bana şaşırtıcı geldi. Ama itiraf edeceğim, çok samimi ve sıcak buldum.
SPOR YA DA SANAT AKTİVİTESİNDE
Liderlerin zaman zaman spor ve sanat aktivitelerinde bir araya gelmelerini, hatta imkân olsa birlikte tatil yapmalarını savunanlardan biriyim. ABD başkanları zaman zaman konuklarını Camp David’de ağırlıyorlar. Ülkeler arasındaki işbirliği asıl bu tür zeminlerde güçlendiriliyor. Bizim de bu zeminleri çoğaltmamız gerekiyor. Bir dönem Putin’le Bush bir grupla dans etmişlerdi. Tabii bir de Trump’un Suudi Arabistan’daki ünlü kılıç dansı vardı. Şimdi dünya bunun çok uzağında.
Liderler birbirlerine füze fırlatmakla meşguller.
Belki ki o nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev’in resmi unvanlarından bir parça sıyrılıp, ceketlerini çıkarıp, raketlerini ellerine alıp masa tenisi oynamaları ilgimi çekti. Merak ettim. O nedenle bu işin perde arkasını araştırdım.
FOTOĞRAFI GÖRMÜŞ
Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev görüşme sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “Sizin masa tenisi oynarken fotoğraflarınızı gördüm” demiş. Erdoğan da gençlerle masa tenisi oynadığını söylemiş. Erdoğan, Mimar Sinan yurdunda gençlerle iftar yaptıktan sonra masa tenisi oynamıştı.
MAÇ FİKRİ ORADA GELİŞMİŞ
“Masa tenisini sever misiniz?” diye sormuş. Tokayevev, “Severim. Oynamayı da severim” karşılığını vermiş. Erdoğan, Tokayev’in masa tenisi oynadığını o zaman öğrenmiş. Kazak Cumhurbaşkanı hem de iyi oynadığını vurgulayan bir hareket yapmış. İki devlet başkanı arasında masa tenisi üzerine samimi bir diyalog yaşanmış. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, arzu ederse birlikte oynayabileceklerini söylemiş. Tokayev, ”Burada mı? Çok sevinirim” deyince, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla hemen masa ve raket, file, top hazırlanmış.
Sıra iki liderin ceketlerini çıkarıp, masanın başına geçip raket sallamasına kalmış.
Kim mi kazanmış? Dostluk maçı olmuş.
EKONOMİDE RİSKLER, FIRSATLAR
Bir dönem ekonomi yönetimini üstlenmiş olan ve küresel ekonomide söz sahibi bir ekonomist, küresel ekonomide yaşanan sorunun, “tektonik kırılma” olarak tanımlandığını söyledi.
Tektonik kırılma, deprem demek. Dünyada yaşanan ise ekonomik bir deprem.
Yıkıntı.
Türkiye de bundan nasibini alıyor. Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı en önemli gündem maddemiz.
Dünyada kendini hissettiren ekonomik deprem Türkiye’yi nasıl etkileyecek? Bu soruyu da sordum.
“Uzun süren pandemi ve Ukrayna Savaşı’nın da etkisiyle, bu kriz Türkiye’yi kısa vadede olumsuz etkiler. Ama iyi değerlendirilirse orta ve uzun vadede Türkiye bundan yararlanabilir.”
ÜÇ BAŞLIKTA ÖZETLEDİ
Haliyle ‘Nasıl?’ diye sordum. Üç başlık halinde izah etti.
1- Öncelikle bu fırsatı değerlendirmek ve konjonktürden yararlanacak olan tedbirlerin alınması gerekiyor. Rusya’ya yaptırımlar getirildi. Türkiye akıllı bir şekilde bu yaptırımlara katılmadı. Ukrayna Savaşı’ndaki tarafsız konumumuz da eklenince bu Türkiye için bir avantaj oluşturdu. İkinci nokta ise bu savaşın uzun sürmesi.
2- Savaş bitse dahi ABD, Rusya’ya yaptırımları sürdürmekte kararlı. Onların hedefi Putin’i devirmek.
3- Ukrayna Savaşı’nın asıl hedefi Çin’i ekonomik olarak yalnızlaştırmak. Çin’in Batı’yla olan ekonomik işbirliğine sınırlama getirmek. Çin’e yönelik uygulanacak politikalar Türkiye’yi avantajlı konuma getirebilir. Batı Hindistan’ı alternatif olarak güçlendirmeye çalışıyor. Ama bu coğrafyada üretim kültürü gelişmiş tek ülke Türkiye.
Türkiye, krizi fırsata çevirecek adımları atabilecek mi? Bilmiyorum. Ama o yönde politikalar oluşturulması gerekiyor. Çünkü hiçbir fırsat sonsuz değildir.
Bunları Türkiye’nin kritik bir eşikte olduğunu anlatmak için yazıyorum.
MUHALEFETE SORULAR
Pandemi ve Ukrayna Savaşı’nın seçim sonuçlarını şekillendirdiği bir dönemde Türkiye’de muhalefetin oyları neden artmıyor? AK Parti Ar-Ge’den sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen bunu, “Siyaset, siyasal iletişimle yapılır. Siyasal iletişimin iki unsuru var:
1- Siyasal itibar.
2- Siyasal itimat.
Toplum muhalefete yeterli güven duymuyor. Çünkü itimat telkin etmiyorlar. O nedenle itibarları yok. Siyasal itibarı olmayanın toplum karşısında şansı yok. Çünkü toplum onların bir menfaat maçıyla 6’lı masanın etrafında toplandığını görüyor.” şeklinde yorumladı.
Mustafa Şen, “Bir de” deyip ekledi.
“Çanakkale Köprüsü açılıyor, muhalefet ediyorlar. Doğalgaz bulunuyor, muhalefet ediyorlar. Memleket meselelerine sahip çıksalar siyasi itibarları olacak. Bu durumda vatandaş da bunların derdi memleket değil, bunlar kendi meselelerini önemiyorlar diye düşünüyor.”
ERDOĞAN’IN OYLARI NEDEN ARTIYOR
Muhalefete yakın bir araştırma kuruluşu olan Metropoll’ün son anketine göre Erdoğan’ın oyları yükseliyor.
Metropoll’ün anketinde ‘Cumhurbaşkanlığı seçiminde birinci tura Kılıçdaroğlu, Demirtaş ve Erdoğan katılırsa oyunuzu kime verirsiniz?’ diye sorulduğunda, ankete katılanların yüzde 40.1’i Erdoğan, yüzde 30.2’si Kılıçdaroğlu, yüzde 15.2’si Demirtaş yanıtını veriyor.
AK Parti Genel Merkezi’nin yaptırdığı araştırmalarda da Erdoğan’ın oylarında yükseliş söz konusu. Bu neden kaynaklanıyor?
Mustafa Şen’e bu noktayı da sordum. “AK Parti’nin oylarının artmasının en önemli nedeni Cumhurbaşkanı’mızın küresel liderliği bir level atlatması. Ukrayna krizi Erdoğan’ın küresel liderliğini ön plana çıkardı” dedi.
GÜÇLÜ LİDER ARAYIŞI
Kriz dönemlerinde, millet başında güçlü bir lider görmek istiyor. Maceraya girmekten çekiniyor. İşte Macaristan’da Urban’ın, Fransa’da Macron’un yeniden seçilmesi.
YÜKSEK ENFLASYON AŞAĞIYA ÇEKİYOR
AK Parti’nin oyları yükseliyor ama yüzde 40’ın üzerine çıkmıyor. Bu durumu da gerçeklere parmak basmaktan çekinmeyen bir siyasetçi olduğu için Mustafa Şen’e sordum.
“Yüksek enflasyon yüzde 40’ın üzerine çıkmamızı engelliyor” dedi.
Küresel liderliği Erdoğan’ı yükseltirken, hayat pahalılığı paçalarından tutup aşağıya çekiyor.
Mustafa Şen de aynı noktaya işaret ediyor. AK Parti’nin 2023’ten önce yüksek enflasyon sorununu çözmesi lazım.
DOMATES MESELESİ
Ama bu da bir gerçek. Halkımız yüksek enflasyon sorununu da Erdoğan’ın çözeceğine inanıyor. Çünkü Erdoğan zaten bunu başarmış bir lider. Ayrıca muhafazakâr seçmen son tahlilde, ‘Evet, hayat pahalılığı var. Ben zorlanıyorum’ der ama nihayetinde, “Her şey 2 kilo domates değil” der. Domatese değil, değerlerine oy verir...
Paylaş