Paylaş
2 saat 20 dakika süren görüşmeden sonra Karamollaoğlu, “Oldukça olumlu havada geçen bir görüşme oldu” dedi. Cumhurbaşkanlığı kaynakları da görüşmeyi “olumlu” olarak ifade ettiler.
Erdoğan daha önce Oğuzhan Asiltürk’le, Saadet Partisi’nin Cumhur İttifakı içinde yer alması için bir diyalog sürecini başlatmıştı. Ama Temel Karamollaoğlu buna karşıydı. Oğuzhan Asiltürk’ün vefatıyla birlikte YİK Başkanlığı’nı da üstlendi. Eli güçlendi. Erdoğan’la görüşmeye iki şapkasıyla birlikte girdi.
GÜNDEM
Temel Karamollaoğlu’nun ajandasında ne vardı?
1- Parlamenter sistem önerisi
2- Ekonomik sıkıntılar
3- Toplumdaki adaletsizlik algısı
Karamollaoğlu, daha önce Kılıçdaroğlu,Akşener, Babacan ve Davutoğlu ile görüşerek parlamenter sistem önerisini sunmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmeye de parlamenter sistem önerisini götürdü. Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin en çok Erdoğan’a zarar verdiği görüşünde. “Bu sistem en çok sizi yoruyor” dediği ifade ediliyor.
ADALETSİZLİK ALGISI
Adaletsizlik algısıyla ilgili olarak Karamollaoğlu’nun, ”Toplumda adaletsizlik olduğu algısına inanmayabilirsiniz. Ancak Mimar Sinan’ın, minare eğri diyen çocuğu kırmayarak bir ip getirtip minareyi çektirmesi gibi, sizin de adaletsizlik algısını dikkate alıp toplumu rahatlatacak adımlar atmanızda yarar var” dediği söyleniyor.
İTTİFAK KONUSU
Görüşme başladığı andan itibaren ”Saadet Partisi, Millet İttifakı’ndan ayrılır mı? Erdoğan, Karamollaoğlu’nu Cumhur İttifakı’na geçmesi yönünde ikna edebilir mi?” sorularının yanıtı arandı.
Erdoğan, Saadet Partisi’nin yerinin CHP’nin yanı olmadığını savunuyor. Daha önceki görüşmede de Karamollaoğlu’na bunu ifade etmişti. Dünkü görüşmede de Cumhur İttifakı’na davet etmesi sürpriz karşılanmamalı. Ama gerçekçi olmak lazım. Karamollaoğlu’nu hiç o karasularda yüzer gibi görmüyorum. Sadece bu diyaloğun sürdürülmesi sağlanabilir.
ERDOĞAN’IN ARZUSU
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Saadet Partisi’nin Cumhur İttifakı içinde yer alması konusunda samimi buluyorum. Erdoğan sadece oy hesabıyla değil, Türkiye’nin temel meselelerindeki yaklaşımı ile Saadet Partisi’ni CHP ya da HDP ile aynı kulvarda değil, yanında görmek istiyor. Çünkü Erdoğan, 2023’e giderken, “milli ve yerli ittifakı” genişletmek istiyor. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e de, “HDP ve terör örgütleriyle el ele olmak, milli ve yerli bildiğimiz İYİ Parti’ye hiç uygun düşmeyebilir” diye çağrı yapmıştı. Ama Akşener’e, ”Evine dön” çağrısı sonuçsuz kalmıştı.
ERDOĞAN’IN HEDEFİ
Temel Karamollaoğlu’nu AK Parti ile ittifaka yakın görmüyorum. Erdoğan da bunun farkında. Ama Milli Görüş tabanına, “Sizin yeriniz burası. Ben ittifak için elimden gelen gayreti gösterdim” mesajı veriyor. Erdoğan’ın hedefi
hem Saadet Partisi’nin tavanı hem de tabanı...
HDP’NİN CÜRET EDEMEDİĞİNİ İYİ PARTİ YAPTI
BAŞAK Demirtaş’a hakaret edilince en sert tepkiyi gösterenlerden biri oldum. Yine olsa yine yaparım. Meral Akşener’e türlü türlü iftiralar atıldı. Küfredildi. Karşı çıktım. Sonuna kadar da karşı çıkarım. 28 Şubat’ın darbecileri Meral Akşener’i kazığa oturtmakla tehdit ettiğinde de, gazeteci kılıklı bazı tipler iftira attığında da karşılarında durdum. Yine dururum.
İlkeli olmak gerek. Bu konularda en çok yaşadığım sorun ise çifte standart. Ömrünü Türk milliyetçiliği davasına adayan isimler bile Lütfü Türkkan’ı savunmak için sıraya girdi. Meral Akşener’in deyimiyle PKK’nın siyasi uzantısı olan HDP bile şehitlerimize küfretme cüretini kendinde bulamadı. Ama Türk milliyetçiliği iddiasındaki İYİ Partili Lütfü Türkkan bunu yaptı. Daha da kötüsü, “Asena Meral” olarak bilinen Akşener de onu savundu. “Lütfü Bey olgunluk gösterdi” dedi. Şehit ailesine, “Senin bacını ..” demenin neresi olgunluk? Akşener’in özür dilemesi gerekirken, şehit ailesine ve bunu yazanlara,”Yavşak” dedi.
Oysa dün Başak Demirtaş’a ya da Meral Akşener’e yapılan hakaretlere karşı durduğumuz gibi Lütfü Türkkan’ın şehit ailesine küfretmesine de karşı çıkabilmeliyiz. Bu ülke şehitlerimize küfredilsin diye kurulmadı. Lütfü Türkkan, şehidimize küfretsin diye milletvekili seçilmedi. Şehidimize küfreden birisinin Gazi Meclis’in rozetini takmaya hakkı yoktur.
ERDOĞAN AİLESİNE HAKARETLER
Türkiye Cumhuriyeti’nde en çok saldırıya uğrayan lider Erdoğan’dır. En çok hakarete maruz kalan aile Erdoğan ailesidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cennetmekân annesine küfredildi. Gezi sürecinde Emine Erdoğan’a küfürlerin bini bir para oldu. Berat Albayrak’ın yeni doğan bebeğine küfredildi. Ötesi var mı? Benim bu küfürleri buraya yazmak yüzümü kızartıyor ama o küfürleri edenlerin yüzü kızarmadı. Ama ne Cumhurbaşkanı Erdoğan ne Berat Albayrak çıkıp bunlara aynı dilden cevap vermedi. Hukuk içinde mücadele etmeyi tercih ettiler.
İKTİDAR SARHOŞLUĞU
Lütfü Türkkan’ın şehit ailesine sinkaflı küfretmesinin, Meral Akşener’in Lütfü Türkkan’ı korumak için yoğun bir çaba sarf etmesinin altında ne yatıyor?
İYİ Parti iktidar olmadan iktidar sarhoşu oldu. Hani, içmeden sarhoş olmak gibi bir şey bu.
Oysa pandemi sürecini en iyi Meral Akşener değerlendirmişti. Ekonomik sıkıntı içinde olan esnafın dertlerini dinlemiş, vatandaşla bir araya gelmişti. CHP’nin milli meselelerde yalpalamaya başladığı bir sırada İYİ Parti’nin milli konularda devletin yanında yer alması, onu sorumlu muhalefet konumuna yükseltmişti. Ama İYİ Parti erken havaya girdi.
Lütfü Türkkan’ın İYİ Parti’ye verdiği zararı hiç kimse vermedi. Lütfü Türkkan’ı koruyan İYİ Parti’nin kendisine verdiği zararı kimse veremedi.
Paylaş