Paylaş
1-Moskova
2-Bağdat
3-Türkiye-Suriye sınırındaki Kesep kapısı.
Dikkat ettiniz mi artık kimse görüşme olmayacak demiyor. Sadece nerede olacağı ve şartları konuşuluyor.
AĞUSTOS İHTİMALİ
İki liderin görüşmesi için gözler ağustos ayına çevrilmiş durumda. Tarih ve yer konusunda ihtiyatlı olmakta yarar var. Bir yetkili, “İki liderin görüşmesi için inisiyatif almaya çalışan ülkeler var” dedi. Yani sadece Putin devrede değil. Irak Başbakanı Sudani de elini taşın altına koymuş durumda.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da yaptığı açıklamalarla Putin ve Sudani’nin elini güçlendirdi. Erdoğan 7 Temmuz’da, “Davetimiz her an olabilir” demişti.
RUS İSTİHBARAT DİREKTÖRÜ
Erdoğan-Esed görüşmesi için temmuz ayında arka kapı diplomasisi yoğunlaştırıldı. Rus Dış İstihbarat Servisi Direktörü Sergey Naryshkin’in uçağı, Şam’dan sonra Ankara’ya indi. Naryshkin’in MİT Başkanı İbrahim Kalın’la görüştüğü ifade edildi.
Moskova’da yapılan Putin-Esed görüşmesinin hemen öncesinde yapılan bu ziyaret zamanlama açısından önemliydi.
ZAMAN AYARLI GÖRÜŞMELER
Putin ile Esed, 24 temmuz tarihinde Moskova’da görüştü. Bu görüşmeden 2 gün sonra ise Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ile ASEAN Dışişleri Bakanları toplantısında bir araya geldi. Bunlar zaman ayarlı görüşmeler. Bunlar diplomasi mutfağında bir şeylerin pişirildiğini gösteren temaslar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esed görüşmesi için Hakan Fidan’ı görevlendirdiğini açıklamıştı. Fidan da, olası görüşmenin gerçekleşmesi için çalışmalarını sürdürdüğünü ifade etti.
ABD NORMALLEŞMEYE KARŞI
Erdoğan-Esed görüşmesini teşvik eden iki ülke var. Rusya ve Irak. ABD ile İran ise görüşmeyi engellemek için her türlü çabayı gösteriyorlar. İran, Şam üzerindeki etkisini kullanarak engelliyor. ABD ise süreci sabote etmek için her türlü imkanı seferber etmiş durumda.
ABD’YE YER YOK
ABD Dışişleri Bakanlığı Türkiye ile Suriye ilişkilerinin normalleşmesine karşı olduğunu açıkladı. Bunda şaşılacak bir şey yok. Çünkü Türkiye-Suriye ilişkileri normalleştiği taktirde Suriye’de ABD’ye yer olmayacak. ABD’nin Suriye’de bir PKK devleti kurması mümkün olmayacak.
TÜRKİYE-SURİYE İŞBİRLİĞİ ENGELLER
Sadece ABD’nin bu tavrı dahi iki ülkenin normalleşmesinin ne denli hayati olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye-Suriye ilişkilerinin normalleşmesinin en çok Suriye’nin ihtiyacı var. Çünkü Suriye’yi bölüyorlar. Hava savunma sistemleri, binlerce tır dolusu silah ve bütçeden PKK’ya yardım için her yıl ayrılan 200 milyon doların bir hedefi var. ABD, Suriye toprakları üzerinde PKK devleti kuruyor. Bu ancak Türkiye ile Suriye’nin işbirliği ile önlenebilir.
ÖNŞART VAR MI?
Erdoğan-Esed görüşmesini engellemek isteyen odaklar, Türkiye, Suriye topraklarından çekilsin önşartını öne sürüyorlar. İlk başlarda Esed de bunu dile getiriyordu. Ama şimdi egemenlik hakkının tanınması ile sınırlı tuttu.
Türkiye o topraklardan çekildiği taktirde, orayı kim dolduracak? Esed de çok iyi biliyor ki, oraya PKK yerleşecek.
PERSPEKTİF FARKI
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Bize iletilmiş bir önşart yok” dedi. Önşart yerine iki ülkenin farklı perspektifleri söz konusu. 13 yıl aradan sonra ilk temas olacak. Hakan Fidan, “Bizim perspektifimizde olan sorunlar var, onların perspektifinde olan sorunlar var. Eğer görüşmeden birbirimize şart koşacaksak görüşmenin anlamı yok. Görüşme dediğiniz şey medeni bir şekilde bu sorunları çözmek için var, insanlar bunları çözmek için görüşürler” dedi.
SAVAŞ BÖLGEYE YAYILIYOR
Erdoğan-Esed görüşmesinin üzerinde bir de zaman baskısı oluştu. Çünkü Lübnan’da, İsrail ile Hizbullah arasında büyük savaş patlamak üzere. Bu savaşın Suriye’ye sızması an meselesi. Böyle bir savaşta Suriye cephe ülkesi haline gelebilir.
O nedenle Türkiye-Suriye ilişkilerinin normalleşmesine Erdoğan’dan ziyade Esed’in ihtiyacı var. Bölgeye yayılacak bir savaşta ilk yem olacak ülkelerden biri Suriye olacak.
AĞUSTOSTA GÖRÜŞEBİLİRLER
İhtiyatlı olmakla birlikte ağustos ayı içerisinde Erdoğan-Esed görüşmesi yapılabilir. Arka kapı diplomasisi hızlandı.
BÜYÜK HİZBULLAH-İSRAİL SAVAŞI GELİYOR
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Ya tüm dünyaya yayılacak büyük bir savaş çıkacak ya da büyük bir barış çıkacak” demişti. Büyük barış sağlanamadı. Çünkü ABD ve İsrail barışı değil, savaşı tercih etti.
Gazze savaşı bitmeden şimdi Lübnan’da bir İsrail-Hizbullah savaşı için geri sayım başladı. Zaten bir süredir Lübnan sınır hattında küçük çaplı çatışmalar yaşanıyordu. Mecdal Şems kasabasına yapılan saldırı ile birlikte yeni savaşın fitili ateşlenmiş oldu. 7 Ekim Gazze savaşının miladıydı. 27 Temmuz ise Lübnan savaşının başlangıç tarihi olabilir.
27 Temmuz’da ne oldu? İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri’nde bulunan Mecdal Şems kasabasında bir halı saha maçı sırasında roketin düşmesi sonucunda 12 çocuk öldü. Hizbullah saldırıyı kabul etmedi. Ama Netanyahu, savaş için bekledigi fırsatı yakalamış olmalı ki Amerikan gezisinden dönme kararı aldı. İsrail Dışişleri BakanıKatz, “Hizbullah ve Lübnan’a karşı topyekün bir savaş anına yaklaşıyoruz” dedi.
ALKIŞLARI SAVAŞA ÇEVİRMEYE ÇALIŞIYOR
Netanyahu zaten savaşı bölgeye yaymak ve Lübnan’a girmek için fırsat kolluyor. ABD kongresinde alkışlanması, Biden, Trump ve Harris tarafından kabul edilerek görüşülmesi ona çok büyük bir güç sağladı. Amerikan Kongresi’ndeki alkışları, Lübnan’da savaşa çevirmenin hesabını yapıyor.
2006 savaşında İsrail, Lübnan’da Hizbullah’a yenilmişti. Yine aynı akibeti yaşayabilir. Ama katil Netanyahu’nun gözü dönmüş durumda. İsrail, savaşı bölgeye yaymak istiyor. İran savaşı bölgeye yaymak istiyor. Düşman kardeşler aynı strateji üzerinde ittifak yaptıysa büyük bir felaket geliyor demektir.
İRAN’IN DİRENİŞ HATTI
İran, Hizbullah’a yönelik bir saldırı durumunda direniş hattını harekete geçireceğini açıkladı. Direniş hattı ne? Lübnan sınırından başlayıp, Suriye, Irak ve İran’a kadar uzanan hattaki vekil güçler.
BU ATEŞ BİZİ YAKMASIN
İran bu güçlerini İsrail Gazze’yi vururken neden harekete geçirmedi? Gazze yok edildikten sonra şimdi savaşı bölgeye yaymak için Hizbullah’ı neden aktif hale getirdi?
Bizde elele tutuşulup halay çekilir. Ama İran’da acem oyunu oynanır.
Gazze’de barış umutları yok olurken, savaş bölgeye doğru yayılıyor. Dikkat edelim bu ateş bizi de yakmasın.
Paylaş