Paylaş
Meclis tarafından aday gösterilmeyenler millete gidiyor, 100 bin imza ile aday oluyor. Eski sistemde olsa partiler adaylarını çıkarır, milletvekili sayısına bakılır, asker ne diyor diye hesap edilirdi. Şimdi ise millet ne der diye bakılıyor.
Yeni döneme özgü adımlardan biri de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı manifesto oldu. Baştan hemen belirteyim Cumhurbaşkanı ayrıca bir de seçim beyannamesi açıklayacak. Böylece manifesto ile yeni dönemin ruhunu ortaya koyarken, seçim beyannamesi ile bunların nasıl hayata geçirileceği anlatılacak.
Erdoğan Cumhurbaşkanlığı vizyonunu ortaya koyduğuna göre, diğer cumhurbaşkanı adayları Meral Akşener, Muharrem İnce, Selahattin Demirtaş ve Temel Karamollaoğlu’nun da seçim beyannamelerinden ayrı olarak manifesto açıklamalarını bekliyoruz. Zaten Erdoğan’ın arkasında 16 yıllık bir icraatı ve bir duruşu var. Asıl onların nasıl bir Türkiye, nasıl bir dünya vizyonuna sahip olduklarını ortaya koymaları gerekiyor.
Erdoğan’ın açıkladığı manifestoyu değerlendirdiğimizde ise, yeni bir yola çıkarken milletle yapılan bir ahitleşmeydi. Bir anlamda, Erdoğan güç odaklarıyla değil milletle sözleşme yaptı. Askeri vesayetin güçlü olduğu bir Türkiye’yi nasıl ki “milletin özne olduğu bir Türkiye” haline dönüştürdüyse, ahitleşmesini de yine milletle yaptı. ”Ahdim olsun ki, yeni dönemde Türkiye muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkacak” diye bir vizyon ortaya koydu. Özal cumhurbaşkanı seçildikten sonra Meclis’teki ilk konuşmasında üç hürriyeti ortaya koymuş, “Serbest düşünce, din ve vicdan hürriyeti ve teşebbüs hürriyeti” demişti. Bunlar tarihi belgelerdir.
ÜÇ İLKE
AK Parti, ilk olarak “erdemliler hareketi” olarak yola çıkmıştı. Erdoğan, 16 yıllık iktidar yürüyüşünün sonunda buna yeni halkalar ekledi. “Erdem, irade ve cesaret” dedi. Bu bir anlamda Erdoğan’ın 16 yıllık liderliğinin simgesi gibiydi. Büyük güçler ne der demek yerine, hak ve hakikat ne der diye hareket etti, bu anlamda erdemli oldu. Mazlumlar söz konusu olduğunda susmak, sinmek, saklanmak yerine iradesini ortaya koydu ve 15 Temmuz gecesinde olduğu gibi ölüme karşı cesaretle yürüdü. Bu bir anlamda Erdoğan’ın başarısının da bir sırrıydı. Başka bir deyişle Erdoğan’ı, Erdoğan yapan sırrın bir özetiydi.
Cumhurbaşkanı Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana gelen süreci de üçe ayırdı: “Kuruluş, Diriliş ve Şahlanış” dönemi. Dirilişin Erdoğan’ı olarak, ”24 Haziran’da şahlanışa talibiz” dedi.
Milli güvenlik ve terörle mücadelede vurgusu dozunda tutulmuştu. Avrupa Birliği hedefi, daha çok özgürlük, daha çok adalet vurgusu yerindeydi. Ama Kürt sorunu ve Alevi meselesine ayrı bir başlık açmaması şaşırtıcıydı. Bir anlamda ‘cumhur ittifakı’nın ruhuna uygun bir manifestoydu.
YEMİN
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mitinglerde “Rabia’mız” dediği 4 ilkeyi meydanları dolduranlara söyletmeyi ihmal etmez. Meydandakilere koro halinde, ”Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” dedirtmeden konuşmasını bitirmeyen Erdoğan, buna bir de yemin ekledi, “Yemin olsun yolumuzdan dönmeyiz, yemin olsun hedefimizden vazgeçmeyiz, yemin olsun kardeşliğimize halel getirmeyiz” dedi. Seçim meydanlarında bu yemini duymaya kulaklarınızı şimdiden hazır edin derim.
MUHALEFETİ ELEŞTİRMEDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, miting konuşmalarında muhalefete çok sert eleştiriler yönelten bir lider. Tabiri caizse muhalefet liderlerini silkelemeden bırakmıyor. Ancak manifestoyu açıklarken muhalefete tek bir eleştiri getirmedi. Onun yerine bir vizyon ortaya koydu. Elbette bu seçim kampanyası sırasında muhalefete yüklenmeyeceği anlamına gelmez. Ama belli ki pozitif bir kampanya yürütecek. Muhalefetle uğraşmak yerine ne yapacağını anlatacak.
Cumhurbaşkanı adaylarının birbirini karalamak yerine vizyon belgeleri üzerinden yarışmaları çok özlediğimiz bir şeydi.
Yeni dönem, yeni ruhuyla geliyor.
Paylaş