Paylaş
Erdoğan’ın 200 işinsanıyla çıkacağı Körfez turunun ekonomik yönü ön planda. Türkiye, kalabalık işinsanlarıyla çıkılan yurtdışı gezilerini Özal zamanında öğrendi. Türkiye’nin ihracat hamlesi böyle başladı. Demirel, Abdullah Gül ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ise bunu daha ileriye taşıdı. Bir zihniyet devrimi yaşandı. Demirel’in deyimiyle “Bir cent’e muhtaç olan” Türkiye’den yıllık 250 milyar dolar ihracat yapan Türkiye’ye bu şekilde ulaşıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan önce Körfez ülkelerini Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan ziyaret etmişti.
ERDOĞAN’IN KÖRFEZ TURU
Körfez gezisi bize çok şeyin ipucunu veriyor.
1- Yabancı sermaye girişinde doğrudan yatırımlar çok önemli. Çünkü aynı zamanda istihdam artışına imkân sağlıyor. Erdoğan’ın Körfez ülkelerini ziyaretinde, yatırımların start’ını verecek ve istihdam artışını destekleyecek anlaşmalar imzalanacak.
2- Türkiye teknolojisini, tarımını, çeşitli sektörleri doğrudan yatırım desteğiyle daha da büyütecek. Bazı alanlarda da üretim üssü olacak. Bununla beraber ortaklık ve doğrudan yatırımlarla Türkiye’ye kaynak girişi hızlanacak.
İLGİ GÖSTERDİKLERİ SEKTÖRLER
3- Körfez ülkeleri Türkiye’de özellikle gıda tedarik zinciriyle yakından ilgileniyor ve tarladan tüketiciye gidecek noktaya kadar her alanda bulunmak istiyorlar.
4- Bunu yanı sıra deprem sigortası, altyapı, yenilenebilir enerji, ulaştırma gibi sektörlerde de Körfez ziyaretinde önemli anlaşmaların imzalanması bekleniyor.
Körfez gezisinin ekonomik boyutu ön plana çıkıyor. Ama sadece ekonomi alanında değil diplomatik, siyasi, güvenlik ve sosyo-kültürel olarak büyük etkileri olacak. Türkiye ile Körfez ülkelerinin geçmişte olduğu gibi çok daha yakın ilişkiler kurmasının kapılarını açacak
KRİTİK FAİZ KARARI HAFTASI
Bu vesile ile ekonomiyle ilgili gelişmeler hakkında bir tur yapmak istiyorum. Merkez Bankası geçen ayki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında 27 ay sonra ilk kez faiz artırmıştı. Politika faizi yüzde 8.5’ten 15’e çıkarılmıştı. TCMB ve ekonomi yönetiminin yaklaşımı da kademeli, veriye dayalı adımlar atılması, faiz artışını da kademeli olarak yapmak yönündeydi.
Zaten Şimşek geçtiğimiz günlerde verdiği mesajda, ekonomi politikalarının kısa vadede fiyat istikrarını ve finansal istikrarı hedeflediğini belirterek “Kararlılıkla, kademeli olarak bu süreç yönetilecektir” demişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da ekonomi yönetiminin politikalarını desteklemiş ve atılan adımlara yeşil ışık yakmıştı. Hatta NATO dönüşü uçakta, ekonomide rasyonel zemin vurgusu yapmıştı.
FAİZ ARTIŞI OLACAK MI
Uzun tartışmaların ardından yeni bir PPK toplantısı daha geldi, çattı. Merkez Bankası yeni faiz kararını 20 Temmuz Perşembe saat 14:00’te açıklayacak. Piyasalarda genel beklenti faizlerin 500 baz puan daha artırılması yönünde. Ancak benim beklentim ve gördüğüm politika faizinin 20’ye ulaşmayacağı şeklinde.
Merkez Bankası faizi hızlı artırarak piyasaları rahatlatırken bir taraftan da toplumun bazı kesimlerini ve iş dünyasını da zora sokmak istemiyor. Bu yönde önemli bir hassasiyet gözlemliyorum. Sonuçta faiz artışının yatırımların önündeki en büyük engellerden olduğu herkesin malumu.
FAİZ ORANLARI NE OLABİLİR
Bu hafta ekonomi çevrelerinde yaptığım görüşmelerden böyle bir çıkarımım oluştu. Çok büyük bir sürpriz olmazsa faizin yüzde 16.50-17.00 civarında olabileceğini düşünüyorum. Ancak şunu unutmamak gerekiyor ki sonuçta her ay PPK toplanıyor ve ekonomideki gelişmeler, alınan kararların etkileri başta olmak üzere tüm veriler yeniden gözden geçiriliyor.
HER AY İZLENİYOR
Hem siyaset hem ekonomi cephesi kademeli olarak faizin “belirli ölçülerde” ve “düzenli olarak” artırılmasında görüş birliğine varmış durumda. Yani izleyen aylarda da Merkez Bankası ihtiyaç görürse faizleri yükseltmeye devam edecek.
ŞİMŞEK’İN MESAJLARI
Ekonomi yönetimine ilk geldiği andan itibaren, dengeli ve kademeli adımlar atacağını söylüyordu ve planladığı şekilde adım atmaya devam ediyor. Bakan Şimşek’in tweet’lerini tekrar tekrar okuyorum. Her bir satırı adeta gizli bir mesaj içeriyor.
Merkez Bankası “temkinli ve dengeli” faiz artışına giderken enflasyondaki gelişmeleri de elbette çok yakından takip ediyordur.
ŞİMŞEK’İN GRİ LİSTE HASSASİYETİ
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek önceki gün Türkiye’nin içinde yer aldığı “gri listeye” yönelik açıklamasında, bu durumun sermaye akışının gayrisafi hasılanın yüzde 7.6’sı kadar azalmasına ve sendikasyon kredilerinde maliyet artışına neden olduğunu söylemişti.
OLUMSUZLUKLARI ÇOK
Bu durumun diğer olumsuzlukları ekonomi yönetimi tarafından şöyle sıralanıyor:
- Muhabir bankacılık ilişkilerinde ilave tedbirler
- Dış ticaret ve bankacılık işlemlerinde gecikme
- Vatandaşlarımızın, şirketlerimizin, büyükelçiliklerimizin finansal hizmetlere erişiminin kısıtlanması, FSAP ve benzeri finansal sistem değerlendirme raporlarının fon şirketlerince dikkate alınması
- Kongo, Suriye, Uganda gibi itibar riski
- Myanmar gibi kara listeye alınma riski.
ŞİRKETLERİMİZİN FİNANSMANA ERİŞİMİ KOLAYLAŞACAK
Dolayısıyla şirketlerimizin finansmana erişimini kolaylaştıracak en kritik adımlardan biri bu olacak gibi görülüyor. Ülkeye kaynak girişi için kolları sıvayan ekonomi yönetiminin temel olarak çözmesi gereken problemli alan. Şimşek’in tüm mesajlarında net olan şu ki Türkiye bu konuda kararlı, eminim ki en kısa sürede bu listeden çıkacak ve sermayenin önündeki en büyük engellerden biri bertaraf edilecek.
AKARYAKITTA ÖTV
SON dönemde ekonomi yönetiminin attığı her adım, aldığı her karar yakından izleniyor. Özellikle vergi ve harçlarda yapılan artışlar doğal olarak hepimizi çok yakından ilgilendiriyor. Cumartesi gecesi yayımlanan kararnameyle akaryakıtta ÖTV ciddi miktarda artırıldı. Bu kapsamda benzin ve motorinde 5 liralık artış oldu. Hepimiz bu karardan etkileniyoruz, canımız yanıyor.
Ekonomi yönetiminin, yaklaşık yedi yıldır akaryakıtta maktu ÖTV tutarlarını artırmadığını öğrendim.
1- Ancak büyük deprem felaketinin yaralarını sarmak için ciddi bir kaynağa ihtiyacımız olduğu şüphesiz. Depremin ortaya çıkardığı 100 milyar dolarlık bu maliyetle, açığı çok yükselmiş bir bütçenin ortaya çıkardığı kaynak sorunu var.
2- Bir siyasetçi olarak Mehmet Şimşek doğrudan kendi vatandaşına dokunan tedbirleri alırken eminim ki çok rahat değil. Ancak bütçenin durumu ve ciddi bir kaynak sıkıntısının oluşması sonunda siyasetçilerin de elini kolunu bağlayabilir.
Biz bunları konuşurken Şimşek’in Merkez Bankası Başkanı ile Türkiye’yi temsilen G20 yolunda olduğunu öğrendim. ABD Hazine Bakanı Yellen’ın yanı sıra Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Başkanı ve Yardımcısı, Singapur Maliye Bakanı ile de görüşmesi bekleniyor..
Paylaş