Paylaş
DGM o zaman İstanbul’da Gülhane Parkı’nın karşısındaydı. 90’lı yıllardı. ABD Kongresi’nden Türkiye’nin satın aldığı helikopterlerle ilgili onay bir türlü çıkmıyordu. Her gün şehit cenazeleri geliyor ama müttefikimiz olan ABD bize paramızla satın aldığımız helikopterlerin onayını vermiyordu. Bugün S-400’ler için yaptırım kararı alınması gibi...
PENTAGON’DAKİ SÖZ
Genelkurmay Başkanı Org. Necip Torumtay’ın başkanlığındaki askeri bir heyet, 1989 yılı mart ayında ABD’yi ziyaret etmişti. Askeri heyet, görüşmeler sırasında ABD’lilere, NATO müttefiki olan Türkiye’nin terörle mücadelesinde çok gerekli olan helikopterlerin verilmemesinden duyulan rahatsızlığı iletmişti. “Siz bize bunu yapıyorsunuz ama biz Konya’daki alçak uçuş üssünde size alçak uçuş eğitimi yapma imkânı sunuyoruz. Konya’daki alçak uçuş eğitimi sırasında hamile kadınlarımız erken doğum yapıyor, hatta inekler bile erken doğum yapıyor ama biz bunu kamuoyundan gizliyoruz” demişlerdi.
DGM’NİN TARİHİ KARARI
“Pentagon’un bildiği Türk halkından gizleniyor” diye yazdım. Hakkımda dava açıldı. Çevrecilerin, CHP ve DSP’de önemli görevler yapan gazeteci Uluç Gürkan’ın ve rahmetli Çetin Özek’in hukuki desteğiyle DGM’de beraat ettim. Burada asıl önemli olan DGM’den çıkan karardı. DGM, “Amerikan halkının bildiğini Türk halkının bilme hakkı vardır” dedi. Sonuç ne oldu? Bir süre sonra Konya’daki üsten ABD’lilerin alçak eğitim uçuşları iptal edildi.
TUMA ÇELİK OLAYI
HDP’den istifa etmek zorunda kalan Mardin milletvekili Tuma Çelik’in D.K. isimli kadına yönelik cinsel saldırı olayını yazan gazetecilerden biriyim. Aynen Duygu Delen, Ceren Damar ve Şule Çet cinayetlerinde olduğu gibi. Mağdur kadınların yanında durdum. O dosyaların kapatılmaması, kadınların susturulmaması ve tecavüzcülerin cezalandırılması için çaba gösterdim. Tuma Çelik’in, “Ben milletvekiliyim. Benim dokunulmazlığım var. Bana bir şey olmaz. Sen, eşin ve çocukların insan içine çıkamaz” sözleri aslında kudret sahibi erkeklerin, cinsel saldırı mağduru kadınlara yönelik ortak bir tehdit diliydi. Kanıma dokundu. Üzerine gittim. Peki ne yapsaydım, tehditler karşısında sussa mıydım?
D.K.’NIN ONUR MÜCADELESİ
D.K. isimli kadın yiğitçe bir mücadele verdi. Mağduriyetini hem yargıda, hem Meclis’te oluşturulan Hazırlık Komisyonu’nda paylaştı. Taciz, tecavüz, cinsel saldırı, cinsel istismar kadınlara yönelik en aşağılık ve en ağır saldırılardan biridir. Bu sapık zihniyetle ancak mağdurların hak araması, kamuoyunun da desteği ile mücadele edeceğiz.
TEHDİT MESAJLARI
Bu sürede Tuma Çelik’in D.K.’ya yönelik tehdit mesajlarını deşifre ettim. Süryani Federasyonu Başkanı Evgil Türker’in, D.K’ya yönelik “Midyat’a gelirsen, senin ayaklarına sıkacağız” tehdidini yayınlamasa mıydım? Tuma Çelik’in “Yazmadan önce sonuçlarını bir düşün, sonra yaz” diyen mesajı ve “Yazma yoksa rahat bırakmam” tehdidi karşısında sussa mıydım?
Tek başına onur mücadelesi veren D.K. susmamış ki ben susayım.
PERVİN BULDAN VE EBRU GÜNAY’IN AÇIKLAMALARI
D.K. isimli kadının mağduriyetini yazarken diğer yandan HDP’lilerin açıklamalarını da yer verdim. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ile konuşup “Bu işin peşini bırakmayacağız. Burada kadının beyanı esastır” sözlerini yayınladım. Pervin Buldan için “Doğru olan tavır budur” dedim. Hâlâ da aynı kanaatteyim. D.K., Meclis Hazırlık Komisyonu’nda yardım istediği HDP milletvekilleri Ebru Günay ve Pero Dündar’ın, olayın üstünü kapatmasını istediklerini anlatmıştı. Ebru Günay aradı, “Tecavüzcüyü korumam” dedi. Onun anlattıklarını noktasına, virgülüne dokunmadan yayınladım.
SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULMASINI İSTEDİ
Meclis’te Tuma Çelik’in dokunulmazlığının oybirliğiyle kaldırılması ileriye dönük umut ışığı oldu. Çünkü kadına yönelik şiddetin, tacizin, tecavüzün partisi olmaz. Hep birlikte mücadele edeceğiz. Ancak Meclis’te oluşturulan hazırlık komisyonunda yer alan HDP milletvekili Züleyha Gülüm, hemcinsi olan D.K. isimli kadını savunmak ve Tuma Çelik’in hak ettiği cezaya çarptırılmasını istemek yerine komisyona başvuruda bulunarak yazdıklarımdan dolayı hakkımda suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.
YAPANA DEĞİL YAZANA HÜCUM
Yetmedi, Meclis Genel Kurulu’ndaki bütçe görüşmeleri sırasında HDP’liler eylem koydular. Cinsel saldırıyı gerçekleştirdiği iddia edilen Tuma Çelik’e yönelik bir eylem değil. “Abdulkadir Selvi bunu nasıl yazmış” eylemi. HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Züleyha Gülüm, Dilan Dirayet Daşdemir, Ayşe Acar Başaran bir koro halinde “Abdulkadir Selvi bunu nasıl yazmış, bu bilgiler nereden” diye hesap sormaya kalkışıyorlar. Yazdıkları yanlış diyemiyorlar, D.K. cinsel saldırıya maruz kalmadı diyemiyorlar. Peki ne diyorlar? Tuma Çelik’e bu iğrençliği nasıl yaparsın diyemeyenler Abdulkadir Selvi’ye “Niye bunu yazdın” diye hesap sormaya kalkıyor. Yani tacize, tecavüzcüye, kadına cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla yargılanan kişiye yönelik en ufak bir eleştiri yok. Cinsel saldırıda bulunana değil, bunu yazan gazeteciye hücum.
BENİM İÇİN ŞEREFTİR
Cinsel saldırıya maruz kalmış bir kadının mücadelesine destek vermek benim için şereftir. Aynen Duygu Delen’in, Şule Çet’in, Ceren Damar’ın mücadelesine verdiğim destek gibi.
Tacizciyi, tecavüzcüyü değil, onu yazan gazeteciyi hedef almak ise onu yapan HDP’lilerin şeref borcu olsun. İnandığım yoldan dönmeyeceğim. Size kötü bir haberim olacak. Bundan sonra da yazmaya devam edeceğim.
ÖZGÜR ÖZEL: ‘HAKSIZLIĞA UĞRADIM’
CUMHURBAŞKANI Erdoğan’a yönelik, ‘diktatör Franco’ benzetmesiyle ilgili eleştirel yazım üzerine CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’le dün bir telefon görüşmesi yaptık. Özgür Özel, “Ben sizin köşenizde haksızlığa uğradığımı düşünüyorum” dedi. “Erdoğan’ın beşinci kol faaliyeti sözü normalse Franco özentisi demek de normal” dedi. Düşüncelerini dinledim ama kendisine katılmadığımı söyledim. Franco ve Hitler gibi benzetmelerin tehlikeli olduğunu savundum. Milletimizin darbelere rağmen demokrasiyi yaşatma mücadelesine yönelik bir haksızlık olduğu düşüncemi paylaştım.
CHP’nin Hitler, Franco ve diktatör benzetmelerinin geçmişte nelere mal olduğunu bilecek deneyime sahibim. CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek, CHP teşkilatlarına gönderdiği mesajda, 14 Mayıs’tan 6 ay sonra Menderes için “diktatör” demişti. 27 Mayıs’a açılan o yoldan gidildi. Özgür Özel’in 15 Temmuz’da bombalanan Meclis’te demokrasiye nasıl sahip çıktığını biliyorum. Ama bu 15 Temmuz’da darbeyi püskürten Erdoğan’a yönelik haksız benzetmelerini eleştirmeme engel olmamalı.
Paylaş