Paylaş
Koray Aydın’ın iddiasının birkaç açıdan değerlendirilmesi gerekiyor. Biri Tansu Çiller’in bir parti kurmaya çalışması, diğeri ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çiller’e parti kurdurmaya çalıştığı iddiası. Erdoğan’ın, İYİ Parti’nin önünü kesmek için Çiller’e parti kurdurmaya çalıştığı iddiası ise işin siyasi hedefini göstermesi açısından üzerinde durulmayı hak ediyor. Çiller’in açıklamalarını ayrıntılı olarak vereceğim ama önce açıklamanın flaş unsurlarını paylaşayım.
PARTİ KURACAK MI?
Tansu Hanım’a önce “Parti kuracak mısınız?” diye sordum. Çok net konuştu. “Ben hakikaten şaşırdım. Çünkü benim bu aşamada siyasi parti kurmak gibi bir kararım yok. Bu tür haberlerin amacı başka ve gerçekle bir ilgisi yok” dedi.
HABERİ GÖRÜNCE ŞAŞIRDIM
Koray Aydın’ın iddiasının merkezinde Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğu için Çiller’e, Erdoğan’la böyle bir temasının olup olmadığını sordum. “Sayın Cumhurbaşkanı ile bu konularda en ufak bir temasım olmamıştır. Aramızda tek bir kelime dahi geçmemiştir. Ben bu haberleri görünce şaşırdım. Sayın Cumhurbaşkanı’nın da şaşırdığını düşünüyorum” karşılığını verdi.
ŞU ANDA VURGUSU
Tansu Hanım’ı başbakanlığı sırasında ve 28 Şubat’ın çetin günlerinde takip etmiş bir gazeteciyim. O nedenle sohbet ederken, “Şu anda parti kurmak gibi bir kararım yok” sözleri dikkatimi çekti. Ülke sorunlarını yakından takip ettiğini anlattı, Türkiye’ye yönelik bir tehdit hissettiğinde buna ilgisiz kalamayacağını ifade etti. Ama şu anda siyasi parti kurmak gibi bir çalışmanın içinde olmadığının altını çizdi.
SİYASETE DÖNMEM İÇİN TEKLİFLER OLDU
3 Kasım 2002 seçimlerinde DYP küçük bir farkla barajın altında kalınca Tansu Çiller siyasete veda etti. Ancak gelişmeleri takip etmeye devam etti. Ülke sorunlarından kopmadı. Ama Çiller’in aktif siyasete dönmesi için talepler devam etmiş. İşte sözleri: “Ben ayrıldıktan sonraki süreçlerde aktif siyasete dönmem için çok teklifler oldu. Her seçim öncesinde bu tür talepler arttı. Olağanüstü kongreyi toplayalım, diye öneriler getirildi. Bu talepler hep oldu. Ancak makamlar, sandalyeler, koltuklar benim gerimde kaldı. Ben bu ülkenin ve İslam dünyasının demokrasi standardı daha yüksek bir süreçle gelen ilk kadın başbakanı oldum. Ben bir sandalye için, koltuk için siyasete girmem. Türkiye açısından bir ihtiyaç var mı, ona bakarım. Bir de ‘Ben bu ihtiyaca cevap verebilir miyim?’ diye değerlendiririm. Hep bu ilkeyle hareket ettim. Her seçim öncesinde bu tür talepler olmuştur. Ama ben bu ilke doğrultusunda bakmaya devam ettim. Aktif siyasete dönmedim.”
ŞAŞIRMIŞ
O nedenle Tansu Hanım, kendisinin yeni parti kurmaya karar verdiği yönündeki haberlere şaşırmış. “Ben hakikaten şaşırdım. Çünkü benim duruşum devam ediyor. Bugün için öyle bir kararım söz konusu değil” diyor.
SİYASETE HANGİ ŞARTLA DÖNER?
Çiller, DYP Genel Başkanlığı’ndan ayrıldı. Ama siyasetle bağını tamamen kopardı mı? Ya da aktif siyasete dönmek istese ne için döner? Çiller’e sordum. “Benim siyasetten kopmam mümkün değil. Siyasetin tek kapısı vardır. Siyasete girilir ama çıkılmaz. Ama benim siyasetim Türkiye siyasetidir. Milletimin ve ülkemin ihtiyacıdır. Ben ülkemin tek bir çakıltaşını vermem düşüncesiyle hareket eden birisiyim. Türkiye’nin tek bir çakıltaşını tehlikede görürsem harekete geçer, mücadelemi yaparım. Ama öyle bir noktada değilim” yanıtını verdi.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’LA KONUŞTU MU?
Konuşmamız sırasında Tansu Hanım en çok tepkiyi ise Koray Aydın’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Çiller’e parti kurdurmak istediği yönündeki sözlerine gösterdi. “Bu tür konularda Sayın Cumhurbaşkanı ile en ufak bir temasım olmamıştır. Aramızda tek bir kelime dahi geçmemiştir. Bu iddianın ortaya atılmasının nedeni ise bir algı operasyonudur. Benim şu veya bu şekilde bir parti kurma kararım olmadığı gibi Sayın Cumhurbaşkanı ile en ufak bir temasım olmamıştır. Ben bu haberleri görünce şaşırdım. Sayın Cumhurbaşkanı’nın da şaşırdığını düşünüyorum” dedi.
Tansu Hanım’la konuşmalarımız elbette ki sadece bunlar değil. Özetleyerek aktardım. Ama DYP Genel Başkanlığı ve Başbakanlık yaptıktan sonra İYİ Parti’nin önünü kesmek için parti kurmak gibi hedefleri aşmış gözüküyor.
SON SÖZLERİ
Telefonu kapatmadan önceki son sözleri de “Benim için parti kurmak gibi bir kararım söz konusu değil. Benim böyle aktif bir çalışmam yok. Ama her seçim öncesi böyle bir süreç yaşanır. Bu tür talepler olur. Ama benim parti kurmak gibi bir kararım yok. Dolayısıyla parti kuracağıma dair yaratılmak istenen algının gerçekle bir ilgisi yok” oldu. Çiller cephesinde durum bu.
SİYASETTE BAHAR HAVASI ESTİRDİ
CUMHURBAŞKANI Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan Hanımefendi’nin koronavirüse yakalanması siyasetin sert iklimine cemre gibi düştü. Kavgalar, hakaretler, ağır suçlamalar bir anda yerini geçmiş olsun dileklerine ve teşekküre bıraktı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sosyal medya hesabından eşi Emine Hanım’la birlikte yaptırdıkları koronavirüs testlerinin pozitif çıktığını açıkladı.
O andan itibaren siyasette farklı bir rüzgâr esmeye başladı. Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener başta olmak üzere muhalefet liderleri sosyal medya hesaplarından Erdoğan Ailesi’ne geçmiş olsun dileklerini paylaştılar. Bunlar çok samimi, içten dileklerdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da aynı içtenlikle liderlere tek tek yanıt verdi. Öyle ki, “Bay Kemal” gitti, “Kemal Bey” geldi. “Meral Hanım” oldu. Hatta Erdoğan, Ali Babacan’a, Ahmet Davutoğlu’na bile ismen yanıt verdi. Böylece siyasette esen sert fırtınalar yerini bahar havasına bıraktı. Tabii herkesin aklında, bizim liderlerimiz meğer insani ilişki noktasında çok da geri kalmıyormuş, bizim liderimiz ne kadar birbirleriyle mücadele etseler de siyasi nezaketi de elde bırakmıyormuş havası oluştu. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağlığı üzerinden oluşan bu olumlu iklimin neden ülke sorunları konusunda başarılamadığı sorgulanmaya başladı.
Bizde siyaset çok sert yapılıyor. Bu bahar havasının ne kadar sürdürüleceğini bilemiyorum. Dilerim ki yalancı bahar olmaz. Ama bu dahi yararlı oldu. Öyle ki soğuk kış günlerinde içimizi ısıttı.
GEÇMİŞ OLSUN
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve eşi Emine Erdoğan Hanımefendi’ye Allah’tan şifa diliyorum. Sizi seviyoruz güzel insanlar. Milletin, ümmetin duası sizlerle.
Paylaş