Paylaş
CHP’nin CNN Türk’le ilgili olarak aldığı ambargo kararı hakkında olduğunu tahmin etmişsinizdir.
CHP MYK’da böyle bir karar alındı. Ama CHP milletvekillerinin bir bölümü bundan rahatsız.
“Basın özgürlüğünü savunan bir parti olarak, bir yayın kuruluşu hakkında ambargo kararı alınmasını içimize sindiremedik” dedi bir milletvekili.
Bir başka milletvekili ise “CNN kararı sorulduğunda ağzımızı açmadan ‘Siz de yarın iktidar olursanız demek ki daha yasakçı olacaksınız’ diye eleştiriliyoruz” şeklinde konuştu.
Tecrübeli milletvekillerinden biri, “İsmet Paşa zamanında dahi CHP milletvekilleri emir komuta ile hareket etmemiştir. CHP’yi CHP yapan farklı fikirleri savunmamızdır” diye konuştu.
Tüm bunları niye yazdım?
AK Parti bazı yayın kuruluşlarına çıkmama kararı aldığında da yanlış bulmuştum. Erdoğan, manşetlerle çarpışa çarpışa gelen bir liderdi. Basının muhalif olması onu siyasi bir önder haline getirmişti. İktidar olunca yayına çıkmama, ambargo uygulama gibi eğilimler bana doğru gelmemişti.
İğneyi partilere batırırken, çuvaldızı da kendimize batırma yanlısıyım. Eleştirmek başka, hakaret etmek başka. Geçmişte AK Parti’ye yapılan saldırıları doğru bulmadığım gibi, CHP’nin ekranlarda saldırı konusu haline getirilmesini de hiçbir zaman onaylamadım.
İŞTE BUNA İTİRAZIM VAR
CHP’nin ambargo kararı SMS olarak da milletvekillerine iletilmiş ve CNN Türk’te yayına çıkmamaları talimatı verilmiş. İşte buna itirazım var. Yayın kuruluşuna çıkmayabilirsiniz. Ancak ambargo ne demek? Milletvekillerine yasaklamak ne demek? Hem özgür basını savunacaksınız, hem yasak kararı alacaksınız. CHP ne zamandan beri yasaklardan medet uman parti oldu? Meslek hayatıma başladığımda siyasi yasaklar vardı. Mamak’taki sıkıyönetim komutanlığında DYP Genel Başkanı Yıldırım Avcı’nın ifadesinin alınmasını izlemiştim. Köyceğiz’deki konuşmasında, “Kırat’ın böğründen geliyoruz” dediği için, “Kırat’ı çağrıştırıyorsunuz. ‘AP’nin devamıyız’ demek istiyorsun” diye ifadesini almışlardı. Demirel’in, Ecevit’in adını söylemek partiler için kapatma nedeniydi. Demirel’e “bir bilen” denilirdi. Demirel’in adı söylendiği için DYP hakkında kapatma davası açılmıştı. SODEP ve DYP seçimlere sokulmamıştı. Siyasi bilincimin oluşmasında yasakların çok büyük etkisi oldu. Her zaman yasaklara, ambargolara karşı çıktım. Her zaman özgürlüklerden yana oldum.
Burada, CHP’nin yayın organı Halk TV’de ya da KRT’de CHP milletvekillerinin yüzde kaçı yayına çıkarılıyor, hapis yatan eski CHP milletvekili Eren Erdem’in Halk TV’ye çıkmasına neden engel olundu gibi sorulara girmek istemiyorum.
KARŞILARINA ÇIKACAK
CHP’nin ambargo kararı aldığı dönemde CNN Türk’ün yayınlarını izledim. Günlerce Elazığ ve Malatya’da deprem bölgesinden yayınlar yapılmış. Van’da çığ altında kalan vatandaşlarımız nedeniyle yayın akışı değiştirilmiş. İdlib’den gelen şehit haberleri üzerine kesintisiz yayına geçilmiş. CHP tam da böyle bir zaman diliminde ambargo kararı almış. Neye ambargo koyuyorsunuz, anlamak mümkün değil.
CHP milletvekilleri çıkmasa da CNN Türk’ün yayınları devam eder. CHP de siyasi hayatını sürdürür. Ama ana akım medyada önemli bir mecrayı kaybetmiş olur. Keşke bu karar alınmadan önce daha soğukkanlı hareket edilseydi. Çünkü CHP ne zaman özgür basın diye ağzını açacak olsa ambargo kararı karşılarına çıkacak.
DAĞ FARE DOĞURDU
MECLİS’te grup toplantıları vardı. Gündemde ise FETÖ’nün siyasi ayağı tartışması.
Önce Bahçeli’yi dinledim. Çünkü siyasi ayak işini ortaya ilk atan Bahçeli’ydi.
“Bizim için siyasi ayak yurtta sulh konseyinin yürütme kadrosudur” dedi.
Ardından da okları CHP Lideri’ne çevirdi. “Mesela Kılıçdaroğlu böyle bir durumda görev alacak mıydı?” diye sordu.
Ardından Kılıçdaroğlu çıktı kürsüye. Açıklandığında yer yerinden oynatacak yeni bir iddia ortaya koyamadı. Kılıçdaroğlu’nun iddiaları biraz arşiv taraması, biraz sosyal medya dedikodusu gibi geldi. Dağ fare doğurdu. Kılıçdaroğlu 20 madde sıraladı ama aslında o tek bir maddeydi. Erdoğan’ı FETÖ’nün siyasi ayağı olmakla itham etti. Kılıçdaroğlu söylediklerine kendisi ne kadar inandı bilemem ama Erdoğan tarihe 15 Temmuz gecesi FETÖ darbesine karşı direnen lider olarak geçti.
Sezar’ın hakkı Sezar’a...
CUMHURBAŞKANI YAPACAKTINIZ
ESKİ Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, askerlerin askeri olmayan suçlarından dolayı sivil mahkemelerde yargılanmasıyla ilgili kanun teklifi altında imzası bulunan milletvekillerini “FETÖ’nün siyasi ayağı” olarak ilan etmişti. AK Partililer de Başbuğ hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Bu iddialara İlker Başbuğ’dan daha çok sahip çıkan ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu oldu.
Şimdi sizi o günlere götürmek istiyorum. 25 Haziran 2009 tarihinde Meclis’ten geçen yasa, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayına sunuluyor. Gül’ün incelemesi sürerken, 5 Temmuz 2009 tarihinde Milliyet gazetesi “Kışlaya siyaset girer itirazı” manşetiyle çıkıyor. Milliyet Ankara Temsilcisi Fikret Bila, “Genelkurmay, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasına ilişkin yasa değişikliğiyle ilgili hukuki görüşünü Cumhurbaşkanlığı’na iletti” diyor. Genelkurmay’ın üç başlıkta itirazı olduğunu ve Cumhurbaşkanı Gül’den yasayı veto etmesinin istendiğini belirtiyor. Ne oluyor? Gül, 8 Temmuz günü yasayı onaylıyor. Onay gerekçesinde de AB’ye uyum sürecine işaret ediyor.
Kılıçdaroğlu, grup toplantısında bu düzenlemeyi sert bir şekilde eleştirirken, “Kemal Bey, bu düzenleme madem o kadar tehlikeliydi de siz Genelkurmay’ın itirazına rağmen bu yasayı onaylayan Abdullah Gül’ü neden cumhurbaşkanı adayı yapmak istediniz?” diye sormak geldi içimden.
Paylaş