Paylaş
Göç konusu Türkiye ile AB arasında 4 yıl sonra yeniden ilişki kurulmasına yol açtı ama bunu sadece göç parantezine sokmak haksızlık olur. Göçten daha önemli olanı, Türkiye ile AB arasında müzakerelerin başlaması olacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmeler sırasında AB ile katılım ortaklığı müzakerelerinin başlaması ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konusunu gündeme getirince, AB başkanları “Bunlar siyasi reformlara bağlı. Türkiye’nin siyasi görünümünün düzelmesi lazım. Siz reformlar konusunda somut adımlar atın. Biz de AB’ye katılım ortaklığı müzakerelerinin başlaması ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konusunda telkinlerde bulunalım” diye karşılık veriyorlar.
GÖÇMENLERİ GÖNDERMEYİN
Gelelim şimdi Brüksel’deki toplantıya...
“Herkesin eteğindeki taşları döktüğü bir toplantı oldu” deniliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Mart Mutabakatı’ndaki taahhütleri tek tek gündeme getiriyor, AB’nin bunları yerine getirmediğini söylüyor. AB başkanları ise tahmin edeceğiniz gibi, AB üyesi ülkelere Türkiye’ye yönelik yeni yükümlülükleri kabul ettirebilmek için öncelikli olarak Avrupa’ya düzensiz göçü engelleme kararını yeniden uygulamaya sokmayı öneriyorlar. “Aman siz yine kapıları tutun, göçmenler Avrupa’ya gelmesin” diyorlar. Türkiye ise müzakerelerin seyrine göre karar almayı tercih ediyor.
GÖÇÜ DEĞİL, AB’Yİ KONUŞALIM
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise işin sadece göçe odaklanmasının doğru olmadığını ifade ediyor. 18 Mart Mutabakatı’ndaki unsurları gündeme getiriyor.
1- Göçün önlenmesi için Türkiye’ye önerilen toplam 6 milyar Euro’ya ilave olarak, yeni göç dalgasını da dikkate alarak, mali yardımın arttırılması.
2- Yeni fasılların açılması ve katılım ortaklığı müzakerelerinin başlaması.
3- Gümrük Birliği’nin güncellenmesi.
4- Vizesiz Avrupa.
5- Suriyeli göçmenlerin Suriye sınırları içinde tutulmasını öngören 9. maddenin işletilmesi.
6- AB zirvelerine Türkiye’nin düzenli katılımının sağlanması.
Erdoğan’ın maddeler halinde sıraladığı bu başlıklar üzerine bir diyalog mekanizmasının kurulması kararlaştırılıyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, süreci yönetmekle görevlendiriliyor. AB başkanlarının “Diyaloğu kesmeyelim” demesi üzerine Erdoğan, “Diyaloğu siz kestiniz. Aslında sizin 15 Temmuz 2019’da aldığınız Türkiye ile üst düzey diyaloğu kesme kararından sonra bakanlarımızın görüşmemesi lazımdı. Anlamsız bir karardı” karşılığını veriyor. AB başkanları, “Evet, anlamsız bir karardı” diye Erdoğan’a katılıyorlar.
Görüşmelere iki tarafın da birer “parametreler listesi” ile oturması bekleniyor. Türkiye’nin belirlediği parametreleri ise şöyle ifade etmek mümkün: “Türkiye ile AB ilişkileri sadece göçe indirgenemeyecek durumdadır. Türkiye’nin tam üyelik perspektifi korunmalı, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, yeni fasılların açılması ve vizesiz Avrupa gündeme alınmalıdır.”
ERDOĞAN: ‘VERİN ŞU VİZELERİ’
Toplantının bir bölümünde Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözü AB’ye vizelerin kaldırılması konusuna getiriyor. “Vize serbestisinde biz 66 kriteri yerine getirdik. Siz de 6 kriteri şart koşmayın. Verin şu vizeleri” diyor. AB Başkanları ise Türkiye’nin görünümünün düzeltilmesi yönünde daha çok çaba gösterilmesini öneriyor.
PARA BİZİM STK’LARIN HESABINA
Brüksel’deki görüşmelerde iş dönüp dolaşıp göç konusuna geliyor. Türkiye “yeni göç, yeni durum” ilkesinden hareket ediyor. Başlıklar halinde sıralayacak olursak...
1- İdlib’den gelenleri Suriye içinde tutmak için işbirliği yapılması gerekiyor.
2- Hem Suriye’den hem İran’dan gelecek göçü Suriye ve İran sınırında tutmak için işbirliğine gidilmeli.
3- Şimdiye kadar yapılan anlaşmalar Suriyeliler üzerineydi. Suriyelilere ilave olarak Afganistan, Pakistan, Bangladeş ve Afrikalılardan oluşan yeni bir göç dalgası oluştu.
4- Daha önce taahhüt edilen 6 milyar Euro’nun 2.7 milyar Euro’su geldi. Bu fon yabancı STK’lar üzerinden bizim STK’larımıza aktarılıyor. Bunun yerine doğrudan bizim STK’larımıza aktarılmalı. Bu paralar doğrudan İller Bankası, Sahil Güvenlik Komutanlığı, AFAD ve Kızılay’ın hesabına aktarılmalı.
Yeni göç gerçeğine göre AB’den yapılan yardımın arttırılması ve bu fonların doğrudan bizim STK’larımızın hesabına aktarılması gündemde.
KILIÇDAROĞLU’NDAN ÖZKOÇ’A TAM DESTEK
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç’un Meclis’te kavgaya neden olan sözlerinden sonra, Kılıçdaroğlu’nun Meclis’teki grup toplantısına nasıl geleceğini merak ediyordum. O nedenle CHP Genel Başkanı’nı grup salonunda değil, kuliste bekledim. Kemal Bey, yanında Engin Özkoç’la birlikte geldi grup toplantısına. Bu açık bir destek olarak yorumlandı. Böylece bir kez daha Kılıçdaroğlu’nun, Engin Özkoç’un üslubundan dolayı rahatsız olduğu iddialarının gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. Daha önce Kılıçdaroğlu’nun “Şahsıma ve partimize hakaret edildiğinde aynı kelimelerle ve misliyle yanıt verilecek” diye talimatı olduğunu yazmıştım. Kemal Bey, “Erdoğan’ın bana yönelik olan, burada söylenmesi mümkün olmayan belli cümleleri kullanarak bana hakaret etmesini asla kabul etmiyorum! Kendisine de hiçbir cevap vermedim. Grup Başkanvekilimiz aynı cümleleri kullanarak cevap verdi” sözleriyle bunu doğruladı.
Paylaş