Paylaş
Görünen o ki tarihinin en büyük kutuplaşmalarından birini yaşayan ABD’nin espriye dayanacak hali kalmamış.
Bazı yorumcular, bunu ABD’nin dünya liderliğini kaybetme sürecinin bir belirtisi olarak görüyor.
Ancak Türk-Amerikan ilişkilerinin espriye gelir yanı yok.
Çünkü ABD ile aramızda kriz çıkarmaya aday önemli başlıklar var.
Amerikan Başkanlığı’na seçilen Joe Biden, Türkiye konusunda en donanımlı isimlerden birisi. Senatörlüğü ve başkan yardımcılığı döneminde Türkiye’yi ziyaret etmişti. 15 Temmuz’dan sonra gecikmeli ziyareti için özür dilemişti. Ancak adaylığı sürecinde Türkiye’ye yönelik tepki çeken açıklamalara imza atmıştı.
Erdoğan’ı darbe ile değil, seçimle tasfiye etmekten söz etmişti. Bu sözleri 15 Temmuz’da başaramadığını seçimler yoluyla tamamlama yorumlarına neden olmuştu. Erdoğan’a karşı muhalefete destek verilmesi gerektiği yönündeki sözleri ise içişlerimize müdahale olarak görülmüştü. O gün muhalefet Biden’a, “Sen ne hakla Türkiye’nin içişlerine karışıyorsun? Sen hangi sıfatla muhalefete rol biçiyorsun?” demedi. Tam aksine, Biden’ın kazandığı ortaya çıkınca dünyada ilk kutlayanlardan biri CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu oldu. Bu Amerikan halkının iradesine saygı olarak görülebilir. Kılıçdaroğlu’nun tavrı, Trump’tan kurtuldu, Biden’ın gelişine sevindi diye yorumlanabilir. Hiç itirazım yok.
Biden’ın Türkiye’deki muhalefeti destekleme açıklamaları hafızalarda tazeliğini korurken, bunun bir iletişim hatası olduğunu iddia edenlerden de değilim. Varsın olsun. Arzular şelale durumu.
BU NE YAMAN ÇELİŞKİ
Milli iradeyi önemseyen birisi olarak, Amerikan halkının iradesine saygı gösteren Kılıçdaroğlu’nun Türk milletinin iradesine de aynı oranda saygı göstermesi gerekirdi. Demokratik yoldan seçimlere giren bir lider olarak Kılıçdaroğlu’nun Türk milletinin sandıkta verdiği karara saygısız olduğunu iddia etmiyorum. Kılıçdaroğlu ile belli bir hukuku olan birisi olarak şunu söylemek istiyorum: 24 Haziran 2018 seçimleri oldu. Erdoğan, CHP’nin çıkardığı aday olan Muharrem İnce’yle, Meral Akşener’le, Selahattin Demirtaş’la, Temel Karamollaoğlu ve Doğu Perinçek’le yarıştı. Sonunda 26 milyon oy alarak Cumhurbaşkanı seçildi. Seçimlerden sonra Kılıçdaroğlu’nun Türk milletinin sandıkta gösterdiği iradeye saygı göstererek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tebrik etmesi gerekmez miydi? Seçmen iradesine saygı denilince Amerikan seçmeninin Biden’ı seçmesini bile atlamayan CHP Lideri’nin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının iradesine saygı göstermesi beklenirdi. Peki Kılıçdaroğlu ne yaptı? Biden’ı tebrik etme konusunda dünyayı şaşırtan bir performans gösteren Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ı tebrik etmedi. Peki Amerikan halkının iradesi irade de Türk seçmeninin iradesi irade değil mi? Amerikan seçmeninin iradesi saygıyı hak ediyor da Türk halkının iradesi saygıyı hak etmiyor mu? Bu durumda bana Ahmet Kaya misali “Bu ne yaman çelişki anne” demek düşüyor.
BİDEN ZAMANI
SEçim dönemindeki açıklamalarının aksine Joe Biden, seçim gecesinden bu yana yaptığı açıklamalarla müthiş puan topluyor.
Biden ne zaman ki “Seçimlerde Demokrat Parti’nin adayıydım. Ama şimdi tüm Amerika’nın başkanı olacağım” dedi, işte o zaman hem seçimleri hem de gönülleri kazanmış oldu. Bu seçimlerin Amerika açısından en önemli göstergesi, müthiş bir kutuplaşma içine girmeleriydi. Harita bile kırmızı-mavi olarak ikiye ayrıldı. Biden işte bunu görmüş olmalı ki seçim gecesinden bu yana birleştirici mesajlar veriyor. Zafer konuşmasında, “İnsanları ayırmaya değil, birleştirmeye geldim” sözleriyle puan topladı.
Geçmişte Erdoğan aleyhindeki sözleri nedeniyle çok sert eleştirmeme rağmen Biden, seçim gecesinden bu yana tüm Amerika’nın başkanı olma yönünde olumlu mesajlar veriyor. Seçimden bu yana sergilediği performansa bakınca Biden’ın bir devlet adamı kimliği olduğu fark ediliyor.
Aslında Biden’ın şahsında seçimi Amerikan müesses nizamı kazandı. Biden’ın şahsında ABD müesses nizamı yeniden inşa edilecek. Biden’ın ilk iş olarak ABD ile Avrupa ve yine ABD ile NATO arasındaki ilişkileri düzenleme görevini üstlenmesi bunu gösteriyor.
BIDEN’LA İLİŞKİLER
Biden’ın kazanmasıyla birlikte yeni bir dünya düzeninin kurulacağı anlaşılıyor. Daha doğrusu Trump’la rafa kaldırılan eski dünya düzeni yeniden kurulmak istenecek. Türkiye açısından parlak tablolar çizecek durumda değilim. Trump İslamofobikti, Biden kadrosu ile Türkiyefobik şeklindeki değerlendirmelere katılmıyorum. Demirel’in dediği gibi, Türkiye büyük bir devletin adı demektir. O nedenle karamsar olmak için bir neden görmüyorum. Çünkü en başta Türkiye’nin birikimine ve Erdoğan’ın güçlü liderliğine güveniyorum. Erdoğan ilk kez bir ABD başkanı ile karşılaşmıyor ki. Bush, Obama ve Trump’tan sonra dördüncü başkanla çalışacak.
Biden dönemiyle birlikte Türk-Amerikan ilişkilerinin yeniden düzenlenmeye ihtiyacı var. Bu süreçte BM Genel Kurul Başkanlığı’nı yürüten Volkan Bozkır’ın Biden yönetimi ile Türkiye arasındaki ilişkilerin tesisinde önemli katkı sunacağına inanıyorum.
ABD ile aramızda çok önemli başlıklar var. İlk başta Irak ve Suriye’deki varlığı dikkate alındığında ABD bizim sınır komşumuz. Onun için ne ABD Türkiye’siz olabilir, ne de Türkiye ABD’siz.
Biden yönetimi ile Suriye’deki YPG varlığı, S-400 nedeniyle Türkiye’ye yaptırımlar, Halkbank davası ve FETÖ konusunda sorunlar yaşayacağımız anlaşılıyor. Türkiye ile ABD arasında bundan daha ağır sorunların yaşandığı dönemler oldu. Bunlar aşılmayacak sorunlar değil. Ancak ABD’de yeni bir dönemin başladığı gerçeğinden hareket ederek, yeni bir yol haritası oluşturmaya ihtiyaç var.
Artık 4 yıl Biden’la yaşayacağız. Biden’la yaşamayı öğrenmeliyiz.
Paylaş