Paylaş
Baroların seçim sistemi değiştiriliyor. Nispi temsil sistemi getiriliyor. Meclis açıldıktan sonra ilk iş, baroların seçim sistemini değiştiren yasal düzenleme olacak. Çünkü baroların seçimi ekim ayında başlıyor. 2021 yılı mayıs ayında ise Türkiye Barolar Birliği’nin seçimi var. Mevcut sistemde en çok üyeye sahip olan İstanbul ve Ankara barosunun etkin oluyor. Ama daha çok marjinal gruplar organize hareket ettiği için baroların yönetimlerini ele geçiriyorlar.
Bakmayın böyle eşcinsel haklarını savunmalarını, Ankara Barosu 28 Şubat sürecinde yasakçı barolardan biriydi. Başörtülü avukatları baroya kaydetmemiş, mahkeme kararlarını uygulamamıştı. O nedenle sadece baroların seçim sistemini değiştirmek yetmez. Batı’da bazı ülkelerde olduğu gibi baro tekeli kaldırılıp, gönüllük esası getirilmeli. İsteyen üye olur, istemeyen olmaz.
MÜHENDİS ODALARI DA KAPSAMDA
Ha, bir de sürpriz var. Sadece baroların seçim sistemi değiştirilmiyor. Mühendis odalarının seçim sistemi de değiştiriliyor. Mimar ve mühendis odaları, elektrik mühendisleri odaları gibi mühendis odaları bundan etkilenecek. Onlar için de nispi seçim sistemi getiriliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında geçen hafta yapılan MYK toplantısında karar alındı, çalışmalara başlandı. Ama henüz taslak halinde. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayından sonra Meclis’e sunulacak.
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ VAR MI?
Peki Türk Tabipleri Birliği var mı? Yok. Türk Tabipleri Birliği, hendek savaşları sırasında PKK’ya destek veren açıklamaları nedeniyle şimşekleri üzerine çekmişti. Barolar birinci sırada geliyorsa, ikinci sırada Türk Tabipleri Birliği yer alıyordu. Ancak paketten çıkarıldı. Neden? Koronavirüsle mücadele sürecinde sağlıkçılarımız fedakârca çalışırken, böyle bir düzenlemenin yapılması doğru bulunmadı. Türk Tabipleri Birliği’ni pandemi kurtardı demek daha doğru olur.
MENDERES’İ KURTARAMADIK ERDOĞAN’I YEDİRMEYİZ
“BAŞBAKAN olduğumda karşımda Menderes’in idam sehpasındaki fotoğrafı duruyordu” demişti Demirel. Zaten Menderes’in darağacındaki fotoğrafı kendisinden sonra gelecek başbakanlara gözdağı olsun diye çekilmişti.
“Bir kere başbakanları asarsanız, gelecek başbakanların hepsi çalıştığı odada darağacını görür. 1966’daki kısmı senato seçiminde, vatandaş bir kâğıt gönderdi. Giresun’da büyük bir çınar ağacı vardır, onun altında. Diyor ki ‘Menderes’i astık, seni de asarız’.”
Demirel, bunu kendisini ziyaret eden Nimet Baş başkanlığındaki Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu’na anlatmıştı.
Artı Gerçek isimli haber sitesinde Ragıp Zarakol’un Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “Sonun Menderes gibi olacak” diye tehdit ettiği yazısını okuyunca bir an tarih canlandı gözlerimin önünde. Zarakol’u insan hakları savunucusu, yayıncı ve aydın olarak bilirdim. O nedenle yazdıklarına inanamadım. Yazının tarihini ve internet sitesini kontrol ettim. Meğer doğruymuş. Büyük bir hayal kırıklığına uğradım. Eğer bu ülkenin önde gelen bir insan hakları savunucusu seçilmiş bir cumhurbaşkanını darbeyle ve darağacıyla tehdit ediyorsa, vay halimize. Bu ülkenin darbesever aydın sorunu oldu. 12 Mart’tan önce Doğan Avcıoğlu, Mümtaz Soysal gibi aydınlarımız devrimci askerlerle cunta kurup birlikte darbe yapacaklardı. Ne oldu? Darbeciler geldi, önce aydınları ezdi. Sonra Denizleri sehpaya çekti. Üç fidanımız yetmedi mi? Daha ne darbesi? Darbelere çok ağır bedeller ödemiş bir ülkeyiz. Kenan Evren mahkemede, “Bir sağdan, bir soldan astık” derken kendimi boğulacak gibi hissetmiştim. Sanki tavuk kesiyor. Sağdan soldan hiç fark etmez. 12 Eylül’de 50 gencimiz darağacına çekildi. Hepsi bu vatanın evlatlarıydı. Arkalarında gül kokulu sevgililer bıraktılar. Ragıp Zarakolu hâlâ idam, hâlâ idam. Hâlâ darağacı, hâlâ darağacı, hâlâ Menderes’in sonu... Menderes’in idamı yetmedi mi? Bunca kana, darağacına doymadın mı? Ödenen onca bedelden sonra artık darbelerin sonuna geldik diye düşünüyordum. Yanılmışım. Eğer seçilmiş cumhurbaşkanını darbeyle, darağacıyla, idamla tehdit edenler aydınsa ben karanlığım.
27 Mayıs’ta Menderes’i asanlar, ailesinden celladın parasını, kefen parasını, idam ipinin parasını bir de yediği yemeğin parasını istemişlerdi. Tam tamına 150 lira. Bir tek sehpanın parası istenmedi. Onu da cömertlik edip hesaptan düştüler.
15 Temmuz gecesi CNN Türk’te Hande Fırat’la Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yayına almıştık. Yıldırım gibi mesajlar yağıyordu. Millet, “Menderes’i kurtaramadık ama Erdoğan’ı yedirmeyeceğiz” diyordu. Yedirmedi de.
Demirel’in sözünü ettiği o fotoğraf değişti. Artık seçilmiş başbakanların, cumhurbaşkanlarının karşısında idam sehpasındaki Menderes’in fotoğrafı durmuyor. Darbecilerin cezaevlerindeki hücrelerinde karşılarında Erdoğan’ın fotoğrafı ye alıyor. Anladın mı Ragıp Zarakolu?
Paylaş