Paylaş
Meral Akşener, genel başkanlığa oybirliğiyle yeniden seçildi. Ama partide bir fay hattı kendini yeniden hissettirdi.
İYİ Parti kongresini Meral Akşener’in yeni açılımı ve partide yaşanan “güç mücadelesi” açısından değerlendirmekte yarar var.
KAPIYI ARALADI
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in kurultay konuşmasında Kürtlere ve Zazalara yönelik mesajı dikkat çekiciydi. Akşener, aynı cümle içinde Alevilere de sinyal gönderdi. Ama eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın kahvaltı çıkışı ile başlayan süreç olması nedeniyle Kürtler ve Zazalarla ilgili bölüm ön plana çıktı.
Demirtaş, “Mesela ben dışarıda olsaydım bir sabah Başak ile birlikte Meral Hanım’ın kapısını çalar ve ‘Kahvaltıya geldik’ derdim” demişti. Daha önce “HDP’yi, PKK’nın yanı başında, uzantısı olarak konumlandırıyoruz” diyen Meral Akşener’in yanıtı merak ediliyordu.
Akşener, kahvaltı talebini geri çevirmedi. “Güneydoğu’da şöyle bir gelenek var, kan davalınız bile olsa kapınızı çaldığı zaman içeri alırsınız” sözleriyle kapıyı aralamıştı.
KÜRT VE ZAZA VURGUSU
Akşener kurultayda “İYİ Parti’yi, iki yumruk arasına sıkıştırılan, bu vatanın has evladı Kürtler kurdu, Zazalar kurdu” mesajıyla Kürt ve Zaza seçmenlere sıcak mesajlar gönderdi. Akşener’e yakın isimler bu sözleri’ Türkiye olarak biz bir bütünüz’demek için sarfettiğini söylüyorlar ama bir de madalyonun öteki yüzü var.
Akşener’in bunca söz arasında Kürt ve Zaza vurgusu yapmasını siyasi konjonktür ışığında değerlendirdiğimizde kahvaltı masasının iki ayağının kurulmakta olduğunu görüyoruz.
Akşener bir yandan Kürt seçmene sıcak mesajlar gönderiyor, diğer yandan milliyetçi ve ulusalcı refleksleri güçlü olan İYİ Parti seçmenini hazırlıyor, bir yandan da partisini ‘millet ittifakı’na göre dizayn ediyor.
ÖNCE KILIÇDAROĞLU, SONRA AKŞENER
CHP ile İYİ Parti kurultayları 2 ay arayla yapıldı. CHP’yi ‘millet ittifakı’nı göre dizayn eden Kılıçdaroğlu’nun, “Dostlarımızla iktidar olacağız” sözü kurultaya damgasını vurmuştu. Abdullah Gül’ü ortak cumhurbaşkanı adayı gösterme konusunda partide büyük bir direnişle karşılaşan Kılıçdaroğlu, kurultayda CHP’yi “dostlarına” göre şekillendirdi.
İYİ Parti’nin kurul sürecinde milliyetçi söylemleri ön plana çıkaran, zaman zaman da merkez sağa göz kırpan Akşener, bu kurultayda İYİ Parti’yi ‘millet ittifakı’na göre şekillendirdi. Akşener, Kürt ve Zaza vurgusuyla “Millet ittifakında HDP varsa biz yokuz” şeklinde çıkışlar yapan İYİ Parti yönetimini de hazırlamış oldu.
2023 AÇILIMI
Bu kurultayda İYİ Parti’yi 2023 seçimlerine götürecek olan kadrolar belirlendi. Ancak sadece kadrolar değil, söylem de ortaya çıktı. Akşener, İYİ Parti’yi milliyetçi tonları ağır basan bir parti olmaktan Kürt sorunu ve Zazaların taleplerine de açık olan bir çizgiye çekti. Tabii bu söylem sadece kurultay salonunda mı kalacak yoksa Akşener’in konuşmalarında ve İYİ Parti’nin politikalarında da kendini gösterecek mi? Önümüzdeki günlerde dikkatle izlememiz gereken bir noktayı oluşturuyor.
İYİ Parti demek, Meral Akşener demek. O nedenle Akşener’in mesajları ışığında İYİ Parti’nin yeni süreçteki yerini millet ittifakının içi ve CHP ile HDP’ye de kapalı olmayan bir yere konumlandırdı.
AB ZİRVESİNDEN YAPTIRIM ÇIKAR MI
RUMLARIN 24-25 Eylül tarihleri arasında yapılacak olan AB zirvesinden Türkiye’ye yaptırım kararı çıkması için çabaları var. Rumların arkasında Macron ve Miçotakis’in siluetini görmemek mümkün değil.
1979 yılında Rumlarla birlikte Türkiye de AB’ye üyelik için davet edildiğinde elinin tersiyle iten Ecevit’in ne kadar uzak görüşlü bir lider olduğunu bir kez daha anlamış bulunuyoruz. Neyse, bugüne dönecek olursak, AB içinde “Rumlar istedi diye Türkiye gibi önemli bir ülkeyi kaybetmeyelim” diyenler de var. Almanya Başbakanı Merkel gibi. AB zirvesinden çıkacak kararın ipuçlarını bugün yapılacak olan üçlü zirvede anlayabileceğiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Şansölyesi Merkel ve AB Konseyi Başbakanı Michel iki ayaklı bir zirve gerçekleştirecekler:
1- Türk-Yunan gerginliği.
2- Doğu Akdeniz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan’la gerginliğin giderilmesi için diyalogdan yana bir tavır koyacak. Ayrıca Doğu Akdeniz’deki kaynakların adil paylaşımını gündeme getirecek. O açıdan elimiz güçlü.
Sizi buradan 6 Ağustos’a götürmek istiyorum. 6 Ağustos’ta Malta’da Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile AB Yüksek Komiseri Borrell’in Malta’daki görüşmesi bir arka kapı diplomasisine dayanıyor. 7 Ağustos’ta Türkiye ile Yunanistan arasında istikşafi görüşmelerin başladığının açıklanması planlanıyor. Bu planı AB mutfağında Merkel pişiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Miçotakis onay veriyor. Diyalog zeminini oluşturmak için Merkel’in talebi üzerine Oruç Reis gemisi limana çekiliyor. 7 Ağustos’ta Yunanistan, Mısır’la anlaşmaya varınca Merkel şok oluyor. Borrell, “Beni buraya anlaşmaya gönderirken neden bundan söz etmediler” diye tepki gösteriyor.
Yeniden AB zirvesine dönecek olursak, AB zirvesinden çıkacak üç karar Türkiye açısından kritik olabilir.
1- Türkiye ile katılım müzakerelerini sonlandıracağız.
2- Türkiye ile müzakereleri askıya aldık.
3- Gümrük Birliği’ni askıya aldık.
Bunlar canımızı acıtacak kararlar olur. Ama üçüne de ihtimal verilmiyor. Enerji Bakanlığı’ndan bazı isimlere yaptırım getirilmesi, Katılım Ortaklığı Fonları’nın kesilmesi, AB Yatırım Bankası’nın Türkiye’ye kredi akışına kısıtlamalar getirmesi gibi kararlar bekleniyor.
AĞIR YAPTIRIMLAR BEKLENMİYOR
Peki ağır bir yaptırım bekleniyor mu? Beklenmiyor. Bir diyalog havasının oluşması için çaba gösteriliyor ama Yunanistan ve Fransa’nın bu tutumu olduğu sürece bir süre sonra yeni bir krizin patlak vermesi de göz ardı edilmiyor.
Paylaş