Öyle ki Özgür Özel, Sosyalist Enternasyonal toplantısı için ABD’de bulunduğu sırada ‘Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı ilan edilecek’ diye bir operasyon başlatıldı.
Saraçhane medyasından, TV programlarında CHP, Ekrem İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı olarak açıklayacak demeleri istendi.
Ekrem İmamoğlu, cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edilirse İstinaf’taki “Ahmak” davasından onama kararı çıkmaz tezini savunuyorlar.
YASAK KARARI
Peki daha 4 yıl varken, cumhurbaşkanlığı adaylığı konusu neden bir anda birinci gündem maddesi oldu? CHP kulislerinde İmamoğlu’yla ilgili kararın İstinaf’ta 1’e karşı 2 oyla onandığı konuşuluyor. Ekrem İmamoğlu ise bu süreci fırsata çevirmeye, mağduriyetten cumhurbaşkanı adaylığı çıkarmaya çalışıyor.
KAHRAMAN OLUR MU?
Siyasi yasaklara karşı olduğumu her defasında deklare ediyorum ama bu CHP kulislerinde konuşulanları aktarmama engel değil. ‘Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak gelirse kahraman olur’ diyenler olduğu gibi, “Siyasi yasak geldiği takdirde Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı bırakacak. Siyasi ve ekonomik gücünü kaybedecek. Siyaset güç işidir, birkaç ay kahramanlık yapar, ondan sonra unutulur gider” yorumunu yapanlar da var. Canan Kaftancıoğlu’nun durumunu örnek gösteriyorlar. Canan Kaftancıoğlu güçlü bir il başkanıydı. Şimdi unutuldu gitti.
CHP BÖLÜNÜR MÜ?
İmamoğlu hakkındaki ‘ahmak davası’, yok İmamoğlu’yla ilgili Beylikdüzü Belediyle Başkanlığı döneminde açılan ihaleye fesat karıştırma davası, yok para sayma makinaları, yok CHP Kurultayı şimdi de İmamoğlu’nun diploması.
Ekrem İmamoğlu’nun diplomasında sorun yok. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu. Bir de yüksek lisansı var. Peki sorun nerede?
İMAMOĞLU KİTABI
İsterseniz önce size Ekrem İmamoğlu’nu anlatan kitaptan bir bölüm aktarıp sonra bu sorunun cevabını vereyim.
Şirin Mine Kılıç’ın yazdığı “Benim Sevgili Başkanım Ekrem İmamoğlu” isimli bir kitap var.
Kapak resminde Ekrem İmamoğlu’nun bir fotoğrafı yer alıyor, altına ise “Sıradışı bir başarı ve liderlik öyküsü” notu düşülmüş.
Kitapta Ekrem İmamoğlu’nun hayatı ayrıntılı olarak anlatılıyor. Liderlik özelliklerine özel bir vurgu yapılıyor. Ama çok kısa geçilen bir bölüm var. O da Ekrem İmamoğlu’nun üniversite hayatı. En küçük bir ayrıntı sayfalar dolusu anlatılırken, üç üniversiteyi kapsayan, Kıbrıs’ta başlayıp Türkiye’de devam eden üniversite hayatı ise birkaç satırla geçilmiş durumda.
KIBRIS’TAKİ
Ama ben tersini yapacağım. Atladığım haberi yazacağım. Hem de bilerek atladığım haberin kısa bir öyküsünü anlatacağım.
Yerel seçimlerden 1 ay önceydi. Ama seçim kampanyası başlamıştı. İstanbul’daki yayına gitmek üzere Ankara’da Esenboğa Havaalanı’nın CIP Salonu’ndaydım. Ekrem İmamoğlu’nu siyasete girmeden önce tanıdığını, babası Hasan İmamoğlu ile aynı dönemde ticari faaliyetlerle bulunduklarını belirten birisi kulağıma eğilip, “Ekrem İmamoğlu’nun diplomasında sorun var” dedi. Dikkatli bir şekilde dinledim.
KEMAL ALEMDAROĞLU
“Türkiye’de üniversiteyi kazanamadı. Kıbrıs’ta bir üniversiteye kayıt yaptırdı. Babası Hasan Bey, Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu’nun yakın dostuydu. Trabzon’dan hemşerilerdi. Araları çok iyiydi. Kemal Alemdaroğlu o dönem İstanbul Üniversitesi’nin rektörü olmamıştı ama anabilim dalı başkanı olarak çok etkindi. O dönem özel üniversitelerden devlet üniversitesine geçiş olmamasına rağmen Ekrem İmamoğlu’nu geçiş yaptırdılar” diye anlattı.
‘YAZMAM’ DEDİM
“Seçim dönemi, bu siyasi mühendislik olarak anlaşılır. Bu tür haberciliği doğru bulmam. Benim yazımdan dolayı bir mağduriyet yaşamasını istemem” dedim. Yazamayacağımı belirttim. Bundan dolayı da pişman değilim.
CHP’DE HEYET OLUŞTURULDU
O zaman şimdi niye yazıyorum?
YÜKSEL ARSLAN BOMBASI
En son Mansur Yavaş’ın eski özel kalem müdürü eski İYİ Parti Ankara Milletvekili Yüksel Arslan, Ekrem İmamoğlu’nu hedef alan bir tweet attı.
Yüksel Arslan, yerel seçimlerde Mansur Yavaş’ın adaylığını desteklemedi diye İYİ Parti’den istifa edecek kadar kendisine yakın bir isim. O nedenle de etkili oldu. Mansur Yavaş, derhal tepki gösterdi. Yüksel Arslan’dan tweet’ini silmesini istedi. Ama Yüksel Arslan tweet’i silmedi. Ama “Mansur Yavaş’a benim üzerimden ateş ediyorlar” diyerek ASKİ Spor Kulübü Başkanlığı’ndan istifa etti.
AĞIR SUÇLAMALAR
Yüksel Arslan, siyasi gündemin ortasına bomba gibi düşen tweet’inde, Ekrem İmamoğlu’nu “Siyasi kalpazan”lıkla itham ediyor, “Hangi bayrağa selam durduğu belli olmayan kimliksizlerin” diyor. “Atatürk’ün ortaya koyduğu kuruluş ilkelerinin düşmanlarıyla el ele olanlar, ‘Mustafa Kemal’in Askeri’ olamaz” diyor.
Daha ne desin?
PROJE ÇOCUK
Daha da diyor...
Narin cinayetine ışık tutacak olan iki delil yok edilmiş, bir de şimdi zaman çelişkisi ortaya çıktı.
Narin’in tırnakları arasında doku izi tespit edilemedi. Nedeni?
Ceset 19 gün su altında olduğu için çürümüş, böylece bazı dilller yok olmuş. Diğeri abisi Enes’in kolundaki dış izlerinin kime ait olduğu belirlenemedi. Çünkü İstanbul Adli Tıp Kurumu’na 9 gün sonra ulaşmış.
Bir de zaman çelişkisi var.
Bu yazıda hepsini ayrıntılı olarak anlacağım.
Onun ötesinde Narin cinayetinde ne ararsan var. İhanet var, aldatma var, cinayet var. Filmi yapılsa, Dallas’ın yerli dizisine döner.
PLANLAMIŞLAR
Güran aşiretinin cinayet sonrasını iyi planladığı anlaşılıyor. Hem suskunluk kuralı işliyor hem ifadeler bire bir aynı. Hem de delillerin yok edilmesini iyi planlamışlar. Çünkü büyük umut bağlanan İstanbul Adli Tıp Kurumu raporunda Narin’in tırnak aralarında doku izi tespit edilemedi. Neden? Çünkü Narin’in cesedi 19 gün su altında kaldığı için deliller yok olmuş. Narin’i suya gömerken bunu planlamışlar.
Siber güvenlik konusu 1 yıl önce MGK’da görüşülmüş. Cumhurbaşkanı Erdoğan müstakil bir siber güvenlik kurumunun kurulması için talimat vermiş.
MİT ve Emniyet’in çok güçlü siber suçlarla mücadele birimleri var. Bir de Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı kısa adı USOM olan Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi var.
Kurulacak olan yeni birim Ulaştırma Bakanlığı’nın bünyesinde mi olacak, MİT’e mi bağlı olacak? Yoksa doğrudan Cumhurbaşkanlığı’na bağlı olarak mı çalışacak?
NEREYE BAĞLI OLACAK
Genel eğilim Savunma Sanayi Başkanlığı, MİT Başkanlığı ve İletişim Başkanlığı gibi doğrudan Cumhurbaşkanlığı’na bağlı olarak kurulması yönünde.
Bu kurumun nasıl yapılandırılacağı da çok önemli. Mevcut birimlerimiz daha çok siber suçlarla mücadeleyi esas alıyor. Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye’ye yönelik günde 400’ü aşkın siber saldırının önlendiğini açıkladı. Yeni kurum sadece savunma amaçlı olmamalı. Bu konuda politikalar üretip karşı operasyonları da yönetebilmeli. Çünkü artık yeni nesil savaşı adı siber savaş olacak. Onun için sadece savunmada olmak yeterli olmaz.
MİT ÖRNEĞİ
Biz bu olayı MİT’te yaşadık.
Nesnelerin interneti gelişti. Uzmanlar, internet bağlantılı olan her şeyin silah olarak kullanılabileceğini söylüyorlar.
Ama paranoyaya gerek yok. Çünkü yazılım ve üretim aşamasında içlerine patlayıcı yerleştirildiği taktirde bunlar birer bombaya dönüştürülebiliyor.
Patlayıcı derken, öyle kilolarca patlayıcı olarak düşünmeyin. 5 ya da 10 gram yeterli oluyor.
ÇAĞRI CİHAZLARI PATLATILDI
İsrail’in Hizbullah’a ait çağrı cihazlarını gönderdiği bir mesajla patlayıcı olarak kullanması dünyanın gündeminde. Dün de İsrail, Hizbullah’ın telsizlerini patlattı. İsrail’in yaptığı saldırı ile artık yeni bir siber saldırı türü ile karşı karşıyayız.
Nükleer başlık yerine cep telefonları, çağrı cihazları, telsizler, televizyonlar birer patlayıcıya dönüştürülebiliyor.
Şimdi gelelim İsrail’in Hizbullah’a ait 3 bin 100 çağrı cihazını gönderdiği bir mesajla eşzamanlı olarak patlatmasına.
Ölü sayısı 12’ye çıktı. 2800’ün üzerinde yaralı olduğu söyleniyor. 500 kişinin gözlerini kaybettiği, birçoğunun elinden yaralandığı ifade ediliyor.
Narin’in boğularak öldürüldüğü tespit edildi.
Adli Tıp’ın tespitleri, Narin Güran’ı Salim Güran’ın öldürdüğü tezini güçlendiriyor.
SALİM Mİ BOĞDU
Adli Tıp’a göre Salim Güran, Narin’i boğdu. Bu sırada Narin’in ağzından çıkan ölüm suyu Salim Güran’ın koluna ve eline bulaştı. Amca aracına binince elindeki sıvılar direksiyona ve koltuğa bulaştı.
ÖLÜM SUYU
Ölüm suyu tespitini görünce irkildim. Çünkü Deniz Gezmiş idam edildikten sonra boynuna asılan yaftayı gazeteci Burhan Dodanlı almıştı. Deniz Gezmiş’in ölüm suyu yaftanın üzerine bulaşmıştı.
NEYİ GÖRDÜ
Narin