Ancak Bahçeli’nin “MHP normalleşmenin önünde bir engel olarak görülüyorsa gereğini yapar” resti ve Özgür Özel’in, Bahçeli’ye “Suç ortağını bize doğru itelemesin” çıkışı ile normalleşme süreci büyük yara almıştı.
MÜZAKERE DEĞİL MÜCADELE
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti grubundaki konuşması ve Özgür Özel’in buna aynı dakikalarda verdiği “Artık yapılacak iş müzakere değil mücadele” yanıtıyla birlikte bir normalleşme sürecinin daha sonuna geldik.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Özgür Özel’in ilk görüşmesi sırasında Kemal Kılıçdaroğlu, “Sarayla müzakere edilmez mücadele edilir” diye tweet atmıştı. Kılıçdaroğlu kazandı, Özgür Özel kaybetti.
İLK ÇİVİ ÇAKILDI
Normalleşme tabutuna son çivi çakıldı mı? Son çivi çakılmadı ama ilk çiviler çakıldı diyebiliriz.
Böylece normalleşme ikliminin sonucunda atılması beklenen adımlar da hayal oldu. Yeni anayasa gibi.
Normalleşme, diyalog, yumuşama gibi süreçlerin kendisi ne kadar değerliyse, o sürecin yönetilmesinin de o denli önemli olduğunu bir kez daha gördük.
Toplum tarafından desteklenen süreç, yeni siyasi dengeler oluşturdu. Özgür Özel’in Ekrem İmamoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu ve Mansur Yavaş’tan bir adım öne çıkmasını sağladı.
Kemal Kılıçdaroğlu döneminde yaşanan gerginlik yerini yumuşamaya bıraktı.
Ama bu süreçte iki cephede iki önemli gelişme yaşandı.
1- Normalleşme süreci
2- Cumhur İttifakı’nın geleceği
YOL KAZASI
Normalleşme sürecinde bir yol kazası yaşandı. Özgür Özel’in, Devlet Bahçeli’ye, “Kimse suç ortağını bize doğru itelemesin” demesi AK Parti’de çok büyük bir tepkiye neden oldu.
AK Parti sözcüsü
Ama DEAŞ, Irak’ta, Suriye’de ABD işgaline karşı mücadele etmek üzere kurulduğunu açıklamıştı. Ama DEAŞ, İran’da, Irak’ta, Suriye’de, Türkiye’de, Rusya’da saldırılar düzenledi. Birçok kanlı eyleme imza attı.
Her ne hikmetse DEAŞ; ABD’ye karşı olan ülkelere saldırdı ama bir tek ABD’ye saldırmadı.
HAKSIZ BİR SORU MU
Amerikan işgaline karşı kurulduğunu, ABD’yle mücadele edeceğini açıklayan DEAŞ’ın şimdiye kadar ABD’ye karşı bir saldırıda bulunmadığını ama Amerika’ya karşı olan ülkelerde kanlı eylemlere imza attığını görünce sizin de aklınıza bu DEAŞ neden ABD’ye saldırmaz sorusu gelmiyor mu?
TRUMP DEMİŞTİ
Çünkü Trump’ın söylediği gibi DEAŞ’ı ABD kurdurdu. Trump ne demişti? “DEAŞ’ı Obama ve Hillary Clinton kurdurdu.”
Peki ne için kurdurdu? Amerika’ya karşı olan ülkelere saldırtmak üzere kurdurdu.
PUTİN’E MESAJ
Areda Survey’in 28-31 Mayıs tarihleri arasında 2503 kişiyle yaptığı anket ise sadece siyasi sonuçları içermiyor, aynı zamanda sosyolojik gelişmelere de ışık tutuyor.
Yusuf Akın’ın genel müdürü olduğu Areda Survey ankete katılanlara mayıs ayının en önemli gündem maddesini sormuş.
TÜRKİYE’NİN GÜNDEMİ
Ekonomik sorunlar ve enflasyon yüzde 38.8’le açık ara birinci çıkıyor. Onu yüzde 27.1’le Filistin-İrail savaşı takip ediyor.
Bu da bize gösteriyor ki insanlar kendi ekonomik savaşlarını, Filistin-İsrail savaşından dahi daha önde tutuyor.
Yüzde 8.8’le üçüncü sırada İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin helikopter kazası geliyor.
Emekli maaşları ise yüzde 7.3’le dördüncü sırada yer alıyor. Seçimlerden önce emekli maaşları ilk iki sıradaydı.
EKONOMİ HANGİ
Erdoğan, 50’nci yıl törenlerine özel bir anlam veriyor. Türkiye’den iktidar ve muhalefetin törenlere birlikte katılmasını böylece içeriye ve dışarıya karşı birlik ve beraberlik görüntüsü verilmesini önemsiyor. Türkiye’nin, bir ve bütün olarak Kıbrıs davasının yanında olduğu mesajı elbette ki etkili olacak. Dosta güven, düşmana korku salınacak.
KIBRIS’A BİRLİKTE GİDELİM
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’le görüşmesinde, “Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. yıldönümü kutlamalarına birlikte gidelim” diye teklifte bulunmuştu. CHP henüz kesin yanıtını vermedi ama CHP’nin de ayrı bir programı var. Özgür Özel, Kıbrıs gazilerinden bir grupla birlikte Kıbrıs’a gitmeyi planlıyor. Ayrı ayrı gidilip Kıbrıs’taki programlarda bir araya gelinebilir. Tabii ki Kıbrıs’ta törene katılan tüm parti liderleri bir araya gelip, sohbet görüntüsü dahi verseler Kıbrıs davasına hizmet açısından yararlı olur.
KIBRIS’TA GÖRÜŞECEKLER Mİ?
Ama bu işin bir de öteki yüzü var. CHP içinde Özgür Özel’in, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesinden dolayı rahatsız olan bir grup var. Onların başını da Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu çekiyor. CHP’deki Özgür Özel karşıtları şimdi gözlerini 20 Temmuz’a çevirmiş durumdalar. Kıbrıs’ta Özgür Özel-Erdoğan görüşmesi olacak mı ona bakıyorlar.
Ancak parti içi çekişmeleri siyasetteki iktidar ve muhalefet ayrımı ile milli meseleleri birbirine karıştırmamak lazım.
KIBRIS MİLLİ DAVAMIZ
Kıbrıs milli bir davamız.
Ama buna rağmen CHP’de dalgalanma sürüyor. Eylül ayında yapılacak olan tüzük kurultayı öncesinde parti içindeki fay hatları harekete geçti. Şimdi iki ayrı ekip, Özgür Özel’e karşı Kılıçdaroğlu ile Ekrem İmamoğlu arasında güçbirliği oluşturmak için çaba gösteriyor.
DENGELER DEĞİŞTİ
Kurultaydan önce Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı Ekrem İmamoğlu ile Özgür Özel güçbirliği yapmıştı. İmamoğlu-Özel ekibi kurultayda Kılıçdaroğlu’nu devirmeyi başarmıştı. Eylül kurultayından önce ise yeni bir ittifakın temelleri atılmaya çalışılıyor. Bu kez Özgür Özel’e karşı Ekrem İmamoğlu ile Kemal Kılıçdaroğlu’nu bir araya getirme yönünde çabalar var. Aradan 1 yıl geçmeden dengeler değişti. Bu kez de Özgür Özel’e karşı Ekrem İmamoğlu ve Kemal Kılıçdaroğlu ittifakı kuruluyor.
KILIÇDAROĞLU-İMAMOĞLU İTTİFAKI
Edindiğim bilgilere göre Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu önümüzdeki günlerde görüşecekler.
Kılıçdaroğlu’nun Ekrem İmamoğlu’na kırgın olduğu biliniyor. Hatta telefonlarına bile çıkmıyordu. Kılıçdaroğlu, “Sırtımda hançerlerle dolaştım” demişti. Sırtındaki en büyük hançer olarak İmamoğlu’nu görüyordu. Ama partide dengeler değişince roller de değişiyor.
Cumhuriyet’ten Barış Terkoğlu’nun aktardığına göre, CHP’de aktif görevi olan bir isim Kılıçdaroğlu’na giderek Ekrem İmamoğlu ile görüşmesi ve eylül ayındaki tüzük kurultayının seçimli kurultaya çevrilerek Özgür Özel’in karşısına Ekrem İmamoğlu’nun çıkarılması önerisini götürmüş. Bir değil iki isimden söz ediliyor. Ama haber doğru.
KILIÇDAROĞLU İLE
Sömürge valisi edasıyla dolaşmalarına karşı çıktım. Ayrıca bu tavırlarının Türkiye’nin AB sürecine ve özgürlüklerin sağlanmasına bir katkısı olmadı.
Onun yerine olumlu adımlarımızı destekleyip, yanlış buldukları konusunda yapıcı uyarılarda bulunsalardı Türkiye’nin AB yürüyüşüne olumlu katkı yaparlardı. Aralarında Türkiye’ye gelince PKK çizgisindeki siyasetçilerle buluşup Türkiye düşmanlığı raporu yazanlar da oldu. Onlarla mücadele ettik.
AB RAPORTÖRÜNE SÖYLENENLER
Bu anlatacağım olay ise farklı.
AB raportörüyle görevleri icabı görüşenlerden bazılarının bakış açısını yansıtması açısından önemli.
AKPM Denetim Komisyonu Türkiye Eş-Raportörü Stefan Schennach, AB süreciyle ilgili çalışmaları yürüten isimlerle görüşmeler yapıyor. Kimi Türkiye’deki normalleşme sürecinin siyasi iklimi değiştirmeye başladığını anlatıyor, bunun yargıda devam eden davalara da olumlu yansıyacağını söylüyor. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi raportörüne hazırlayacağı raporda, bu sürece olumlu katkı yapmasını öneriyor.
KAVALA’YI SORUNCA
Ama Schennach ile görüşmelerde tam aksi yönde hareket edenler de çıkıyor.
1- Yerel seçimlerle birlikte siyasette taşlar yerinden oynadı. Yeni dengeler ortaya çıktı, muhalefet birinci parti oldu.
2- Türkiye’nin önünde 4 yıl var. Bu dengelere göre Türkiye’nin idare edilmesi gerekiyor. Çünkü ülkenin yeni anayasa ve ekonomi başta olmak üzere çözüm bekleyen ciddi sorunları var.
YENİ SİYASET
3- Bu yeni bir siyaset, yeni bir dil ve yeni bir ilişki biçimi gerektiriyordu.
4- Erdoğan bunu gördü. Diyaloğa dayalı yeni bir siyaset inşa etmek için adım attı.
5- Özgür Özel’in yaklaşımı ile siyasette normalleşme ve yumuşama süreci başladı.
YOL KAZASI
6-