Abdulkadir Selvi

Muharrem İnce’nin 29 Ekim hazırlığı

26 Ekim 2020
Muharrem İnce, CHP’ye sert eleştiriler yönelttikten sonra ‘Memleket Hareketi’ni ilan ederek Türkiye’yi gezmeye başladı.

Şimdiye kadar 46 il gezmiş. 81 ili ve Tarsus, Akhisar, Bandırma gibi büyük ilçeleri gezmekte kararlı. İnce, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’ndan sonra ise “manifesto”nun yazımına başlıyor. Kurucular kurulu listesinin hazırlıkları da başlayacak. Muharrem İnce ile bundan sonraki yol haritasını konuştum. Gezdiği yerlerde halk ne diyor, Memleket Hareketi bir siyasi partiye dönüşecek mi, Türkiye için yeni olarak ne söyleyecek; hepsini sordum.

Gezdiği yerlerdeki gözlemlerini de sordum.

1. “Millet hem iktidardan hem de muhalefetten rahatsız” dedi.

2. Gençlerin gelecekten umutsuz olduğunu söyledi.

“Bu ülkenin gizli bir potansiyeli var. Onu ortaya çıkarmak için bu hareketi başlattım” dedi.

MANİFESTONUN YAZIMINA BAŞLIYOR

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerinden sonra bir açıklama yapacağını, ardından “manifesto”nun yazımına başlanacağını açıkladı. Manifestonun yazımının yılbaşına kadar tamamlanması bekleniyor. Yeni yılla birlikte yine Türkiye’ye bir mesaj verecek. Peki bu hareket siyasi partiye dönüşecek mi? “Siyasi parti olup olmayacağımıza millet karar verecek” dedi. 81 il ve büyük ilçeleri gezdikten sonra parti kurup kurmamaya karar vereceklerini söyledi. Onun için bir “kurucular kurulu” belirleyecekler.

BU İŞ PARTİYE DÖNÜŞÜR MÜ?

Yazının Devamını Oku

Cumhurbaşkanlığı Gül ile Babacan’ın arasını mı açtı?

23 Ekim 2020
İYİ Parti’deki FETÖ tartışmasına odaklandık ama DEVA Partisi’nde de önemli gelişmeler yaşanıyor.

Daha doğrusu DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ile partinin kurucu lideri eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül arasında. Babacan ile Gül’ün arasının DEVA Partisi’nin kuruluş sürecinde açılmaya başladığı şeklindeki söylentiler kulağıma gelmişti. Ancak çok önem vermemiştim.

Ali Babacan’ın partide eskileri istemediği söyleniyordu. “Eski AK Partililerin partisi olmamalıyız. Yeni isimlerle toplumun karşısına çıkmalıyız. Yeni bir parti olduğumuzu hissettirmeliyiz” tezini savunduğu ifade ediliyordu. “Partinin kurucular kurulu belli olunca, Ali Babacan damgasını vurdu. Eskileri geriye çekti” denilmişti. Özellikle de Abdullah Gül gölgesinin düşmemesi için Beşir Atalay gibi isimlerin parti yönetiminde yer almamasını şart koştuğu konuşuluyordu. O günlerde bunu bir taktik manevra olarak yorumlamıştım. Çünkü yeni partinin kuruluşunu Abdullah Gül sağladı. Ali Babacan’ı ikna etmek epey zaman aldı. Babacan, partinin başına geçmeyi ocak ayında kabul etti. Babacan kabul edene kadar yavaş ilerleyen parti kurma çalışmaları hızlandı. Ancak partinin kuruluş aşamasında Ali Babacan’ın yeni isimlerle yola çıkmak istediği, eskilerin vitrinde yer almasına karşı çıktığı söylendi. Sadece Sadullah Ergin ile Nihat Ergün parti yönetiminde yer aldılar.

HAŞİM KILIÇ UZAK DURDU

Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ile Beşir Atalay arasında yaşanan bir sorundan dolayı Haşim Kılıç’ın uzaklaştığı söyleniyordu. Oysa Haşim Kılıç parti kurma çalışmalarına çok önceden hazırlanmıştı. Fikri düzeyde çalışmalar yapmıştı. Ancak DEVA Partisi’nin kuruluş sürecinden uzak tutuldu. O da kendisini dışlanmış hissedip geri çekildi.

Partinin kurucular kurulunun belirlenme aşamasında çıkan krizde Abdullah Gül’ün, Ali Babacan’ın isteğine karşı çıkmadığı ifade edildi. Eski AK Partililere karşı tavrını doğru bulmamakla birlikte Babacan’ın arkasında durduğu gözlendi. Ancak Babacan’ın tavrının Abdullah Gül cephesinde bir burukluğa neden olduğu söylendi.

CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI ARALARINI AÇTI

“Ama bu kez sorun daha ciddi” diye söz başladı haber kaynağım. Abdullah Gül ile Ali Babacan arasındaki soğukluktan söz ediyordu. Ben Babacan’ın Gül’e karşı böyle bir tavır içerisinde olabileceğine ihtimal vermediğim için yine ihtiyatla dinledim. Gül ile Babacan’ın cumhurbaşkanı adaylığı konusunda bir sorun yaşadıklarını ifade etti. Henüz Cumhurbaşkanlığı seçimine 3 yıl varken, adaylar belirlenmemişken pek ihtimal vermedim. Ancak CHP içinde Abdullah Gül’e karşı çıkan çevrelerin Ali Babacan konusunda daha sıcak mesajlar verdiği gözlenmiş. Kemal Kılıçdaroğlu’nun, DEVA Partisi’ni ziyarette Ali Babacan için “siyasetin yeni yıldızı” tanımlamasını yapması da üstüne gelince, Gül cephesinde kaşlar çatıldı. Babacan’ın bir süredir partiyle ilgili konuları istişare etmemesi de not ediliyormuş. Ancak cumhurbaşkanı adaylığı konusunda Gül yerine Babacan isminin öne çıkması Abdullah Bey’i rahatsız etmiş. Ali Babacan’ın da buna yeşil ışık yakması Gül cephesinde hesapları karıştırmış.

Ben yine ihtiyatımı koruyorum. Ama

Yazının Devamını Oku

Akşener’in manevrası

22 Ekim 2020
Meral Akşener, usta bir manevra ile İYİ Parti’deki karışıklıklarda iktidarı adres gösteriyor. Bir liderin partisinin içindeki ateş topunu alıp iktidarın kucağına atma çabası anlaşılır bir şey. Ama Akşener’in eli o kadar güçlü değil. Çünkü bir iddianın karşılık bulması için gerçekliğe uygun olması lazım.

İYİ Parti’de kavganın nedeni, kongrede çıkarılan üstü çizilecekler listesi. Meral Akşener kongrede çarşaf liste sundu. Ancak teşkilat başkanı Koray Aydın, “Verilmeyecek. İlk 75’te de olsa tercih edilmeyecekler” listesi yayınladı.

Peki bu listeyi iktidar mı hazırladı? İktidar mı, yoksa Koray Aydın mı?

Yavuz Temizer, Aydın Sezgin, Hasan Subaşı, Aylin Cesur, Aytun Çıray gibi isimler listeyi Koray Aydın’ın hazırladığını, partide merkez sağın tasfiye edilmek istendiğini savundular. “Ya biz, ya Koray Aydın” dediler.

Meral Akşener ise Koray Aydın’ı tercih etti. O nedenle de tartışma bitmedi. Hatta büyüdü. İşin içine FETÖ suçlamaları ve HDP’ye yakınlaşma iddiaları girdi.

İYİ Parti iyi bir ivme yakalamıştı. Akşener kurultaydan güçlü bir destekle çıktı. Verdiği mesajlar kamuoyunda karşılık buldu.

Bahçeli’nin “Evine dön” çağrısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu çağrıya güçlü bir şekilde destek vermesiyle Akşener, el üstünde tutulan bir konuma erişmişti. “İllet-zillet” eleştirilerine son verilmiş, İYİ Parti, cumhur ittifakının göz koyduğu, millet ittifakının ise vermek istemediği bir pozisyona kavuşmuştu. Bu durum Akşener’in elini güçlendirmiş, 2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefetin ortak adayı mı değerlendirmelerine konu olmuştu. Ama ne olduysa oldu, Koray Aydın’ın listesi rüzgârı tersine çevirdi. O günden bu yana önce sayıları 20’yi bulan ama zamanla azalan milletvekilleri grup toplantılarına katılmıyorlar. Ekranlarda İYİ Parti’nin mesajları değil, içinde bulunduğu kriz konuşuluyor. İYİ Parti kendi topuğuna sıktı demiyorum. Daha da netleştirirsek: Koray Aydın gez göz arpacık dedi, İYİ Parti’yi tam 12’den vurdu.

Demem o ki

Yazının Devamını Oku

Enver Altaylı’nın ‘Sokağa dökülün’ sözü neyin şifresi

21 Ekim 2020
Ümit Özdağ’ın CNN Türk’te Tarafsız Bölge programında Buğra Kavuncu hakkındaki FETÖ suçlaması gündem oluşturdu ama Enver Altaylı hakkında anlattıkları da çok önemliydi.

İYİ Parti’nin kuruluşundan önce Enver Altaylı’nın kendisine geldiğini, “Partiyi kapatacaklar” dediğini, kendisinin, “Bu parti kurulacak, partiyi kimse kapatmayacak. Seçime gireceğiz ve seçimden de başarılı bir şekilde çıkacağız” karşılığını vermesi üzerine “Parti kurmayın sokağa dökülün” dediğini anlattı. Bu söz çok önemli. Çünkü bu söz CIA’in desteklediği darbelerin şifresini veriyor. Enver Altaylı, CIA destekli 27 Mayıs ve 12 Mart modellerini öneriyor.

Türkiye’de derin devletin ne olduğunu en iyi bilen insanlardan birisi Ümit Özdağ. ASAM Başkanlığı’nı yapmış. Babası Muzaffer Özdağ, bir darbeci. 27 Mayıs’ın en genç subayı. 27 Mayıs sabahı darbenin lideri Cemal Gürsel’i İzmir’den getiren kişi. Daha sonra Türkeş’le birlikte tasfiye olan 14’lerden.

ENVER ALTAYLI-RUZİ NAZAR İLİŞKİSİ

Ümit Özdağ, Enver Altaylı’yı 4 yaşından beri tanıdığını söylüyor. Enver Altaylı’nın ne olduğunu en iyi bilenlerden. Onu CIA adına Türkiye’de görev yapan Ruzi Nazar’ın yetiştirdiği çok iyi bilinir. 27 Mayıs ve 12 Mart sırasında CIA’in Türkiye istasyon şefliğinde önemli bir ajandı Ruzi Nazar. O dönemde MİT’e girmesini sağladığı Enver Altaylı ile Fuat Doğu için “en parlak iki talebem” dediği söylenir. Fuat Doğu, MİT Müsteşarı olduğu dönemde 12 Mart’ı yapan ekibin içindeydi.

Bu kadar kapsamlı girişi neden yaptım?

Çünkü Ruzi Nazar’ın yetiştirmesi olarak Enver Altaylı da bu darbe süreçlerinde yer almıştı. 27 Mayıs’a ve 12 Mart’a giden süreci CIA ile birlikte sokak hareketleri ile başarmışlardı. Demem o ki Enver Altaylı, Ümit Özdağ’a “Sokağa dökülün” derken geçmişte bunun pratiklerini yapmış bir istihbaratçıydı.

FETÖ’YE DE ‘SOKAĞA DÖKÜLÜN’ DEMİŞ

Askeri-siyasi casusluk ve FETÖ terör örgütü suçlamasıyla cezaevinde olan

Yazının Devamını Oku

Muhalefetin 2023 modeli

20 Ekim 2020
Bazı yazılar erken yazılardır. Bu da onlardan birisi.

Ancak bu, ulaştığım bazı kulis bilgilerini yazmama engel değil. Çünkü 2023 seçimlerine giden yolun yapı taşları şimdiden döşeniyor.

AK Parti ne kadar farkında orasını bilmiyorum ama AK Parti karşıtı cephede çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Buna aslında Erdoğan karşıtı cephe demek daha doğru olur.

Muhalefet, 2023 seçimlerini “Erdoğan gitsin” seçimleri olarak ilan etmiş durumda. Hedef öncelikle Erdoğan’ı göndermek. “Erdoğan gitsin, sonrasını planlarız” yaklaşımı söz konusu.

Muhalefet, ittifaklarla yerel seçimlerde sonuç aldı. Şimdi bunun ikinci versiyonu hazırlanıyor. 2023’e yeni ittifak modeli hazırlanıyor. Hedef, Erdoğan’a karşı ortak aday çıkarmak. Bazı ipuçlarına ulaştığım yeni modelin olgunlaşmış halini süreç ilerledikçe öğreneceğiz.

AKŞENER VE DEMİRTAŞ’IN SÖZLERİ

Ama öncelikle sizi 2018 seçimlerinde Cumhurbaşkanı adayı olan Meral Akşener ile Selahattin Demirtaş’ın açıklamalarına götürmek istiyorum.

Meral Akşener cumhurbaşkanı adayı olunca Kılıçdaroğlu’nun Abdullah Gül’ü çatı adayı yapma planı suya düşmüştü. Devlet Bahçeli’nin, “Evine dön” çağrısına Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da destek vermesi Akşener’in muhalefetin ortak adayı olma umudunu arttırdı. Ancak Akşener, bir şey daha söyledi. “Cumhurbaşkanı olacağım diye Türkiyenin önünü tıkamam” dedi. Selahattin Demirtaş ise “Partiler üstü bir ismin ‘demokrasi blokunun’ oluşmasında kolaylaştırıcı olabileceğini düşünüyor musunuz?” sorusuna “Evet, olabilir” yanıtını verdi.

Akşener

Yazının Devamını Oku

Metropoll anketinden 2023’e dönük iki sinyal

19 Ekim 2020
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun erken seçim çağrısı yaptığı bir dönemde Metropoll araştırmanın ekim ayı anketi dikkatimi çekti.

Prof. Özer Sencar’ın sahibi olduğu Metropoll’ün eylül ayı araştırmasında kararsızlar dağıtılmadan AK Parti 32.3, CHP 17.7, İYİ Parti 8.8, HDP 8.1, MHP 7.3, SP 1.2, DEVA 1.0, Gelecek Partisi ise 0.7 olarak yer alıyordu.

Araştırmayı herkes kendi cephesinden değerlendirdi. Muhalifler, cumhur ittifakının oyları yüzde 50’nin altına düştü diye sevindi. İktidar cenahı ise araştırmaya ilgi göstermedi.

İlginç olanı Özer Sencar’ın eylül ayı araştırmasını paylaşırken düştüğü “kararsız, protesto ve cevapsız oylar dağıtılmadan” notunun üzerinde durulmadı.

KARARSIZLARIN  ORANI KAÇ EDİYOR

Oysa araştırmada kararsız yüzde 11.2, protesto oy 6.9, cevap yok ise 4.2 olmak üzere 22.3 gibi önemli bir orana ulaşıyor. CHP ile İYİ Parti’nin oylarının toplamı ediyor. Neredeyse ikinci parti durumunda.

KARARSIZLAR DAĞITILINCA PARTİLERİN ORANI

Kararsızlar, protesto oyları ve cevap yok diyenler partilerin oy oranlarına göre dağıtıldığında AK Parti yüzde 41.4, CHP 22.8, İYİ Parti 11.4, HDP 10.4, MHP 9.4 ediyor. Diğerleri ise 4.6’ya ulaşıyor.

Başkanlık sistemi ile getirilen 50 artı 1 sistemi Türkiye’yi ittifaklar sistemine götürdü. Artık cumhur ittifakı ve millet ittifakı diyoruz. İttifaklar halinde siyaset yapılıyor. Peki bu oranlara göre cumhur ittifakı ile millet ittifakı yüzde kaç ediyor?

Yazının Devamını Oku

O ışıkla nereye mesaj verildi?

16 Ekim 2020
Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım’ın “Işıklar yanıyor” tweet’i ortalığı karıştırdı. Engin Yıldırım’ın tepki görmesinin nedeni, “Genelkurmay’ın ışıkları yanıyor” sözünün darbelerin parolası olmasıydı. 28 Şubat süreci de ışıklar yakılıp kapatılmak suretiyle başlatılmıştı. Susurluk kazasıyla ortaya çıkan devlet içindeki çetelere ve faili meçhul cinayetlere karşı “sürekli aydınlık için bir dakika karanlık” eylemi başlatılmıştı. Bu bir süre sonra Refahyol’un devrilmesi ve 28 Şubat sürecinin başlatılması için kullanıldı.

Engin Yıldırım, sözlerinin yanlış anlaşıldığını belirterek özür diledi. Yakın çevresine de “Ben hukukun ışığını kast etmiştim. Askeri kast etmedim” dediği söyleniyor.

Anayasa Mahkemesi Engin Yıldırım’ın tweet’i üzerine yaşanan krizi görüştü. Anayasa Mahkemesi üyeleri, Engin Yıldırım’ın tweet’inin darbe iması taşımadığı görüşüne varmışlar. Ancak üyelerin önemli bir kısmı Engin Yıldırım hakkında soruşturma açılmasını talep etmişler. Sonuçta Engin Yıldırım hakkında soruşturma açılmadı. Burada kurumsal koruma refleksinin hâkim olduğunu düşünebiliriz. Anayasa Mahkemesi üyeleri, “Sarı öküzü vermeme” prensibiyle hareket etmiş olabilir.

‘MESAJ MIYDI’ SORUSU

Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istifa çağrısı hâlâ masada duruyor. Çünkü Engin Yıldırım özür dilemenin ötesinde ikna edici bir açıklama yapmadı. Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer misali, darbelerden dolayı çok büyük acılar yaşandığı için tereddütler giderilmiş değil.

Bir ışığın Türkiye’yi yeniden alacakaranlık kuşağına sokmasından endişe ediliyor. Bir kabine üyesinin, “O ışıkla bir yere mesaj mı verilmek istendi” sorusu yanıt bekliyor. O cümlenin devamında ise “Hangi ülkeye mesaj verildi?” sorusunun geldiğini eklemeliyim.

ANAYASA MAHKEMESİ NEDEN AÇIKLAMA YAPMADI?

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi’nin Enis Berberoğlu hakkında verdiği “hak ihlali” kararını, “yerindelik denetimi” yapıldığı gerekçesiyle kabul etmedi. Bunun üzerine Enis Berberoğlu’nun avukatları dün 15. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvuruda bulundular.

Bu arada İstanbul 14. Ağır Ceza’nın kararı üzerine Anayasa Mahkemesi olağanüstü toplantı kararı almıştı. Orada İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı masaya yatırıldı. Yerindelik denetimi yapıldığı eleştirisine yanıt verilmesi tartışıldı. Ancak herhangi bir açıklama yapılmaması kararı alındı.

Yazının Devamını Oku

Işıklar kimin için yanıyor

15 Ekim 2020
Koronavirüs nedeniyle AK Parti’nin son grup toplantısı 11 Mart’ta yapılmıştı. O nedenle 7 ay sonra yapılan grup toplantısını izlemek üzere Meclis’teydim.

Toplantı saati yaklaştıkça, bakanlar birer ikişer gelmeye başladı. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’le sohbetimiz haliyle bir gece önce yaşanan “Işıklar yanıyor” tartışması üzerine oldu. Gül, Anayasa Mahkemesi’nin gereken adımı atması gerektiğine işaret etti. Zaten az sonra muhabir arkadaşlarımız Adalet Bakanı Gül’ün etrafını çevirdiler. Gül, “Anayasa Mahkemesi saygın bir kurum ama öncelikle Anayasa Mahkemesi’nin saygınlığını, başta o mahkemenin üyesinin koruması gerekir” dedi.

ERDOĞAN’A SADE KARŞILAMA

Koronavirüs öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gelişi sırasında Meclis’in merdivenleri üzerinde ayak basacak yer bulamazdınız. Ancak pandemi önlemleri söz konusu olunca, Erdoğan’ı sadece grup başkanı Naci Bostancı’nın karşılaması kararlaştırıldı. Erdoğan’la birlikte hareket eden Cumhurbaşkanlığı ekibi de yoktu. Sadece koruma ekibine kısıtlama getirilmemişti.

Erdoğan’la Meclis’i gelişi sırasında selamlaştık. Cumhurbaşkanı doğrudan grup toplantısına geçti. Grup toplantısı için bir gün önceden milletvekillerinden COVID-19 testi yaptırmaları istendi. Daha önce Erdoğan’ın yanına genel başkanvekili olarak Numan Kurtulmuş ya da eski başbakanlardan Binali Yıldırım otururdu. Bazen de grup başkanı Naci Bostancı. Bu kez Erdoğan tek başına oturdu. Milletvekillerinin tümü maskeliydi. Koltuklar mesafeye uygun olarak düzenlenmişti ama yer bulamayan milletvekilleri oraya oturmak durumunda kaldı. Oturumu yöneten grup başkanvekili Bülent Turan, Erdoğan’ı, bir gece önce yaşanan tartışmaya gönderme yaparak, “Demokrasinin ışığı yanmaya devam edecek” sözleriyle kürsüye davet etti. Erdoğan, konuşmasını yaparken milletvekilleri maskelerini çıkarmadan dinlediler.

KILIÇDAROĞLU’NUN CUMHUR İTTİFAKINA YAPTIĞI KATKI

HDP’ye yönelik operasyonlarla İYİ Parti’yi millet ittifakından koparmak ve muhalefeti güçsüzleştirmek için adımlar atılırken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tam aksine erken seçim çağrısı ile cumhur ittifakının güçlenmesine neden oldu.

Önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli erken seçim istemediğini, seçimlerin 2023 yılında yapılacağını, Cumhurbaşkanı adaylarının ise Erdoğan olduğunu açıkladı. Dünkü grup toplantısında da Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye teşekkür ederek başladı. Bahçeli’nin, Türk Tabipleri Birliği’yle ilgili önerisine güçlü bir şekilde destek verdi. Barolar Birliği’yle ilgili düzenlemenin benzerinin yapılması için talimat verdi.

ERDOĞAN İSTİFASINI İSTEDİ

Yazının Devamını Oku