GENİŞ TEMSİL
Yeni MKYK’nın dikkat çekici taraflarından birini temsil oranının geniş tutulması oluşturuyor. Kadınların, hukukçuların, Kürtlerin, Alevilerin, gayri müslim vatandaşlarımızın temsiline önem verilmesi yeni dönemde bu kesimlere yönelik söyleyecek yeni sözler olduğunu gösteriyor.
YENİ ANAYASA ÇAĞRISI
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti kongresindeki en güçlü mesajı yeni anayasa olmuştu. Erdoğan, “Yeni anayasa çalışmalarında bu safhaya önümüzdeki yılın ilk diliminde ulaşmayı hedefliyoruz” demişti. AK Parti, yeni anayasa için 2022 yılının başında harekete geçiyor.
Erdoğan, AK Parti’nin yeni MKYK’sını da ağırlıklı olarak hukukçulardan oluşturarak yeni anayasa çalışmasını yapacak kadroyu hazırlamış.
HUKUKÇULAR AĞIRLIKLI
AK Parti’nin 75 kişilik MKYK’sının 26’sı hukukçulardan oluşuyor. MKYK’nın üçte biri hukukçu. İsim sırasına göre yazacağım:
Abdurrahim Fırat, Ali İhsan Yavuz, Behiye Eker, Bekir Bozdağ, Belgin Uygur, Bülent Tüfenkçi, Cem Şahin, Cüneyt Yüksel, Derya Yanık, Emine Zeybek, Fatih Şahin, Haluk İpek, Hamza Dağ, Hayati Yazıcı, İbrahim Halil Yıldız, İsa Sinan Göktaş, İsmail Cenk Dilberoğlu, Mehmet Ali Dilberoğlu, Mehmet Ali Zengin, Mehmet Özhaseki, Metin Tarhan, Mustafa Köse, Mücahit Birinci, Özlem Zengin, Tahir Akyürek ve Türk İslam Karakoç.
Yok 15 Temmuz’dan ders alınmamış da, yok Harp Okulları tarikatlara teslim edilecekmiş de....
FETÖ, Harp Okulları’na “irtica” düzenlemesinin olduğu tarihlerde yerleşti. Ahmet Zeki Üçok’un tespitlerine göre FETÖ’cüler tarafından atılan öğrenci sayısı 4 bin civarında.
Demek ki yönetmelikte irtica maddesinin olması FETÖ’cülerin TSK’ya sızmasına engel olamamış. Ayrıca FETÖ bu maddeye rağmen 4 bin öğrenciyi atabilmiş.
86’DA TESPİT EDİLENLER, 15 TEMMUZ’DA DARBEYE KALKIŞTI
FETÖ’nün askeri okullara giriş sınav sorularını çaldığı ilk olarak 1986’da tespit edildi. Tabii tespit edilmeden önce ne yaptılar, bilinmiyor. O zaman buram buram 12 Eylül havası esiyordu. Laiklik ve Atatürkçülük adına darbe yapan Evren işbaşındaydı. Peki askeri okullara giriş sınav sorularının çalındığı tespit edildikten sonra ne oldu? FETÖ’cüler atıldı mı? Yok. Ne gezer... Göstermelik 40-50 öğrencinin okulla ilişiği kesildi. O öğrenciler FETÖ’nün altın nesil olarak tanımladığı 1994 mezunları oldular. Gidip teğmenlik yıldızlarını Fetullah Gülen’e taktıran nesil... Biz onları başka nerede gördük? 15 Temmuz darbesinin generalleri olarak çıktılar karşımıza. İrtica adı altında post modern darbe girişimini yaşatanların, Erbakan’ı devirip kendi onay verdikleri hükümeti kurduranların devirleri yaşandı. O zaman FETÖ’yü Harp Okulları’ndan, askeri liselerden, TSK’dan niye temizlemediniz? Elinizi tutan mı vardı?
28 ŞUBAT FETÖ’YÜ, FETÖ 28 ŞUBAT’I DESTEKLİYORDU
FETÖ, TSK’ya Atatürkçülük adına darbenin yapıldığı 12 Eylül döneminde sızdı. İrtica adına hükümetlerin devrildiği 28 Şubat sürecinde kökleşti. Çünkü FETÖ, 28 Şubat’ı destekliyordu. Gülen, TV’lere çıkıp Erbakan’a çekilmesi yönünde çağrılar yapıyordu. 28 Şubat FETÖ’yü, FETÖ de 28 Şubat’ı kullandı.
27 Nisan e-muhtırasının verildiği, Cumhuriyet Mitingleri’nin düzenlendiği, 367 kararlarına imza atıldığı dönemlerde ise kritik noktalara yerleşmeye başladı.
2023 SEÇİMLERİ
AK Parti’nin yeni yönetimi aynı zamanda partiyi 2023 seçimlerine taşımak gibi çok önemli bir misyona sahip. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Önümüzde 2023 seçimleri var. 2023 seçimleri ülkemiz için tarihi bir dönüm noktasında yaşanacaktır” demişti. Erdoğan, MKYK toplantısının açılışında da 2023 seçimlerine değiniyor. “2023 bir dönüm noktası olacak” diyor. Ardından da “Artık masa başında değil, sahada olacağız” diye konuşuyor.
2023 PERSPEKTİFİNE GÖRE
Erdoğan, gençlik ve kadın kolları yönetimini 2023 perspektifine göre şekillendirmiş, “Yeni bir anlayış getiriyoruz” diye şifreyi vermişti. AK Parti MKYK’sını ise önce 50’den 75’e çıkardı. Yeni başkanlıklar oluşturdu. İlk MKYK toplantısını asıl ve yedek üyelerle birlikte yapıyor.
BOSTANCI’DAN MAMAK CEZAEVİ
İlk toplantıda MKYK üyelerini kendilerini tanıtıyorlar.
AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı ile Orhan Miroğlu, kendilerini tanıtırken, cezaevi vurgusu yapıyorlar. Naci Bostancı çok birikimli bir isim. Kendini tanıtırken, 12 Eylül döneminde 1 yıl Mamak Cezaevi’nde yattığından söz ediyor. 12 Eylül darbesi Türkiye’nin tüm birikimlerini cezaevlerine doldurmuş; kimi işkencede, kimi ağır cezaevi şartlarında bedel ödemek zorunda kalmıştı. Avrupa’dan gelen bir heyet cezaevlerindeki işkence iddialarını araştırırken, Mamak Cezaevi’nde onlarla görüşenlerden birisi de Naci Bostancı’ydı. Bostancı ağır cezaevi koşullarına rağmen yabancılara Türkiye’yi şikâyet etmemişti. Bostancı’nın milliyetçiliği oralarda sınandı.
MİROĞLU’NDAN DİYARBAKIR CEZAEVİ
Hem kar yağışı, hem AK Parti kongresi üst üste gelince Atatürk Spor Salonu’na ulaşmak biraz zaman aldı.
Kongre salonuna ulaşmak için araçlarımızdan inip kar yağışı altında bir müddet yürüdük. Yani anlayacağınız “Beraber yürüdük biz bu yollarda” durumu oluştu.
Kongre salonuna ulaştığımızda ise pandemiye rağmen salon doluydu. Salondaki afişlerde, kongrenin teması olan istikrar ve güven vurgusu hâkimdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın salona girişiyle tribünler dalgalandı. Ancak pandemi nedeniyle Erdoğan her zaman yaptığı salon turunu bu kez yapmadı.
AK Parti demek Erdoğan demek, Erdoğan demek AK Parti demek.
Erdoğan kürsüye çıktığı andan itibaren salonu bir orkestra şefi gibi yönetti.
TRİBÜNLERLE DİYALOĞU
Cumhurbaşkanı
Erdoğan, “2023 Türkiye’de yeni bir dönüşüm süreci olacak” demişti. Aslında bugünkü kongre ile birlikte hem söylem ve hedefler olarak, hem de parti ve kabinedeki kadrolarla 2023’ün parametrelerini verecek.
İDDİALI HEDEFLER
Cumhurbaşkanı Erdoğan kongreden önce birkaç gündür hiçbir program koymadı. Bu süre zarfında kongrede yapacağı konuşmaya hazırlandı. Kongrenin teması “güven ve istikrar” olacak.
Erdoğan, “Türkiye’nin gerek insan haklarıyla ilgili yaptığım reform paketi, gerekse ekonomi paketiyle ilgili bütün bunları kapsayan, çok daha geniş anlamda bir konuşmayı şu anda planlamış durumdayım” demişti.
Erdoğan’ın Türkiye’nin önüne;
1) İnsan hakları ve özgürlükler,
2) Ekonomik kalkınma ve refah toplumu,
3)
Ülkemizde o kadar çok parti kapatıldı, o kadar çok parti hakkında kapatma davası açıldı ki hatırlamakta zorlanıyoruz. Bunlardan biri de AK Parti hakkında açılan ilk kapatma davası.
AK Parti hakkında Abdurrahman Yalçınkaya’nın 14 Mart 2008 tarihinde açtığı kapatma davası bilinir. Ama Sabih Kanadoğlu tarafından 23 Ekim 2002 tarihinde açılan kapatma davası pek bilinmez. Abdurrahman Yalçınkaya tarafından açılan davada 22 Temmuz seçimlerinden yüzde 47 oy alarak tek başına iktidar olarak çıkan AK Parti, bir oy farkıyla kapatılmaktan kıl payı kurtulmuştu. Ama laikliğe aykırı odak oluşturmaktan Hazine yardımının kesilmesi cezasına çarpıtılmıştı. Anayasa Mahkemesi’nde sözlü savunmayı üstlenen Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, AK Parti’nin Türkiye’nin her bölgesinden oy aldığını, Türkiye’nin bütünlüğünü temsil ettiğini hatırlatarak, “AK Parti’yi ortadan kaldırdığınızda yerine ne koyacaksınız?” diye sormuştu.
‘AMA LAİKLİK’ DİYEN GENERAL
Bir AK Parti milletvekili, şahsi dostluğu olan dönemin kudretli generallerinden birini ziyaret etmişti. AK Parti iktidarıyla birlikte ekonominin toparlandığını, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik sürecine girdiğini, partinin kapatılmasıyla birlikte Türkiye’nin büyük zarar göreceğini anlatmıştı. Ama kudretli general, dudak ucuyla, “Ama bizim için laiklik daha önemli” yanıtını vermişti.
İLK KAPATMA DAVASI
Bu anekdotlardan sonra asıl konuya gelmek istiyorum. Aslında AK Parti hakkında bir değil iki kapatma davası açılmıştı. İlk davayı Sabih Kanadoğlu açmıştı. Hukuk rezaleti olan 367 kararı ile tarihe geçen dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, 23 Ekim 2002 tarihinde AK Parti’nin kapatılması için dava açmıştı.
ÖNCE İHTAR İSTEDİ
Ama onun bir adım öncesi var. AK Parti 14 Ağustos 2001 tarihinde kuruldu.
Erdoğan, 24 Mart Çarşamba günü yapılacak AK Parti kongresi öncesinde mesajlarını cuma namazından sonra verdi. Biden ile Putin arasındaki tartışmaya, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Von Der Leyen ile yapacağı görüşmeye, Kilis’e atılan rokete ve nihayet AK Parti kongresinde vereceği mesajlara değindi. Ama iki konuya girmedi. Oysa Türkiye’nin gündeminde Andımız ve HDP’ye açılan kapatma davası vardı. Erdoğan her iki tartışmaya da girmeyerek mesafeli durduğu mesajını verdi.
ANDIMIZ, İSTİKLAL MARŞI
Erdoğan Andımız konusunda tavrını Devlet Övünç Madalyası Tevcih törenindeki konuşmasında ortaya koydu. “Milli andımız İstiklal Marşı’dır” dedi. Erdoğan, Danıştay andımızla ilgili düzenlemeyi iptal ettiğinde de aynı tavrı ortaya koymuş, “Bizim andımız, İstiklal Marşımızdır ve İstiklal Marşımızla beraber yolumuza devam ediyoruz” demişti.
ERDOĞAN VE BAHÇELİ’NİN USTALIĞI
Andımız ve HDP kararıyla birlikte gözler cumhur ittifakına çevrildi. Ancak Erdoğan ve Bahçeli’nin liderliği sayesinde cumhur ittifakı süreçten zarar görmeden çıkmayı başardı
2023 MANİFESTOSU
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, AK Parti kongresinde yapacağı konuşma için “2023’ün manifestosu olacaktır” yönündeki sözleri gözleri kurultaya çevirdi. İnsan Hakları Eylem Planı ve Ekonomi Reformu’nu açıklayan Erdoğan’ın, kurultay konuşmasında reformlar konusunda Türkiye’nin önüne yeni hedefler koyması bekleniyor.
KURULTAYIN TEMASI
Bahçeli’ye “Muhatap alacaksan Erdoğan’ı muhatap alacaksın. Andımız’ın okunmasını istiyorsan bizim gibi, yapacağın basit bir şey var. Açarsın Erdoğan’a telefon, ‘Bu ant okunmadan kusura bakma bir daha bir araya gelemeyiz. Ben ülkemi, bayrağımı seviyorum, Andımız’ın okunmasını istiyorum’ dersin. Yapar mı? Göreceğiz” diye çağrı yaptı.
Ancak Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nun tuzağına düşmedi. Andımız kararına sert tepki gösterdi. “Öğrenci andı kararı pimi çekilmiş bir bombadır” dedi. Ama bunu cumhur ittifakı içinde bir krize dönüştürmedi.
Siyaset bumerang gibi, iddianız dönüp sizi vuruyor.
DEMİRTAŞ’IN ANDIMIZ BAŞVURUSU
MHP’liler de Demirtaş üzerinden Kılıçdaroğlu’nu vurmaya başladılar.
Biri Andımız’la, diğeri ise Atatürk’le ilgili.
Kılıçdaroğlu çıktığı her yayında Demirtaş’ın serbest bırakılmasını gündeme getiriyor. Andımız konusunda yeri göğü inleten CHP Lideri’nin önünde ise bir sorun duruyor. MHP’liler, Selahattin Demirtaş’ın 2011 yılında kızı Delal’in Andımız’dan muaf tutulması için Diyarbakır Milli Eğitim Müdürlüğü’ne başvuruda bulunduğunu hatırlatıyorlar. Demirtaş, başvuru dilekçesinde, “Kızımın anadilde eğitim hakkı tanınmazken, her gün Andımız adı altında ırkçı söylemler içeren bir metnin okutulmasını kabul etmiyor, çocuklara yönelik bu şekilde bir uygulamayı insan hakkı ihlali olarak görüyorum” demişti.
ATATÜRK’E HAKARET ŞEREF MADALYASI MI?