Paylaş
Bayıldım.
GüneşAnne olarak geçtiğimiz Cuma günkü “Güneşin önü bilinçli, ya da bilinçsiz kesiliyor” yazımın devamı olarak güneş enerjisini yaygınlaştırmak için SolarBaba Platformu’nun kurucusu Ateş Uğurel’in önerilerine yer vereceğim.
Ancak önerilere geçmeden cumartesi günü Yeşiller Partisi’nin “Yakın Geçmişteki Nükleer Felaketlerin İnsan Sağlığına Etkileri” toplantısına değineceğim.
Yeşiller Partisi’nin nukleersiz.org sitesinin tanıtımıyla başlayan toplantıda bir kez daha nükleerin nasıl korkunç bir şey olduğunu anladım.
Nükleer Savaşı Önlemek için Uluslar arası Doktorlar Federasyonu’nun eski Almanya Başkanı Dr. Angelika Claussen’in anlattıkları dehşet vericiydi.
Claussen 2008 yılında Çernobil’i, geçtiğimiz yaz aylarında ise Fukuşima’yı ziyaret etmiş.
Japon yetkililerin radyasyon ölçümlerinin sonuçlarını halktan nasıl gizlediğini anlattı.
Bizzat kendisinin de katıldığı “sivil ölçümlerle” resmi ölçümler arasındaki fark dört kat.
Sonuçta, bir nükleer felaket oldu mu, olan radyasyona maruz kalan zavallı insanlara oluyor, yetkililer toz.
Bu gerçekler ışığında nükleer enerjiye nasıl olumlu bakabilirsiniz?
Her neyse güneş enerjisine dönersek, Ateş Uğurel önerilerini şöyle sıralıyor:
· Güneş enerjisinde bundan sonra ölçüme gerek yok, gerekirse meteoroloji verileri yatırımcılara satabilir.
· Hazine arazileri üzerinde yapılacak lisanslı güneş enerjisi santralleri için saha geliştirme çalışmasını devlet yapsın, yatırımcılar bu arazilere başvursun.
· Uygulama yapacak şirketler yeterlilik sertifikası almalı.
· Kendisine ait arazi üstüne güneş santrali kurmak isteyen projesini detaylı bir şekilde hazırlayıp, istediği zaman lisans başvurusunda bulunabilmeli.
· Güneş enerjisi yatırımcıları isterlerse YEKDEM/yenilenebilir enerji teşviği mekanizmasından yararlansınlar, istemezlerse yararlanmasınlar.
· Güneş enerjisi teknolojisinin yerli üretimi tarife üzerinden teşvik edilmemeli, yerli araba kullanana kimse ucuz benzin vermiyor. Destek direkt Ar-Ge yatırımı yapacak üretici firmaya verilmeli.
· Bahçesinde veya çatısında kendi elektriğini kendi üretmek isteyenlerin ve şebekeye elektrik satmayacakların önündeki tüm bürokratik engeller kaldırılmalı.
· Lisanssız elektrik üretim yönetmeliğinde yapılacak güneş elektriği uygulamalarında tüm yasal sorumluluk müşteri ve uygulamayı yapacak mühendislik firmasında olmalı.
· Kentsel dönüşüme mutlaka güneş enerjisi kullanım zorunluluğu getirilmeli. Yeni yapılacak tüm binaların çatıları güneş elektriğine uyumlu tasarlanmalı.
· Güneş panellerinin kdv’si %18. Belli bir süre bunun %1’e düşürülmesi büyük destek sağlar.
TOG-Bayer işbirliği bilime hayırlı olsun
BİLİMDE neden istenilen düzeyde olmadığımızın onlarca gerekçesini sayabilirsiniz.
Çocukları küçük yaşlarında bilime yönlendirmek, bilimi sevdirmek bunların en başında gelenlerden biri.
TOG Vakfı (Toplum Gönüllüleri Vakfı) ile dünyanın önde gelen ilaç şirketi Bayer’in birlikte yapmak istedikleri tam da bu.
Genç beyinlere bilimi sevdirmek.
Geçen gün Bayer Türkiye CEO’su Axel Hamann, TOG’un kurucusu ve şimdi Gambialılara yardım peşinde koşan İbrahim Betil’den Yönetim Kurulu
Başkanlığını devralan Kerim Paker, TOG Genel Müdürü Yörük Kurtaran, Bayer Kurumsal İletişim Müdürü Nevra Çağman buluştuk.
Hamann temelinde bilim olan Bayer’in Türkiye’de sosyal sorumluluk olarak çocuklara bilimi sevdirmek isteğini söylüyor.
Toplum Gönüllüleri ile birlikte geçen yıl başlattıkları “Bayer Genç Bilim Elçileri” projesi kapsamında İstanbul, Ankara, İzmir ve Kars’ta binden fazla genç
öğrenciye ulaştıklarını belirtiyor.
Hedef 2015 yılına kadar 40 ilde 9 bin öğrenciyi bilimle tanıştırmak.
Barış kadınsız olmaz
GÜLDÜNYA namus cinayetlerinin sembol ismi.
Evlilik dışı hamile kalınca hem o, hem çocuğunun babası Servet Taş töre gereği öldürülmüştü.
Güldünya’nın ailesiyle Taş ailesi arasındaki “kan davasının” nihayet sona erdiğini, tarafların barıştığını öğrendik.
Televizyonda, Zeytinburnu’nda Yenidoğan Camisi’ndeki barışma törenine rastladım.
Gözüme çapan tek kadın CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Onanç oldu.
Yüzlerce erkek ve aralarında bir tek kadın yok.
Haberlere bakılırsa, kan davasını sona erdirenler, kız çocuklarının eğitimi, kadınlara şiddet uygulamama gibi bir anlaşmaya da imzalamış.
Barışmak için bile kadınları aranıza almadıktan sonra anlaşma neye yarar?
Paylaş