Paylaş
Yazın güneş ışınlarının daha dik gelmesi, estetikte ameliyatsız güzelliğin tercih edilmesine neden oluyor. Yaz gelince kadınlar yüz bölgesine yapılan ameliyatlara daha soğuk bakıyor. Öğle arası işlemler neyse, onu tercih ediyorlar. Biz de yazın yüz ameliyatlarını olabildiği kadar az yapıyoruz. Botoksu ise mevsimsiz güzellik aracı olarak görüyoruz. Çünkü botoks her mevsimde uygulanabiliyor, en sık talep edilen işlemlerin başında geliyor.
Yazın güneşin etkisiyle hem şehir içindeki günlük aktivitelerimizde hem de tatilde, deniz kenarında daha çok kaşlarımızı çatıyoruz. Bu da gözlerimizi daha çok kısmamıza neden oluyor. Kaşlarımızı çatarak gözlerimizi kısmamız da o bölgelerde kırışıklıkların oluşmasına yol açıyor. Bunun dışında belirgin çizgileri olan insanlarda, güneşin etkisini göstermesiyle ince, beyaz çizgiler ortaya çıkıyor.
BU ASİT GÜZELLEŞTİRİYOR
Dolgular, genellikle ayak üstü ve muayenehane ortamında yapılan işlemler olarak tercih ediliyor. Bunların başında “hyerulonik asit dolguları” geliyor. Birçok kişi dolgu yöntemini, hem uygulama kolaylığı hem de etkisinin somut olarak görülebilmesi açısından tercih ediyor.
Bu araçların çok kolay elde edilip kolay uygulanabilir olması ve alerji potansiyelinin de çok düşük olması da en önemli tercih sebeplerinden.
Hyerulonik asit, çok çeşitli konsantrasyonlarda ve her deri yapısına özel olarak kullanılıyor. Yüzün değişik bölgelerinde değişik dolguları tercih ediyoruz.
Dolgu maddelerini, daha derin kırışıklıklarda yoğun olarak kullanıyoruz. İçinde sentetik madde de olan dolgular bulunuyor. Sentetik maddeleri her ne kadar çok tercih etmesek de derinin derin seviyelerinde kullanıyoruz. Sentetik olanların kalıcılığı daha uzun sürüyor. Bu nedenle derin dolguları bu çeşit alerji yapma şansı az olan, uzun kalıcılığı olan dolgularla yapabiliyoruz.
DOLGULARLA YAPILAN ESTETİKTE SEÇENEK ÇOK
Hyerulonik asit ve sentetik dolguların dışında ameliyatta kullanılan iplik hammaddeleri gibi değişik dolgu maddelerini de kullanıyoruz. İplik hammaddelerinin kalıcılığı uzun sürüyor. Çevre dokuyla uyumu her zaman farklılık göstermekle birlikte, kişinin dokusunun bu yapılara tepkisiyle de kalıcılığı değişiyor.
Vücut bu dokuların etrafında doku oluşturuyor. Ancak her vücutta bu doku oluşturma potansiyeli farklı oluyor. Bazı insanlarda yeterli, bazılarında gereğinden fazla doku oluşabiliyor. Bunları düşünerek enjeksiyon yapmak gerekiyor.
Yağ enjeksiyonları muayenehane ortamında yapılıyor. Ameliyathanede yapılabilecek olanlar da bulunuyor. Yağ enjeksiyonları, vücudun herhangi bir yerinden yağ alınarak yapılıyor, daha sağlıklı ve uzun ömürlü oluyor. Bu işlemlerin, belirgin oranda ameliyathane şartlarında yapılması gerekiyor.
Vücuttan enjeksiyonla alınan bu yağlar, yüzün değişik bölgelerine konuluyor. Elmacık kemikleri başta olmak üzere, dudak ve yanak arasındaki kalın çizgilere, alın dikey çizgilerine yağ enjeksiyonu yapılıyor. Ayrıca çeneye ve dudak bölgesine de yağ enjeksiyonu uyguluyoruz. Bazen bu yağın bir kısmını özel şartlarda saklıyoruz, belli miktarını ise daha sonra tekrar kullanabilmemiz söz konusu olabiliyor.
Laboratuvar ortamında hastanın kendi deri dokusundan örnek alıp, bunu hyerulonik asit ile karıştırarak yüzün değişik hatlarını doldurmamız da mümkün olabiliyor. Bu şekilde bölgeden alınan dokular yardımıyla bir çeşitli kök hücre nakli yapılması söz konusu oluyor. Böylece kalıcılığı ve yerleştirildiği bölgenin dokusuyla daha uyumlu bir doku oluşturabiliyoruz.
Paylaş