Yaşlılarda Parkinson daha sık görülüyor

Bir okurumuz "Parkinson hastalarının sayısında bir artış mı oldu?" diye soruyor.

Bu soruyu Yaşasın Hayat! Kliniği’nin Nöroloji Bilim Danışmanı Prof. Dr. Ayşe Altıntaş’a yönelttik. Ayşe hoca, Parkinson hastalığının yaşlılarda daha sık görüldüğünü ve yaşlı sayısı arttıkça Parkinson’a yakalanma olasılığının da yükseldiğini belirtti. Prof. Dr. Ayşe Altıntaş’ın bu hastalıkla ilgili verdiği bilgileri aşağıda bulacaksınız:

BELİRTİLERİ NELER

"Hastalığın en önemli belirtileri uzuvların titremesi, kasların sertleşmesi ve vücut hareketlerinin yavaşlamasıdır. Bu üç temel belirtiye ek olarak küçük adımlarla ve ayaklarını sürüyerek yürüme, yumuşak, hızlı ve aynı tonda konuşma, öne eğik bir beden duruşu şekli, denge bozukluğu, ayaklarda titreme de görülebilmektedir. Titreme özellikle elleri, ayakları, bazen de dudakları, dili, çeneyi seyrek olarak bütün gövdeyi etkileyebilir. Titremenin hareketle azalıp kaybolması örneğin, uzanıp bir cismi tutma gayreti sırasında titremenin kaybolup dinlenme halinde yeniden ortaya çıkması tipiktir. Parkinson hastalarında kas sertliği ve vücut hareketlerinin yavaşlaması da önemlidir. Özellikle yeni bir harekete başlarken yavaşlık ve hızlı yorulma dikkati çekicidir. Parkinson hastalığının yaşlılık döneminde daha sık görüldüğü biliniyor. Hastalığın ilaçlarla kontrol altına alınmasının mümkün olduğu belirtiliyor. Önemli olan teşhisin mümkün olduğu kadar erken dönemde konulması. Erken teşhis tedavinin başarı şansını artırıyor.

HER TİTREME PARKİNSON’A İŞARET ETMİYOR

Titremesi olan herkes Parkinson hastası olmaktan korkuyor. Oysa titremelerin çok az bir kısmı Parkinson’la ilişkili. Sağlıklı insanlarda korku, heyecan gibi stresli durumlarda ve bazen genetik nedenlerle, hatta ilaçlarla bile ellerde titreme görülebiliyor. Bazı yaşlılarda el titremesi yanında ayaklarda ve başta da titreme görülebiliyor. Tiroid bezinin aşırı çalışmasının ve bazı beyincik hastalıklarının da titremeye neden olabileceğini bilmekte yarar var. Titreme problemi yeni başlayanların mutlaka bir doktor denetiminden geçmeleri öneriliyor."

Parkinson hastalığının işaretleri

n İstirahat halinde el ve bazen de ayaklarda titreme

n Kaslarda sertlik, hareket güçlüğü

n Hareketlerde yavaşlama

n Denge bozukluğu ve düşmeler

n Küçük adımlarla yavaş ve öne eğik yürüme

n Maske yüzü görünümü

n Yazılarda küçülme ve yazı yazma yeteneğinin bozulması

n İleri dönemlerde araba kullanamama, yardımsız giyinememe, banyo yapamama.

Stres kan basıncını etkiler mi

İlk çağlarda, atalarımız doğanın zorlu koşulları ile karşılaştıklarında vücutlarının verdiği bazı doğal tepkiler bize miras kalmıştır. Günümüzde ne sivri dişli kaplanla savaşmak ne de bir çağlayanı aşmak gerekmiyor ama işten kovulma şüphesi, yoğun trafikte randevuya geç kalma kaygısı, topluluğa seslenme heyecanı da aynı belirtilere yol açıyor.

Adrenalin ve kortizol salgılanması ile kan basıncında ve kalp atım sayısında artış ile damarlarda daralma oluyor. Stresin ortadan kalkmasıyla bu belirtiler kayboluyor. Ancak stres oluşturan koşullarla çok sık karşılaşılması, bu belirtilerin daha şiddetli yaşanmasına, dolayısıyla da organlarda hasara yol açabilecek kalıcı sorunlara neden oluyor. Kan damarları, kalp ve böbrekler sanki dirençli bir yüksek tansiyon hastasının organları kadar zarar görmeye başlıyor. Stresle başa çıkmanın yolunu sigara ve alkol tüketmek, niteliksiz ve dengesiz beslenmek, verimsiz uyumakta arayanların işi ise çok daha zordur. Kalp-damar sağlığı açısından tüm risklere, yüksek tansiyona, kalp krizine, inmeye "merhaba" demeleri yakındır.

Günlük programınızı hafifletmeniz, fizik aktiviteye zaman ayırmanız, uykunuza önem vermeniz, rahatlatıcı bazı tekniklerden (örneğin nefes alma alıştırmaları) yararlanmanız stres ve yan etkileriyle başa çıkma konusunda size yardımcı olacaktır.

Depresyon tedavisi ve gebelik

Günümüzde antidepresif ilaç kullanımında ciddi artışlar gözlenmektedir. Hamileliğin ve loğusalığın getirdiği sıkıntılar ve hormonal değişimler de buna eklendiğinden, son yıllarda yapılan araştırmalarda gebelikte antidepresan ilaç kullanımının bazen yüzde 15’lere ulaştığı tespit edilmektedir. Özellikle ileri yaşlarda hamile kalanlarda ve eğitim düzeyi yükseldikçe antidepresan tedavi ihtiyacı anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Depresyon ilaçlarının, bebekte kalp anormallikleri, yeni doğanın geçici nefes sıklığı ve yoğun bakıma girme risklerinin artması, düşük doğum ağırlığı, solunum ve beslenme problemleri ve yeni doğan ölümünde artış gibi riskleri tartışılmakla beraber, bu risklerin hiçbirisinde artış gözlenmemiştir. Sadece SSRI cinsi antidepresanlarda yeni doğana skorlama yapıldığında beşinci dakikadaki puanın 7’nin altında olma durumu daha fazlaca gözlenmiştir. (Kullananlarda yüzde 3,5 kullanmayanlarda yüzde 1,5 oranlarında). Doğumsal fetus malformasyonlarında artma görülmemiştir. Böylece, antidepresan ilaç kullanımının doğacak bebeğe herhangi bir zararı olduğu söylenemez. Yine de açık havada dolaşmak, egzersiz, gerekirse psikoterapi ve ailece sevgi, güven, dayanışma ortamının geliştirilmesi hamilelerin ilaç kullanma gereksinimini azaltabilecektir.

Ağır okul çantası bel fıtığına zemin hazırlar mı

Okul çantaları çocuğun postürünün bozulması için bir hazırlayıcıdır. Çocuklarda skolyoz yani bel kemiği eğriliğinin oluşmasının en önemli nedenlerinden biri ağır çanta taşımalarıdır. Özellikle sırt çantaları bunu yapar. Tek tarafta taşınan çantalar da iskelet sistemi üzerinde olumsuz etkiler ortaya çıkarır. Aslında sağlıklı olan ağırlıkların iki ayrı çantaya veya torbaya bölüştürülüp öyle taşınmasıdır.

Hangi egzersizler bel fıtığını önler

Karın ve bel kaslarını güçlendiren sporlar bel fıtığının önlenmesinde ve tedavisinde etkilidir. Çünkü vücudun yükünü bel ve boyundaki omurlar taşır. Bu kasların güçlü olması omurlara binen yükü azaltır. Sporların kişinin fiziki yapısına ve kondisyonuna göre yapılması gerekir. Hiç spor yapmamış bir insanın birden bire hızlı bir tempo ile yüzmeye, yürümeye veya koşmaya başlaması vücudun başka yerlerine zarar verebilir. Bel fıtığının hem önlenmesi hem de tedavisi için en yararlı spor yüzmedir. Özellikle serbest stil ve sırt üstü yüzme kasları ahenkli bir şekilde çalıştıracağı için faydalıdır. Yüzme hem sırt hem de karın kaslarının kuvvetlenmesini sağlar. 40 yaşının üzerindeki kişilerde ise ağırlıklı olarak yürüyüşü öneriyoruz. Ağırlık kaldırma ve sert hareketler gerektiren sporların yapılması özellikle bel fıtığı olan hastalar için çok sakıncalıdır. Aynı şekilde vücudu eğerek bisiklete binmek de sakıncalıdır.

Rehabilitasyon nedir

Bir rehabilitasyon uzmanı tarafından hastaya uygulanan özel hareketlerdir. Özetle egzersiz programıdır diyebiliriz. Bu tedaviyi de kesinlikle bir uzmanın uygulaması gerekmektedir. Yanlış hareketler hastayı iyileştirmek bir yana daha kötü durumlara getirir. Hasta belirli bir noktaya geldikten sonra rehabilitasyon uzmanının öğrettikleri doğrultusunda yapacağı hareketlere evde de devam edebilir. (Devam edecek...)

Bir top profiterol mü bir kırmızı elma mı

Eğer kilo sorunu olan biri değilseniz bu soruya vereceğiniz cevapların ikisi de doğrudur. Ama eğer kilo probleminiz varsa ve tercihinizi profiterolden yana kullanmışsanız durum önemli demektir. Hem de birkaç açıdan... Bir top profiterolün yaklaşık 400-500 kalori enerji verdiğini, oysa orta boy kırmızı bir elmada en çok 60-70 kalori bulunduğunu düşünürseniz yanlışın nerede olduğunu daha kolay kavrarsınız. 1.60-1.65 boyunda yaklaşık 60 kg ağırlığında bir orta yaş kadınının günlük kalori ihtiyacı 1600-1800 civarındadır. Eğer bu yapıda bir hanımefendi kilo problemi olan biriyse bir top profiterolün ona nelere mal olacağını daha kolay anlayacaktır. Ayrıca, elmanın profiterole göre çok daha ucuz, doyurucu ve kolay bulunan bir yiyecek, besleyici değerinin de profiterolden daha yüksek olduğunu hatırlatalım.

Bahar için 3 küçük öneri

3 aylık kış döneminde her sene olduğu gibi 3-4 kilo aldım. Ve ilkbaharda bunları kendimi çok sıkmadan vermek istiyorum. Hatalı bir uygulama yapmadan bunu nasıl başarabilirim?

Kış aylarının sonunda meydana gelen bu sorun herhangi bir sağlık probleminiz yoksa vereceğimiz önerilerle çözümlenebilir. Yaşam tarzınıza kolaylıkla adapte edeceğiniz bu önerileri uygulamadan önce bir vücut analizi değerlendirmesi yaptırmanız ve toplam yağ yüzdenizin bir diyet uzmanı tarafından bir kez değerlendirilmesini istemeniz yeterli olacaktır.

1) Sebzelerin gücünden faydalanın: Kış aylarında tüketiminin zaman zaman sınırlandığı sebzelerin en taze, en çeşitli ve en bol olduğu bu mevsimden mutlaka faydalanın. Özellikle ana öğünlerinizde salata porsiyonlarınızı genişletmeniz ana yemeğin porsiyonunu küçülten önemli bir faktördür. Ancak sadece salata ile öğün geçirmekten kesinlikle uzak durun! Marul, maydanoz, domates, salatalık, biber ve belki biraz haşlanmış sebze ilaveli az yağlı bir salatanın yanında ton balığı ve kepek ekmeği ile bir ana öğün tüketmeye ne dersiniz?

2) Kahvaltıda farklı bir tat: Kahvaltılarınızda yulaf kepeği vb. kahvaltılık gevrekleri ile hazırlanmış bol posalı bir menü denemeye ne dersiniz? Isıttığınız bir bardak süt ile 3-4 kaşık yulaf kepeğini pişirerek içine birkaç kuru meyve parçası ilave edilmiş kahvaltıyı haftada 2-3 kez mönünüze ilave edin.

3) Yeşil çay modası: Meyveli bir soda yerine (100-120 kalori) bir bardak yeşil çay (0 kalori) tercihiniz size neler mi sağlar? Yeşil çayda bulunan kateşinler alınan kalorilerin harcanmasına, vücut yağ yüzdenizde olumlu değişikliklerin meydana gelmesine yardımcı olur.

Kalorisi düşük içecekler

Havalar ısınınca dayanamıyorum. Soğuk bir şeyler içmek istiyorum. Kalorisi düşük olan ne tavsiye edersiniz?

Beslenme programının kalorisini artırmamak için sürekli su içmeye çalışıyorsunuz. Sıcak havalarda su içmek kışa göre daha kolay ama yine de farklı soğuk içecekler gözünüzün önünden geçiyor olabilir. Birazcık hareketinizi artırarak, hayatınızdaki birkaç tembellikten vazgeçerek aslında 1 bardak soğuk içeceği programınıza ilave edebilirsiniz. Diyetisyeninize danışarak bu içeceklerden birini günlük programınıza ekleyebilirsiniz:

n 1 bardak taze sıkılmış meyve suyu (buzlu)

n 1 bardak taze sıkılmış portakal suyu + biraz soda ile karıştırın

n Evde yapılmış veya şekersiz hazırlanmış limonata (tatlandırıcı ile veya 1 çay kaşığı bal ile taze nane ilave ederek)

n 1 küçük bardak ayran

n 1 bardak light süt ile yapılmış kahve (buzlu)(tam yağlı sütten yapacaksanız yarı yarıya su ile karıştırın)

n 1 şişe light bira

n 1 kadeh şarap

n Ice tea (buzlu çay)

n Kremasız soğuk kahveler
Yazarın Tüm Yazıları