Yasemin'ce

Yasemin BORAN
Haberin Devamı

Kadın hakları

Biliyorsunuz 5 Aralık, ‘‘Atatürk’’ün kadınlara seçme-seçilme hakkını tanıdığı gün.

Ne ilginçtir ki, o yılların dünya ülkelerine baktığınız zaman, kadınların siyasal haklarını bir tarafa bırakın insan yerine bile konulmadığını görüyorsunuz. Buna karşılık Türkiye'de kadınlar, erkeklerle eşit koşullarda bulunacakları, ‘‘erkek işi’’ olarak nitelendirilen işlerde bile çalışabileceklerini öneren hakları kazanmışlardı.

Tabii kadınlarımızın bu hakkı kazanmak için Avrupa ve Amerika'da olduğu gibi mücadele vermesi gerekmemişti. Çünkü, ‘‘Atatürk’’ yüce öngörüşüyle bu hakkı bizzat tanımış ve yasallaştırmıştı.

Şimdi baktığımız günümüz Türkiye'sinde ise, Atatürk'ün öngördüğü gibi kadınlarla erkekler omuz omuza aynı yolda eşit koşullarda ne yazık ki, gidemiyor. Yasal olarak gidebileceklermiş gibi gözüküyorsa da pratikte durum hiç de öyle değil.

Şimdi dünya ülkelerine baktığınız zaman bizim kadınlarımız Avrupa ülkelerinden çok önce pek çok hakları elde etmiş olmasına rağmen, bu haklarını kullanmak için pek de gayret sarfetmemiş.

Fakat, şimdi yepyeni bir anlayışa uyanıyor. Türkiye'nin içinde bulunduğu değişim sürecinin en önemli parçasını oluşturuyor. Ve de şimdi bunun böyle olduğunu anlamak gerekiyor.

Yani kadınların, bu değişim sürecinde çok önemli olduğunu, hem kadınlar, hem de erkekler anlamak, idrak etmek ve de buna uygun davranmak zorunda. Yoksa, bu değişim sürecinin sonucunda yapıcı ve olumlu bir geçiş yapabilmemiz mümkün değil.

Ben de geçen günü katıldığım DTP'nin Genel başkan Yardımcısı Ayseli Göksoyun düzenlediği ‘‘Kadının seçme ve seçilme hakkının verilişinin 65. Yıldönümü’’ toplantısında farkına vardım.

Erkek ve kadın konuşmacıların hemen hepsi kadınların siyasette daha fazla söz sahibi olmaları gerektiğini söylüyorlardı.

Elbette her şey konuşarak başlar. Ama bu düşüncelerin sözde kalmayıp biran önce fiiliyata geçirilmesi gerek, diye düşünüyorum, Yasemin'ce...

Yazarın Tüm Yazıları