Yasemin'ce

Yasemin BORAN
Haberin Devamı

‘‘Ben’’le uğraşanlar

İnsanın hayatında zaman zaman kendisine sorduğu sorular vardır. Bazen yaptığımız hataları, bazen de baskılardan bunaldığımız anlarda ‘‘neden’’leri bulmaya çalışırız. Ve bu sorular giderek kendini sorgulamaya dönüşür. Örneğin, ‘‘Ben kimim? Neredeyim? Ne yapıyorum? Nereye gidiyorum?’’

İşte bu sorular başladığı anda kişi ‘‘ben’’iyle uğraşıyor demektir. Ve oldukça kritik bir noktaya gelmiştir. Çünkü, bu nokta, değişimin habercisidir. ‘‘Dharma Yayınları’’ndan çıkan ‘‘Dolmuşa Binme ve Dolmuştan İnme Sanatında Zen’’ adlı kitabın içinde Tibetli bir usta ‘‘Beş bölümde yaşam öyküm’’ adlını şiirinde şöyle diyor;

‘‘(1) Caddede yürüyordum./ Yolun ortasında derin bir çukur varmış./ İçine düştüm.../ Kayboluverdim... Umutsuzum./ Ama bu , benim hatam değil./ Buradan çıkacak bir yol bulmam sonsuza dek sürdü.

(2) Aynı caddede yeniden yürümeye başladım./ Yolun kenarında derin bir çukur varmış./ Sanırım onu görmedim./ Ve yeniden içine düştüm./ İnanamıyorum, gene aynı yerdeyim./ Ama bu benim hatam değil./ Çukurdan çıkacak bir yol bulmam uzun bir zamanımı aldı.

(3) Aynı caddede yürümeye başladım./ Yolun kenarında bir çukur vardı./ Bu kez onu gördüm./ Ama gene içine düştüm.../ Benimki bir alışkanlık./ Gözlerim faltaşı gibi açık./ Nerede olduğumu biliyorum./ Bu benim hatam./ Bu kez hemen dışarı çıktım.

(4) Aynı caddede yürümeye başladım./ Yolun kenarında derin bir çukur vardı;/ Çevresinden dolandım.

(5) Ve bir başka caddede yürümeye başladım.’’

Tecrübelerle dolu hayatımızı böylesine anlaşılır ifade eden ‘‘Usta’’ya teşekkürler. Hayatımızın yolunda ilerlerken görmeden, bilmeden içine yuvarlandığımız çukurlarda debelenip dururken kendimizden başka herkesi nasıl da sorumlu tutarız? Daima başkaları haksızdır. Daima başkaları hatalıdır. Şayet başkaları yoksa, o zaman yağan yağmurdan, esen yele kadar her şey hatalıdır. Fakat, ‘‘ben’’ değil. Yani kendimize toz kondurmayız.

Böyle yaptığımız zaman tecrübeleri tekrar ve tekrar yaşamaya devam ederiz. Bazen önümüzdeki çukura balıklama düşeriz. Bazen yuvarlana yuvarlana... Taklalar atar ya da çukurun kenarlarına çarpa çarpa dibini boylarız. İçinden çıkmaya uğraşırken de hayata, çevremize, sorumlu tutabileceğimiz kim varsa, hepsine lanetler okuruz.

Bazen debelendikçe batarız. Sonra sakinleşip çıkarız ve yeni baştan başlarız. Ama bir türlü içine düştüğümüz çukura bir kez daha düşmeden geçemeyiz. Taa ki, anlayıncaya kadar. Yani ‘‘hata’’mızın farkına varıncaya kadar.

Aklınız, kendisinden başka her şeyle uğraştığı sürece farkına varmasını beklemeyin. İçinde bulunduğunuz durumdan, yürüdüğünüz yola, yaptığınız işe, birlikte olduğunuz sevgiliye kadar bütün eylemlerin içinde ‘‘ben’’ var. Ve ’’ben’’in olmadığı yerde hiçbir şey yok. Bu durumda, hata, kayıp, üzüntü veren ne varsa, bütün bunların yaratıcısı ‘‘ben’’ Ve tabii bütün bunların çözümü de yine ‘‘Ben’’de, diyorum, Yasemin'ce...



Yazarın Tüm Yazıları