Yasemin'ce

Yasemin BORAN
Haberin Devamı

Bulunduğun yerde olmak

Sürekli hareket halinde olmak ve devamlı yer değiştirmek... Yani kök salmamak. Tabii bunun sonucunda ortaya çıkan ‘‘ait olma’’ ya da ‘‘sahip olma’’ duygusunun gelişmemesi. Ya da kişinin kendini böyle hissetmesi...

Bu çeşit bir hissediş, acaba özgürlüğün bir başka tanımı olabilir mi?

Bir yerde birkaç yıl yaşıyorsunuz. Orada tanıdığınız insanlarla mutlu-mutsuz, heyecan verici ya da sıkıntılı pek çok olay yaşıyor, sıcak dostluklar kuruyorsunuz. Belki de en mahrem sırlarınızı paylaşıyorsunuz. Sonra da kalkıp başka bir yere yerleşiyorsunuz. Uzaktan uzağa bir süre dostluklarınızı sürdürmek için gayret gösteriyor, birkaç günde bir aramalarınız, haftada bir güne sonra ayda bire düşüyor ve giderek yok olup gidiyor. Siz de yeni bulunduğunuz ortam içinde farklı olaylar paylaştığınız başka kişilerle sıcak ilişkiler kuruyorsunuz ve sonra oradan da bir başka yerlere gidiyorsunuz.

Geride bıraktığınız herşey hoş bir anı olarak belleğinizin bir köşelerine kaydedilirken yepyeni maceralara doğru büyük bir iştahla dikkatinizi yöneltiyorsunuz.

Belki de böyle olmuyor. Belki de bu ayrılışlar çok daha hüzünlü. Gitmekte olduğunuz yeni yerlerle ilgili endişeler duyuyor, bilinmezliğin yarattığı bir karamsarlıkla içiniz burkuluyor.

İster büyük bir merak ve heyecanla, ister şiddetli bir kaygıyla gidiyor olun. Hayatınızın akışı yaşadığınız yerleri değiştirmek üzerine kuruluysa, sonuç pek değişmiyor. Yani, ‘‘ait olmaya ve de sahip olma’’ya yönelik duygunuz bir süre sonra sadece ‘‘olma’’ya dönüşüyor. Bulunduğun yerde olmak.

Aslında kişinin bulunduğu yerde olabilmesi çok özel bir durum. Yani hiç de kolay olmayan bir ‘‘hal’’ olduğunu söylemeye çalışıyorum. Çünkü insanlar ya geçmişte ya da gelecekte yaşadıkları için bulundukları zaman ve mekanı yaşayamıyorlar. Yani bulundukları yerde olamıyorlar.

Peki bu durumda ortaya çıkan nedir? Kişi ne çeşit bir haldedir? Ne sahip olma duygusu, ne ait olma duygusu, ne de bulunduğu yerde olmayı başaramıyorsa, nasıl bir duygu içinde olabilir?

Bütün bu sorular çağımız insanının kilitlendiği noktayı gösteriyor.

Aslında bir yerlerden bir başka yerlere taşınıp durmak zorunda olmasanız da hatta doğduğunuz günden beri aynı yerde yaşasanız da durum pek değişmiyor. Hatta ait olma duygusunu kuvvetle içinizde duysanız ve sahip olma duygunuz son derece gelişmiş olsa da, arayışlarınızın sonu gelmiyor. Hele bir de sorgulayan bir zekanız varsa, o zaman durum daha da kritikleşiyor. Tabii bütün bunlara ilave olarak düşüncelerinizin yönünü ve nasıl düşüneceğinizi bilmiyorsanız, duygularınızın girdabına kapılmanız ve bunalımın kucağına düşmeniz işten bile değil.

Halbuki, bulunduğunuz yerde olmayı başaracak olsanız, bileceksiniz. Geşmişte bıraktığınız güzellikler ya da pişmanlıklar yaşamaya engel olmayacak. Gelecekte yapacaklarınız veya kaygılarınıza kapılıp gitmeyeceksiniz. Çünkü,

bütün dikkatiniz bulunduğunuz noktayı tam olarak algılamaya yönelmiş olacak. Yani yaşamaya başlayacaksınız.

Geçmiş ya da geleceğin düşünceleriyle doluyken yaşayamaz, bulunduğunuz yerde olamazsınız, diyorum, Yasemin'ce...



Yazarın Tüm Yazıları