Yasemin'ce

Yasemin BORAN
Haberin Devamı

Sezgileri geliştiren dikkat (2)

Şimdi konumuz sezgiler olduğu halde ille de ‘‘dikkat’’ diye tutturduğuma bakıp sezgiyle dikkatin ne bağlantısı var, diye düşünebilirsiniz. Aslında önceki bölümde ne çeşit bir bağlantısı olduğunu belirtmiştim. Ayrıca, bir de şunu söylemek istiyorum;

Dikkatiniz zayıf olduğu zaman, sezgileriniz harekete geçse bile bunları yakalayamaz, farkına bile varamazsınız. İşte dikkatin geliştirilmesindeki en önemli hususlardan biri bu.

Diğer önemli husus ise, dikkatiniz yükseldikçe olup bitenleri daha iyi anlamaya başlarsınız. Anladığınız her yeni bir şey ise, bilgi demektir.

Bilginin çeşitliliği ve çokluğu ise, hayatı kavramanıza, meydana gelen olayların ne anlama geldiğine yardımcı olacaktır.

Örneğin, bulutların alçalmasıyla birlikte gün ortasında kararan havanın, fırtına ve yağmura işaret ettiğini daha fırtına çıkmadan söyleyebilmek için bilgi gerekir. Yani havadaki bu değişimin ne anlama geldiğini bilmeniz lazım.

Şayet bulutların hareketini ve değişmekte olan havanın durumu hakkında önceden bir bilginiz olmadığı takdirde yaklaşmakta olan fırtına hakkında bir şey söylemeniz, mümkün değildir. Ve size göre aniden yakalandığınız yağmur, büyük bir talihsizlik olacaktır. Fakat, son derece maddi bir değişimi birebir yaşadığınız zaman, dikkatiniz yüksek ise, yağmur başlamadan önceki meydana gelen hava olayını fark etmiş olursunuz. Ve benzer durum tekrarladığı zaman bu kez bilirsiniz ve önleminizi alırsınız.

Öğrendiğiniz bilginin temelinde dikkat yatmaktadır. Ve sahip olduğunuz bilgi sonraki zamanlarda sizi önceden uyaracaktır. Yani kapanan havanın ardından ne geleceğini önceden sezmenize yardımcı olacaktır.

Bu durum, şuurlu bir seziştir. Dikkati daha zayıf veya öğrendiklerinin ne anlama geldiğinden habersiz olan kişilerde ise, bir olay başlamak üzereyken o güne kadar biriktirmiş olduğu bilgiler harekete geçip anlamlı bir biçimde şuura yükselir. Kimi zaman rüyasında, kimi zaman ise, duygu olarak algılar. Tabii bu algılamalar çoğu zaman dikkat eksikliğinden belirmesiyle kaybolması bir olur. Ve kişi kendisini olayın içinde bulduğu zaman, ‘‘ben bunu biliyordum’’ der. Fakat, belli belirsiz bir bilme halidir, bu.

İşte bu nedenle herkesin sezgi yeteneği vardır. Dikkati çok zayıf olan kişiler de bile. Çünkü, yaşarken pek çok bilgiyle karşılaşırız. Bunların kimisi içimizde yer eder, pek çoğu ise, dikkatimize çarpmadan kaybolup gider. Fakat, dikkat etmesek bile, bir bölümünün anısı kalır. Anlamını bilmediğimiz bilgiler, uygun koşullar meydana geldiği zaman birleşip anlamlı bir biçimde şuurumuza yükselir. Yani ne olduğunu sezmemize yardımcı olur.

İşte bu yüzden ‘‘iç sesinize kulak verin’’ denilmektedir. Kendiniz için en doğruyu yine siz bilirsiniz. Çünkü, sizin yaşadığınız tecrübeleri başka kimse yaşamamıştır. Ve karşılaştığınız her hangi bir sorun karşısında da sorunu çözecek bilgiler sadece sizde mevcuttur. Çünkü, yaşadığınız sorunu yaratan olayları önceden yaşayan da sizsiniz. Ve elbette ki, çözüm sizdedir.

İşte bu çözümü bulmak için sezgilerinizin harekete geçmesi, önceki olayların bilgisinin zihninizde yükselmesi gerekir. Böylece daha önce kavrayamadığınız ne varsa, anlamaya başlayacaksınız. Yani ne olduğunu ve ne olacağını sezeceksiniz, diyorum, Yasemin'ce...






 








Yazarın Tüm Yazıları