Yasemin'ce

Yasemin BORAN
Haberin Devamı

Ölüm sınırından dönenler

Yaşam ve ölüm sınırında dolaşanları duymuşsunuzdur. Kimbilir belki siz de yaşamış olabilirsiniz. Ancak, ölüm sınırında dolaşanlar arasında öyle tipler var ki, tam bir uyanıklık halinde yaşadıklarını hatırlayabiliyorlar. Üstelik bunların arasında narkoz alanlar, ağır bir ateş nöbeti veya kaza anıyla ilgili izleyenlerin hiçbir şekilde anlayamayacağı türden anıları olanlar var. İzleyenler tarafından onlar o sırada kendinden tamamen geçmiş, baygın halde şuursuzca yatıyorlar. Ancak, bu kişiler kendilerine geldikleri zaman öyle hikayeler anlatıyorlar ki, ne düşüneceğinizi bilemiyorsunuz. İşte bunlardan birkaç örnek:

Bir davette tanıştığım kişi, başından geçen garip olayı şöyle anlatmıştı;

‘‘Bir gün hastalanmıştım. Hastalığımın basit bir soğukalgınlığı olduğunu düşünüyorduk. Gece aniden ateşim yükseldi. Bana ne olduğunu önce anlayamadım. Sonra kendimi garip bir karanlığın içinde buldum. Karanlığın içinden sesler duyuyordum. Tanıdık seslerdi. Fakat ne söylediklerini anlayamıyordum. Sonra karşımda bir ışık belirdi. Parlak ve mutluluk verici bir biçimde parlıyordu. Işığın içinden çok güzel bir kadın silüeti ortaya çıktı. Beni çağırıyordu. Ona doğru gitmek için dayanılmaz bir istek duymaya başlamıştım. Olağanüstü bir mutluluk hissiyle dolmuştum. Birden beynimin içinde bir ses bana onun Azrailim olduğunu söylüyordu. Aniden küçük çocuğum aklıma geldi. Onun bana ihtiyacı vardı. O ışığa doğru giderken geri dönemeyecekmişim gibi hissediyordum. Fakat, o ışık beni mutlulukla dolduruyor ve beni kendisine çekerken bütün düşüncelerimi unutturuyordu.

O ışığa yalvarmaya başladım. Kaybolmasını istiyordum. Çünkü, daha fazla dayanamayacaktım. Bu sırada kayboldu. Kendime geldiğimde başucumda doktor ve eşim duruyordu. Sonra çok tuhaf bir şey oldu. Odanın köşesinde ileride duran o ışığın içinde gördüğüm kadın bana bakıyordu. Tam işaret edeceğim anda kayboldu.’’

Bir başka tanıdığım yıllar önce amcasının ameliyatı sırasında meydana gelen ilginç olayı şöyle anlatıyor;

‘‘Amcam ağır bir ameliyat geçirmişti. Doktorlar ameliyat esnasında çok zorlandıklarını ve hayata döndürmek için çok uğraştıklarını bize anlatırken yaşam belirtileri çok zayıflamıştı. Bütün gayretlerimize rağmen bir türlü kendine getiremiyorduk. Sonunda başardık. Amcanız gözlerini açtığı zaman bize çok kızdı. Neden beni geri getirdiniz bıraksaydınız da ben şeyhimin peşinden gitseydim, diye bize bağırdı.

Bunun üzerine ben, babam ve diğer akrabalar bunu duyunca çok şaşırmıştık. Amcam eve döner dönmez hemen yanına gittim ve doktorlara neden öyle bağırdığını sordum.

Amcam ameliyat sırasında şuurunun yerinde olduğunu fakat, gittikçe bedeninden ayrıldığı hislerine kapıldığını söyledi. Nihayet bedenini tamamen terk etmiş. O sırada doktorları ve kendi bedenini seyrediyormuş. Sonra etraf kararmış ve bir ışık belirmiş.

Işığın ortasında birkaç yıl önce ölen şeyhini görmüş. Şeyh, ‘Buraya hoş geldin’ demiş. Amcamla konuşmaya başlamış. Sonra şeyhi arkasını dönüp yürümüş. Amcam da arkasından...

Amcamın anlattığına göre olağanüstü bir mutluluk hissiyle doluymuş. Ve kelimelerle anlatamayacağı bu duygudan uyanmak istemiyormuş.’’

(Sürecek)






 








Yazarın Tüm Yazıları