Yasemin'ce

Yasemin BORAN
Haberin Devamı

İstekler ve şartlanmalar

‘‘Çok şanssızım. Ne istesem olmuyor. Hayatta istediğim hiçbir şeyi gerçekleştiremedim...’’ Etrafınızda bu şekilde konuşan pek çok kişiye rastlamışsınızdır. Hatta zaman zaman siz bile kendi kendinize yakınırsınız.

Kutsal metinlerde ‘‘Tanrı isteyene verir’’ ibareleri vardır. Hatta bu konuda yazılmış pek çok metin ve fıkra vardır. Örneğin, ‘‘Kör kurdun kısmeti’’ adlı hikaye, istemek konusunu açıkça anlatmaktadır.

‘‘Ava çıkan adam bir mağarada yaşlı ve kör bir kurda rastlar. Kurt ağzını açmış beklemektedir. Avcı yaşlı ve sakat bir kurdun nasıl olupta sağ kalmış olduğunu merak eder. Kenara çekilip izlemeye başlar. Biraz sonra bir kuzunun koşarak içeri girdiğini ve kurdun açık ağzına atladığını görür. Bunun üzerine evine dönen avcı, işi gücü bırakır ve kısmetinin gelmesini beklemeye başlar. Günler geçer. Gelen giden yok. Bunun üzerine karısı, avcıya dönüp ne beklediğini sorduğunda, avcı kör kurdu anlatır ve kısmetini beklediğini söyler. Kadın, 'Kalk bey, kalk. Kör kurdun kuzudan başka beklediği yok. Senin ise, istediğin çok. Çalışmadan ayağına gelmez' der.’’

Kör kurdun kısmetini beklediği gibi kısmetinin gelmesini bekleyen adamın karısı, bir gerçeği dile getirmektedir. İnsanların istediklerinin çokluğunu ve bunları gerçekleştirmek için istekler doğrultusunda hareket edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bir şeyin ortaya çıkabilmesi, fiiliyata dökülebilmesi için, önce ne istediğimizi bilmeliyiz. İsteklerimizi açık bir biçimde belirlemeli, sonra tam olarak hayal etmeyi denemeliyiz. Tabii bunun için düşüncelerimizin düzenli, yalın ve sade olması gerekiyor.

Örneğin, daha çocukken doktor olmak isteyen bir kişinin yetişkin olduğunda doktor olduğuna şahit olmuşsunuzdur. Kişi çocukluğunda başlattığı isteğini okul yılları boyunca devam ettirip ve bunu hiç vazgeçmeden ısrarla sürdürmeyi başardığı zaman isteğini elde edebiliyor. Bunun tam tersi örnekler de vardır.

Devamlı istediği halde bir türlü isteğinin gerçekleşmediğini söyleyen çoktur. Bunun nedeni çok fazla istemesine rağmen düşüncelerini dağıtması, konudan uzaklaşıp isteklerinin tek bir doğrultuda kalmayıp daldan dala atlamasıdır. Yani, bir şeyi istemeye başladıktan sonra henüz ona ulaşmadan başka istekler içine girilmesidir.

Tabii bu arada olumsuz düşünceler içine girilmesi de başka bir etkendir. Yani, ‘‘ya olmazsa’’ düşüncesini kuvvetle içinizde hissetmeye başladığınız zaman, olumlu ve olumsuz düşünceler birbirini götürür ve hiçbir şey olmaz Bunu şöyle açıklayabiliriz;

Bir şeyi çok kuvvetle istediğiniz halde olmayacağına inanmaya başlarsınız. İnanç ve inançsızlık arasında gidip gelen düşünceleriniz, enerjinizi emer ve harekete geçecek enerjiniz biter.

‘‘İsteği gerçekleştirmek için’’ öncelikle çocukluk döneminden itibaren oluşturulan olumsuz şartlanmaları ortadan kaldırmak gereklidir. Örneğin, ‘‘sen kızsın bu şekilde davranman lazım. Şunu yapamazsın. O erkek işi, beceremezsin’’ tarzında, önce anne baba tarafından yapılan şartlanmalar daha sonra çevrenin etkisiyle iyice pekişmekte ve kişi, hiç denemeden ‘‘ben bunu yapamam’’ şeklinde kesin bir yargıya varmaktadır. Bunun sonucunda isteğinin çok güçlü olması bile bir işe yaramaz. Sonuç; İsteklerinizin gerçekleşmesi için, inançlarınızı oluşturan şartlanmaları değiştirip kendinize inanmaya başlamalısınız, diyorum, Yasemin'ce...






 








Yazarın Tüm Yazıları