Yasemince

Yasemin BORAN
Haberin Devamı

Sorumsuzluğun böylesi

Rize'den bildiren Çiğdem Hacıfazlıoğlu'nun haberini okuduğum zaman doğrusu müthiş üzüldüm. Tam 300 yıldır doğa koşullarının yıkamadığı köprüyü onaracağız derken nasıl olup yerle bir ettiklerini anlayabilmiş değilim. Onca depreme, fırtınaya, yağmura, rüzgara banamısın demeden bugünlere kadar sapasağlam ayakta durmuş ve dokunulmasa kimbilir daha ne kadar zaman da durmaya devam edecek tarihi bir eseri nasıl olup da böylesine bir sorumsuzlukla yıkabiliyorlar anlaşılır gibi değil.

Karayollarının üstlendiği bu onarım işi, acaba kime verildi? Belli ki, sanat eserlerinden anlamadığı gibi, tarihe, geçmişe, sanata da saygısı olmayan sorumsuz biri tarafından onarılmaya kalkışıldı. Ve tabii bunun sonucunda Çamlıhemşin'de 300 yıldır yolculara geçit veren bu köprü de yerle bir oldu.

Bunun üzerine ‘‘Olsun canım, ne olacak, yenisini yapıveririz olur biter. Bunda büyütülecek ne var?’’ diyebilirsiniz, pek tabii. Fakat, dememelisiniz. Bir defa yüzlerce sene önce yapılmış olan bu köprü demir ve çimento kullanılmadan, sadece taşların birbirine sıkıştırılmasıyla yapılmış. Kısacası, artık tamamiyle unutulmuş bir teknikle inşaa edilmiş ve bizlere kadar gelebilmiş. Biz gördük. Daha doğrusu ben iki yıl önce yaptığım Kaçkar Dağları'na yolculuğum sırasında görmüştüm. Çocuklarıma da göstermiştim. Hayret ve heyecanla bakmıştık. İyi ki de bakmıştık. Artık o zarif ve ilginç eseri bir daha göremeyeceğiz. Ve bundan sonra da kimse göremeyecek. Çünkü, mutlaka yerine yapılacak köprü onun bir benzeri olmayacak. Eskisini bile onarmayı beceremeyenler nasıl olup da eskisinin bir eşini yapabilir? Elbette ki, yapamazlar. Daha doğrusu yapmazlar. Niye uğraşsınlar ki, hem de milyarlarca para harcasınlar ki?..

Fakat, insan yine de düşünüyor ve ‘‘Yapılması gerekir’’ diyor. Savaştan henüz çıkan Bosna, savaşın en fazla yıktığı Mostar kentini eskisi gibi yapmaya ne diye uğraşıyor ki? Osmanlı döneminden kalma camileri, binaları, Mostar'ın sembolü haline gelmiş ‘‘Stavri Most’’ adıyla anılan tamamen yıkılmış köprülerini yeniden inşaa etmeye uğraşırken eskisinin aynısını yapabilmenin mücadelesini boşuna mı, veriyor. Sonra Dünya Bankası durduk yerde 12 milyon dolar gerektiğini neden söylesin? Demek ki, geçmişin eserlerini yaşatmanın bir anlamı var ki, köprüden arta kalan parçaları topluyorlar ve yeni baştan eski haline getirmeye çalışıyorlar.

Çamlıhemşin'deki köprü savaş görmedi ama dikkatsizlik ve sorumsuzluk sonucu savaştan çıkmış gibi yıkıldı. Şimdi ne olacak? Köprünün parçaları mı, toplanıp yapılacak ya da, bildikleri gibi mi, yapacaklar? Yoksa, hiç yapmayacaklar mı? Göreceğiz, diyorum, Yasemin'ce...






 








Yazarın Tüm Yazıları