Yasemin'ce

Yasemin BORAN
Haberin Devamı

Efsun'un otobüs macerası

Kızım okuldan gelir gelmez, daha ‘‘günün nasıl geçti’’ diye soramadan otobüs maceralarını anlatıp yakınmaya başlar. Sonunda dayanamayıp hadi yaz dedim. Öyle bir anlatmış ki, onun yazdıklarını aynen aktarıyorum.

‘‘Bir belediye otobüsüyle bir yerden bir yere gitmek büyük macera. Hele bir de benim gibi belediye otobüsü, vapur, tramvay üçgenindeyseniz, ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Tabii bu sözlerim saymış olduğum araçlara binmeyen ve bu maceradan nasibini almamış olanlara.

Okulumun uzaklığı nedeniyle hafta içi her gün mutlaka belediye otobüsüne binerim. Tabii otobüse binmek için önce sırada beklemeniz gerekiyor. Kimi zaman öylesine kıvrıla büküle uzayan kuyruklar oluşuyor ki, bu sırada beklemelerde de başka maceralar yaşıyorsunuz. Aslında düpedüz bir yerden bir başka yere gidinceye kadar (Yürümek dahil) her adımınızda bir başka maceranın içine dalmanız an meselesi.

Evet, sırada beklerken otobüsünüz geldi ve siz binmek için hamle yaptınız diyelim. İşte tam o sırada dizi filmlerin entrikalarına parmak ısırtan bir dalışla önünüze geçip otobüse dalacak olanların korkusuyla adrenalin salgılamaya başlarsınız. Hadi bu dalış yapanları atlattık diyelim. Ve yarım saatlik gecikmeyle otobüsünüz geldi. Bu sefer de otursam mı, oturmasam mı, korkusu yaşamaya başlarsınız.

Otobüse adımımı attığım an arkama dönüp bakarım. Ne olur ne olmaz. Otobüse binenler genç mi, yaşlı mı, kılıklı mı, kılıksız mı?

Kılık kıyafetinden, yaşından başından sana ne, demeyin sakın. Çok önemli, çook. Otobüse binmek ve ineceğiniz yere kadar oturmayı başarmak, tamamen bir taktik işi. Yoksa, oturmanızla kalkmanız an meselesi. Hem de bütün gün okulda çalışıp yorulmuş ve saatlerce ayakta durduktan sonra oturacağınız anın özlemiyle tutuşmuşken, her an yerinizden olabilirsiniz ve yaşına başına bakmadan akşamın o saatinde sokaklarda (Ne işi varsa!) dolaşan ihtiyar biri tarafından kaldırılabilirsiniz. Tabii kaldırmayı başarabilirse...

Bir keresinde öyle yorgun öyle yorgundum ki, beklemekten bacaklarımda derman kalmamıştı. Neredeyse yere oturmayı düşündüğüm bir sırada otobüs geldi. Tabii ben o yorgunlukla arkama dönüp bakmadan oturdum. Sanırım beşinci ya da altıncı koltuğa kendimi bırakmıştım. Ve bacaklarımın gevşemesiyle vücuduma yayılan mutluluğun keyfini çıkarmaya başlamıştım ki, orta yaşlarda bir kadının kalk diyen bakışlarıyla mutluluğum dondu kaldı.






 








Yazarın Tüm Yazıları