Yasemin'ce

Hayatı sorgulamakGünümüz insanı, bilgi, tecrübe ve yaşadıklarının değerlendirmesini yapmaya başladı. Bütün bunları niye mi, söylüyorum. Tabii ki, gelen mektuplar, gönderilen e-mail ve telefonların büyük bir kısmının hayatı sorgulamaya başladıklarını belirtmelerinden kaynaklanıyor. Bu arada karşılaştığım insanların yaşadıklarını ve yaptığım gözlemleri de ilave etmem gerekiyor. Hayatını sorgulayan kişilerin çokluğu karşısında memnuniyetimi belirtmeden geçemeyeceğim. Çünkü, kişinin kendisini ve yaşadıklarını sorgulaması acı verici bir durum olsa bile, aynı zamanda farkındalığın boyutları hakkında ip ucu veriyor. Yani insanlar artık düşünmeye başladılar. Tabii bu durum da son derece memnuniyet verici bir gelişme. Şimdi hayatını sorgulayanlara kısaca bir göz atalım. Gelen mektupları birebir yayınlamam mümkün değil. Zaten yazanlar da isimlerinin ve yaşadıklarının anlatılmasını istemiyorlar. Bu nedenle mektupların içinden pek çok kişinin ortak sorunlarını seçmeye özen göstererek bazı alıntılar yapacağım. ***Uzak bir ülkede yabancı eşiyle yaşayan kişinin kendi iç dünyasına yönelerek hayatını sorgulamaya başlaması ve duygusal bir mektup arkadaşlığının kendisini çok fazla etkilemesinden daha doğal bir durum olamaz. Hem düşünmek hem de duygularını incelemek için bol zamanı var. Tabii bunun sonucunda ‘‘Ben kimim, ne yapıyorum ve ne istiyorum’’ şeklinde soruların çoğalıp dengesini etkileyecek hale gelmesi de kaçınılmaz. Bu kişi eşini sevdiğini belirtiyor. Ancak farklı kültürlerden geldikleri için kendisini anlamadığını ve büyük bir yalnızlık duygusuna kapılıp giderek karamsarlaştığını söylüyor. Farklı kültürlerden gelen iki kişinin birbirini anlayabilmesi tabii ki kolay değil. Fakat kültür farklılığı olmasa bile iki kişinin birbirinden beklentileri çok başka olabiliyor ve işte bu noktada mutsuzluklar ortaya çıkmaya başlıyor. Çünkü, kişi illa da beklentisini elde etmek istiyor ve diyor ki; ‘‘Beni seviyorsa, beklentimi de anlar ve cevap verir.’Üstelik bu ifade her iki taraf için de yapılabilirliği düşünülmeden istenilen ve beklenilen bir durum oluyor. Pratik hayatta hiç de böyle olmuyor. Yani siz, karşınızdaki insanın sizin ne istediğinizi, ne düşündüğünüzü bilmesini ve ona uygun davranmasını bekliyorsunuz. Hem de gerçekleri hiç düşünmeden.Size göre çok küçük bir istek gibi görünen duygusal bir davranış, karşınızdaki kişinin aklından bile geçirmediği bir şey olabiliyor ve sizin için ne kadar önemli olduğunu doğal olarak anlamıyor. İşte o zaman, sizi sevmediğini düşünüyor ve bencil biri olduğuna, sadece kendisini düşündüğüne hükmediyorsunuz. Bu düşüncenin yarattığı duygularla davranmaya başlıyorsunuz. Tabii hata ediyorsunuz. Halbuki kendi durumunuzu sorgulamak yerine ilişkinin kendisine dikkatinizi yöneltmeli ve çok daha yapıcı bir sorgulama içine girmelisiniz, diyorum, Yasemin'ce...
Yazarın Tüm Yazıları