Yasemin'ce

Geçiş dönemleri zordur‘‘Suskun’’ rumuzuyla Trabzon'dan gelen mektup şöyle diyor; ‘‘Benim sözüm, kariyer yapmış ya da kariyer peşinde koşanlar için değil. Doğruluktan, dürüstlükten ve namustan yoksun insanlar için. (Sınıflara ayırmaksızın) Ben sadece 'gerçeklerin görünmeyen yüzlerinden bahsetmek, milletçe ne yaptığımızı ve nereye doğru gittiğimizi açıklamak istiyorum.’’Ve üç sayfa boyunca açıklıyor. Tabii bu mektubu olduğu gibi burada yayınlamam mümkün değil. Ancak, kısaca değişmekte olan değerlerden ve ahlak anlayışından bahsediyor ve sahip olduğumuz değerleri ne kadar ucuz ve düşüncesizce yok ettiğimizi anlatıyor. Özellikle de televizyon programlarının ve filmlerin içinde gizli olan mesajlara dikkat çekiyor. Doğrusu, yazdıkları su götürmez bir gerçeği ifade etmekte. Her türlü değerin tepetaklak edildiği günümüzde sözlerine katılmamak elde değil. Ancak, bir de başka bir gerçek var. Sadece bizim ülkemize özel bir durum olmadığı gerçeği... Olaylara kabaca ve yakından baktığımız zaman sıralamış olduğunuz bozukluklar düpedüz bir çürümenin göstergesi. Ancak, bütün bunlara daha yukarıdan bakmak ve nedenlerin sadece televizyon programları ve filmlerle sınırlı olmadığını anlamak gerek. Bunlar sadece gerçek nedenlerin bir uzantısı olarak üstlerine düşen görevi yerine getiriyorlar. İşin esasına bakılacak olursa hepimiz üstümüze düşen görevi farkında olarak ya da olmadan yapıyoruz. Asıl anlamamız gereken ‘‘dünyanın çehresinin değişiyor’’ olması. Bu değişim sürecine girmiş olan dünya (Tabii bizim ülkemiz de bu sürecin içindeki yerini almak zorunda) gerçeklerin değişip değerlerin yerli yerini bulabilmesi için geçen zaman aralığında hemen herşeyin tepetaklak olması kaçınılmaz bir durum. Yeni değerlerin ortaya çıkabilmesi için mevcut olan değerlerin önce tamamen ortadan kalkması kaçınılmaz. Etrafınıza dikkatle baktığınız zaman bildiğiniz, öğrendiğiniz ve değer verdiğiniz ne varsa, yıkılmakta olduğunu görüyorsunuz. Ve ister istemez paniğe kapılıyorsunuz. Sahip olduğunuz şeylerin elinizden kayıp gittiğini görerek telaşlanıyorsunuz. Ve kendinizce çok da haklısınız. ‘‘Nereye gidiyoruz? Ne olacak bunun sonu?’’ gibi sorular beyninize üşüşüyor. Evet, bütün dünya bir geçiş dönemini yaşıyor. Ve hemen her alanda olduğu gibi geçişler zordur. Bunalımlıdır. Ve bu geçişi tamamlayıp başka bir gerçeğe ulaşabilmek her babayiğidin harcı değildir. Ancak, bütün olanların toplamını görüp değerlendirmeyi başarabilirseniz ve anlama gücünüzü yükseltebilirseniz, nereye doğru gidildiğini de kavrayabilirsiniz. Karamsar tablolar çizmek, en kolay olandır. Yıkılacağını, yok olacağını ön görmekten daha kolay bir şey yoktur. Zor olan, herşeye rağmen güçlü umutlar taşıyabilmektir. Umutları içinizde hissedebilmektir. Unutmayın ki, dünya ile birlikte siz de yaşıyorsunuz. Ve yaşadığınız sürece umutlarınızı da beraberinizde taşıyorsunuz. Bunları açığa çıkartmak ve içinizde parlamasına izin vermek, tamamen sizin isteğinize kalmış bir durum. Elbette ki, özgür iradenizi ister karamsarlığın karanlık çukuruna yöneltebilirsiniz isterseniz umutların aydınlık yoluna çevirerek bilincinizin aydınlanmasını sağlayabilirsiniz. Seçim sizin. Ve seçtiğiniz yolda karşılaşacaklarınız sadece ve sadece sizin beklentileriniz olacaktır. Algıladığınız dünya, sadece sizin vizyonunuzdur, diyorum, Yasemin'ce...
Yazarın Tüm Yazıları