Yasemin'ce

Çekişmeler çatışmalar ilişkilerHayatın anlamı mıdır, yoksa, anlamsızlığı mı? Bilinmez. İnsanlık tarihi kadar eski, fakat her zaman var olmuş bir olgudur. Her devirde ve her dönemde çözümler aranmış, nedenleri araştırılmış, hatta laboratuvara sokulup tahlilleri yapılmış fakat, hiç bir netice alınamamış, bir hastalıktır. Hem de tüm dünya insanın sahip olduğu bir virüs. Teşhisi var, tedavisi yok. Herkes kurtulmaya çalışıyor fakat, kurtuluşu yok gibi görünüyor. Masa başında oturup konuşmak ve çözüm üretmek güzel. Ve hatta neredeyse herkesin kendince bulduğu bir çözüm yolu var. Hem de hangi kültürden ve eğitim düzeyinden gelirse gelsin. Fakat, üretilen tüm çözümler sadece masa başında kalıyor. İş uygulamaya geldiği zaman her şey unutuluyor. Masa başında oturup düşünmeye başladığınız zaman son derece sağlıklı fikirler üretebiliyor hatta bunu bir kaç kişi biraraya gelerek yaptığı zaman düşünce enerjisinin gücü daha da yükselip yaratıcı çözümlere kadar insanı götürebiliyor. Fakat, ne yazık ki, masa başından kalktığınız andan itibaren kanınızda dolaşan virüs kişiyi ele geçiriyor. Yani kısaca şöyle diyebiliriz; Oturup düşünen ve çok hoş fikirler üreten kişi, hayatın içine girip yaşamaya başladığı anda sanki kişilik değiştiriyor. Ve bu değişimi yaratan da az önce sözünü ettiğim virüs. Yoksa, başka bir açıklaması olabilir mi? ‘‘Şimdi diyeceksiniz ki, bir saattir birşeyler anlatıp duruyorsun, fakat ne anlattığın anlaşılır gibi değil. Şunu açıklada da biz de başka açıklamalar üzerine kafa yoralım.’’Ne deseniz haklısınız. Fakat, kendimi böyle bir kez kaptırdım mı, alıp başımı gidiyorum. Sonra, kendimi kendim bile yakalayamıyorum. Neyse sözü fazla uzatmadan şu hastalığın adını söylesem iyi olacak. Tek kelimeyle, ‘‘Güç’’ diyebiliriz. Birinin diğeri üzerinde üstünlük kurmak için yapılan mücadeleler, çekişmeler, kavgalar...Kimi zaman bu çekişmelere uzaktan baktığınız zaman ‘‘İncir çekirdeğini bile doldurmayacak’’ şeklinde değerlendirip tebessümle izliyorsunuz. Fakat, iş sizin başınıza geldiği zaman o incir çekirdeğini bile doldurmayan şey, aniden hayatınızın tek amacı oluveriyor ve kendinizi büyük bir mücadelenin içinde buluveriyorsunuz. Olaylar yatışıp sakinleştikten sonra şöyle bir durumu gözden geçirdiğiniz zaman, ‘‘Yahu bunun için mi, birbirimizi kırdık’’ diyebiliyorsunuz. Hatta, hafızanız biraz güçlüyse olayı dikkatle düşündüğünüzde kendinizi kıran kırana mücadele ederken görüyor ve kendinize şaşabiliyorsunuz.İşte, kişinin kişiye karşı verdiği üstünlük çekişmelerini yaratıcısı bir virüs. İnsanlığın kanına taaa Kabil'in Habil'i öldürdüğün gün giriyor. Kimbilir belki de daha eskiye dayanıyor. Çünkü, Kabil'in kanında muhtemelen bu virüs vardı ki, kardeşini öldürmeye kadar şuurunu kaybettirdi.Evet, bir ilişkiye baktığınız zaman, ilk olarak göze çarpan en önemli unsur, aralarındaki çekişme. Elbette ki, bütün hastalıklarda olduğu gibi derece derece farklılar gösteriyor. Kimilerinde hastalık hızlı seyredip ölümcül derecelere ulaşırken kimilerinde gizli ve yavaş seyrediyor. Neyse ki, böyle oluyor. Yoksa, herkesin ölümcül ve şiddetli derecede hasta olduğunu düşünebiliyor musunuz? Ben düşünmek istemiyorum. Fakat, ne yazık ki, istemekle olmuyor. İsteseniz de istemeseniz de bu hastalığı taşıyorsunuz ve bununla yaşıyorsunuz. Fakat, en azından bunun bir hastalık olduğunu bilmek ve ona göre davranmakmümkün. Tıpkı, şeker hastasının perhiz yapması gibi. Pekala bu hastalıktan paçamızı sıyıramasak bile perhiz yapabilirsiniz. Ve, hasta olanlara nasıl ayrıcalıklı davranıyorsak, hastalığı ilerlemiş olanlara da hasta muamelesi yapabiliriz. Böylece bizim hastalığımızı ilerletmelerine izin vermemiş oluruz. Bu hastalığın belirtileri daha aile içi bireylerde (Karı-koca ve kardeşler) arasında görüldüğü gibi iş arkadaşlarından, bütün meslek dalları, yöneticiler ve hatta ülkeler arasında alenen görülebiliyor. Daima bir kılıf içinde karşımıza çıkıyor. Kılıfı, formu, görünür yapısı her ne olursa olsun ileri sürülen tüm nedenlerin özü, ‘‘Güç gösterisi’’nden öteye gitmiyor. Üstünlüğü sağlayıp kontrolü ele geçirmek. Tedavisi mümkün olmayan virüsümüzü en azından ıslah etmeye çalışmazsak, yakın bir gelecekte virüs, beynimizi tamamen ele geçirmiş olacak ve üstünlük iddialerında bulunabileceğimiz, çekişebileceğimiz hiçbir şey kalmayacak. ‘‘Aman ne kadar da iyi olur’’ demeyin. Çünkü, siz de kalmayacaksınız, diyorum, Yasemin'ce...
Yazarın Tüm Yazıları