Güncelleme Tarihi:
O gece Meclis’e doğru yola çıkan AK Partili İdare Amiri Ahmet Gündoğdu, yolda telefonla görüştüğü emniyet yetkililerinin, “Ağır silahlara sahip değiliz, tehlike altında olursunuz” uyarısıyla karşılaştı. Bunun ciddiyetiyse ilerleyen saatlerde görüldü. Darbecilerin kullandığı helikopterler, Dikmen Caddesi yönünden yerleşke üzerine alçalarak halkla ilişkiler binası ve ana binayı taradı. Koruma Daire Başkanlığı’na bağlı polisler eldeki ağır silahları ve çelik yelekleri kuşanmak amacıyla silahlığa indiler. Polisler, Kalaşnikof marka 13 makineli tüfeği aldılar. Ancak yeterli dolu şarjör ve merminin olmadığını gördüler.
Meclis polisi, Atatürk Bulvarı kapısından tarayarak Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın makam katının bulunduğu blokun üstünden geçip ön bahçeye inmeye çalışan helikopterle sıcak çatışmaya girdi. Polisler, eldeki cephanelikle helikopterin bahçeye inmesini engelledi. Polisler daha sonra, Dikmen Kapısı’na gelen tankı etkisiz hale getirerek yedi askeri gözaltına aldılar ve onların G-3 tüfeklerine el koydular.
EN UZMAN PİLOT
İlerleyen saatlerde milletvekilleri Genel Kurul’da toplanınca ana binanın yanına ve tepesine üç bomba atıldı. Ancak bunlardan dördünün jetlerin ses hızını aştığında çıkardığı ‘süpersonik’ patlamalar olduğu tahmin ediliyor. Ana binadaki hasar, bombalamanın ne kadar planlı olduğunu gösterdi. Alçak uçuş yapan F-16’nın, ana binanın dış kulis tavanından yatay bir açıyla bıraktığı bomba, kolonları parçaladı ve Başbakanlık makamını yıktı. Saldırıyı gerçekleştirenlerin Türk Hava Kuvvetleri’nin en iyi eğitimli Pars Filosu’ndan olduğu ise ertesi günlerde konuşulmaya başladı. AK Parti Ankara Milletvekili Ahmet Gündoğdu, Meclis’i bombalayanın ‘Türkiye’nin en uzman pilotu’ olmasından ayrıca üzüntü duyduğunu ifade etti. Gece alçak irtifa uçuş kabiliyetine sahip filodaki uçaklara gece veya kötü hava şartlarında bile mükemmel görüş sunan, özel bombaların hedefi isabetle vurmasını sağlayan bu sistem, Hava Kuvvetleri’nin önemli modernizasyon projelerindendi.
TEREDDÜTSÜZ VURUN
Bombalamanın ardından Koruma Daire Başkanı Nurullah Öztürk, Meclis Başkanı Kahraman’ın yanına gelerek, “Bomba Genel Kurul’u 10 metre ıskaladı, içeri girerse hepimiz ölürüz. Görevinizin başında olmanız için sizi sığınağa indirmek zorundayım” diye ısrar etti. Kahraman, milletvekilleriyle sığınağa yönelirken Koruma Müdürüne, “Kapıya dayananı tereddütsüz vurun” talimatı verdi. Sığınaktaki manzaraysa milletvekilleri için yeni bir şok oldu. İlaç, ağrı kesici, tansiyon ölçer gibi cihazların yanı sıra hiçbir yiyecek ve su stokunun bulunmadığı loş koridorlarda sadece bir masa ve birkaç sandalye mevcuttu. Cep telefonlarını şarj edecek priz bile yoktu.
Bu tablonun Meclis bürokrasisine yönelik faturası darbe girişiminin hemen ardından kesildi. Kahraman, idari kusurlar nedeniyle, Genel Sekreter Yardımcıları başta olmak üzere daire başkanı ve yardımcısı düzeyinde 30 dolayında bürokratı görevden aldı. Bu işlem bazı basın organlarına, “FETÖ kadrolaşmasını tasfiye” olarak yansıdı. Ancak Kahraman, bu bürokratlara gönderdiği yazıda “Şurasının bilinmesini isterim ki, bu görev değişikliğinizin darbe teşebbüsü sonrası yapılan el çektirmelerle alakası yoktur. Yaşanan güncel durum içerisinde hakkınızla ilgili arada böyle bir irtibat kurulmasını istemeyeceğim için bu yazıyı kaleme aldım” dedi.