Güncelleme Tarihi:
15 Temmuz gecesi, Atina şehir merkezinde, İrodu Aittiku Sokağı üzerinde birbirinden birkaç metre mesafede bulunan ‘Proedriko’ ve ‘Megaru Maksimura’ yani Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık köşklerinde ışıklar sabaha kadar açıktı.
Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos ile Başbakan Aleksis Çipras, Türkiye’deki gelişmeleri izlemek ve durum değerlendirmesi yapmak için sabaha kadar kurmaylarıyla toplantı halindeydi. Birkaç kilometre ötedeki ‘Pentagono’, yani Savunma Bakanlığı’nda da herkes görevi başındaydı. Çipras o gece Twitter hesabından “Demokrasi ve anayasal düzenin istikrarlı şekilde yanında duran Yunan hükümeti ve halkı Türkiye’deki gelişmeleri izliyor” dedi.
Yayın akışlarını değiştiren Yunan televizyonları, Türkiye’den gelen görüntüleri yayımlarken, telefondan konuşacak konuk aradılar. Halk da ekranları başında sabahladı.
Hareket öğle
saatlerinde başladı
16 Temmuz Cumartesi sabahı Yunan hükümeti ve siyasi partiler, Türkiye’ye destek mesajları yayımladı. Televizyonlarda ‘Darbe girişimi gerçek mi, değil mi’ ve ‘Türkiye’deki gelişmeler Yunanistan ve Kıbrıs ile ilişkileri ne denli etkiler’ tartışmaları başladı.
Saat 12.00’yi birkaç dakika geçiyordu ki savunma içerikli bir haber sitesi “Türk askeri helikopteri Dedeağaç (Aleksandrupolis) havaalanına indi” bilgisini geçti. Birkaç dakika sonra devlet televizyonu ERT “Türk helikopteri Dedeğaç havaalanına indi. İçinden askeri üniformalı 6-8 kişi çıktı. Siyasi sığınma talebinde bulundular” haberini duyurdu.
11.40 sularında arıza bildirip Yunanistan hava sahasına giren ve Limni Adası’ndan havalanan 2 Yunan F-16’sının refakatinde, saat 11.50 sularında Dedeağaç havaalanına inen Türk askeri helikopterinden, rütbeleri sökülmüş üniformalarıyla 2 binbaşı, 4 yüzbaşı ve 2 baş çavuş çıkmıştı. Teslim oldukları anlamına gelecek şekilde ellerini havaya kaldırıp “Siyasi sığınma hakkı istiyoruz” diye bağırmışlardı.
Atina-Ankara hattı
susmak bilmedi
Hükümet “Yasalar ve uluslararası hukuk ne diyorsa o yapılacak. Süreç en kısa sürede tamamlanacak” diye açıkladı. Atina-Ankara hattında telefonlar susmak bilmedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Aleksis Çipras’ı, Çipras da Başbakan Binali Yıldırım’ı aradı. Dışişleri Bakanları Mevlüt Çavuşoğlu ile Nikos Kocyas arasında birkaç telefon görüşmesi yapıldı. Askerler ‘Yunanistan’a izinsiz girmek’ ve ‘ülkenin uluslararası ilişkilerini tehlikeye sokmak’ suçlamalarıyla savcılığa sevk edildiler. Savcılık da sırasıyla ‘Yunanistan’a izinsiz girmek’ suçlamasıyla Suçüstü Mahkemesi’ne gönderdi. Adli süreç bir yana askerlerin sığınma taleplerinin akıbeti de çok önemli. Yasa, sığınma talebinde bulunanlara kesin cevabın verilmesi için 1 aydan az bir süre öngörüyor. Ancak askerlerin avukatlarına bakılırsa “Geçmişteki uygulamalar esas alındığında 1 yıldan fazla bir süre geçecek”. Benim 1 hafta içinde gördüğüm, sürecin son derece hızla ilerlediği.
İfadelerinde ne dediler?
Polise ve savcılıktaki ifadelerinde “Darbeden habersiz olduklarını, albay rütbesindeki komutanlarından İstanbul’da yaralıları helikopterle ambulanslara nakletmek emri aldıklarını, polis ateş açınca korkup kaçtıklarını, Türkiye’ye iade edilirlerse hayatlarının tehlikede olacağını” söylediler.
Ancak, Savunma Bakan Yardımcısı Dimitris Viças’ın “Türkiye’nin iadelerini isterken gerekçeleri çok güçlü” demesi, bu ifadelerin pek de doğru olmadığı sinyalini verdi.