"Yarışmak benim rahatlama metodum"

Güncelleme Tarihi:

Yarışmak benim rahatlama metodum
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 08, 2012 15:54

Infiniti’den Serkan Sevim başarılı iş yaşamını, tutkunu olduğu yelkenle bütünleştiriyor.

Haberin Devamı

İnternetle ilgisi olan herkesin dolaylı da olsa Serkan Sevim’le tanışıklığı olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye ve Orta Doğu’ya online müzik ve video servis sağlayıcılığı yapan Medianova şirketinin genel müdürü Sevim aynı zamanda Mezun.com, 444cicek.com gibi şirketlerin de kurucusu. Henüz 38 yaşında olmasına rağmen dünya çapında pek çok başarılı girişime imza atan iş adamının en büyük tutkusu ise yelken yarışları... Model uçak hatta gerçek uçak kullanmak gibi adrenalin dolu hobileri olan Sevim şu sıralar dijital dünyadaki işini navigatörlüğünü yaptığı Kia teknesine de uyarlıyor. Kia size yabancı gibi gelebilir, ancak ekip geçen yılın şampiyonu Infiniti’den başkası değil. Bu yıl ise Vedat Tezman’ın yine bir First 40 olan yeni teknesinde yarışacaklar. Sevim’le buluştuğumuzda ekip tekneyi TAYK Trofesi’nin ilk yarışına hazırlıyordu.

Yelken serüveninizin başlangıcı nereye dayanıyor?

Aslında yelkene ilgim 1988’de sörfle tanışmamla başbaşladı. Yeşilyurt Spor Kulübü’nde Türkiye’de ilk kez sörf  öğrenen gruptaydım. 1998’de Boğaziçi Fizik Bölümü’nü bitirdikten sonra yüksek lisans için ABD’ye gittim. Orada çok daha basit bir yelken süreci oldu. Türkiye’ye geldiğimde yat yarışlarına katılmak istiyordum. Yaklaşık iki buçuk yıldır da bu ekiple yarışıyorum. Yani ilk olarak Mazda’da, sonra Infiniti’de yarıştım. Bu yıl da Kia olarak katılacağız yarışlara.

Ekibe katılım süreciniz nasıl oldu?

Kasım 2009’da katıldığımda kemik bir ekip vardı ancak takım daha yeni oluşuyordu. Bense Kasım 2007’den beri teknede yer varsa gelmek istediğimi söylüyordum. Takım daha yeni oluştuğu için bayağı sıkı çalışıyorduk, her cumartesi antrenman yapıyorduk. Arkasından da en iyi antrenman yarıştır diyerek de tüm yarışlara katıldık.

Ekibinizi nasıl buluyorsunuz?

Süper bir ekibimiz var. Hem genç hem de tam bir takım oyunu oynayabiliyoruz. Bu da beni çok heyecanlandırıyor. Tabii çok da eğleniyoruz. Kavga edecek kadar hırslı değiliz ama şampiyon olacak kadar hırslıyız.

45 saat yıldızların altında

China Cup’a da katılmıştınız. Nasıl bir deneyimdi?

Doğru. 2010 Ekim’de China Cup’a katıldık. Ekip için de benim için de süper bir tecrübeydi. Hong Kong startlı yedi sekiz günlük bir regatta’ydı. Tekrar katılmayı çok istiyorum.

Katılmayı planladığınız başka yurtdışı yarışlar var mı?

Çok projemiz var. Geçen sene aslında Shop&Miles’ta ikinci olduk. Birinci Provezza yurtdışı yarışa katılmama kararı aldı. Dolayısıyla biz Fransa’daki ya yarışa katılmaya hak kazandık. Ancak biz de bir şekilde gidemedik. Ama bu sene umuyorum ekiple birlikte başka bir açıkdeniz yarışına katılabiliriz. Belki Marmaris’teki uluslararası regatta’ya da katılma ihtimalimiz olabilir. Sonuçta her sene bir uluslararası yarışa girme hedefimiz var.

Ekibiniz tüm yarışlara katılıyor, siz de mi öyle?

Şahsen hiçbir yarışı kaçırmadım. Bu benim deniz üzerinde rahatlama metodum.  Yarışlardan inanılmaz bir keyif alıyorum. Özellikle “Aşağı Yarışı” bunun için çok iyi. Tam 45 saat boyu teknedesiniz, yıldızların altında...

Sizinki deniz tutkusu mu yoksa yarış mı?

Kesinlikle deniz tutkum var. Bu ailemden geliyor. 12 metrelik ilk teknemizi yedi yaşımdayken almıştık. Bir yelkenliydi. Sonra 18 metrelik motoryatımız oldu. Yani hayatım boyunca hep teknemiz vardı. Denizi her türlü seviyorum. Onun haricinde yarış bunu ekstrem bir noktaya taşıyor. Sadece yelken basıp belli bir performansta gitmek değil de bunu takım olarak yapmak, uluslararası ekipler olan Provezza ve Goblin gibi takımlarla yarışmak da çok keyif verici.

Peki, yarışların iş hayatınızı olumlu yönde etkilediğini düşünüyor musunuz?

Buna tamamen katılıyorum. Şirkette de herkes beni yelkenden verdiğim örneklerden tanıyor. Şirketimi de kurumsal bir yelken eğitimine götürmek istiyorum. Bir şirketteki en önemli şey takım oyunu. Aslında geçen seneki Infiniti başarısı takım oyununun en önemli örneği. Belki bizde en iyi direkdibi, en iyi bowman, en iyi dümenci olmayabilir ama en iyi takım var. Bunu çok net söyleyebilirim. Herkesin birbirini dinlediği, herkesin birbirine saygı duyduğu bir takım olmak çok önemli.

İş ve hobi bir arada

Ekipteki göreviniz navigatörlük... Bu, ekibe katıldığınızdan beri aynı mı?

Buraya ilk ağırlık olmak için geldim. Bana acıyıp “bu çocuk çok istiyor, o da gelsin bari” dediler. Denizden anladığımı, sörf yaptığımı ya da yelkenin teorisini bildiğimi teknede çok fazla kişi bilmiyordu. Ardından “sen bilgisayar işi yapıyormuşsun biraz navigasyon cihazlarına baksana, navigatör ol” dediler. Türkiye’de navigatörlük bilgisayardan anlayan adamdır. Burada da bana bir varlık verdiler, yarış software’i ve navigasyon filan... Bense bunu hem fizik hem deniz backround’umla birleştirdim. İnternetten ve Youtube’dan da çok fazla araştırma yaptım ve sonuçta iyi bir navigatör oldum diye düşünüyorum. Yurtdışında eğitimlere de gittim.

Yurtdışında gittiğiniz eğitim yelkenle mi yoksa navigatörlükle mi alakalıydı?

Yelken eğitimiydi. İngiltere’de bir ekiple birlikte denize çıktığınız ve deneyimli yarışçılardan aldığınız iki üç günlük eğitimler... Hem farklı bir vizyon katıyor hem de teknedekilerin neler yaşadığını daha net bir şekilde görebiliyorsunuz. İyi navigasyon bilgisi çok önemli... Yaptığımız birçok regatta’da bunun önemini değişen dünyada teknolojinin nasıl uyarlandığını örneklemeye
çalışıyorum. Bizim tekne navigasyon için iPad’i ve iPhone’u kullanan Türkiye’deki ilk tekne.

Bunu nasıl yaptınız?

Teknenin bildiğimiz elektronik sistemlerini iPad’e bağlıyorum. Kullandığımız software’e iPhone’dan ulaşmak için “Splashtop” diye bir aplikasyon kullanıyorum. Geçen sene de Vedat Tezman’ın onayıyla tekneye bir kamera sistemi kurduk. Bütün yarışları teknede çektik, HD kalitesinde.

Facebook’tan canlı yayın

Bu sezon da sosyal medya ve yelkeni birleştirdiğiniz başka bir planınız daha varmış.

Bu sene bu yeni tekneden direkt canlı yayın yapacağız. Bunu internet bağlantısıyla Facebook üzerinden yapmayı planlıyoruz. TAYK’a da söyledik. Açıkdeniz yarışlarında internet bağlantısı sorun olabilir ama özellikle Boğaz yarışlarında bunu gerçekleştirebiliriz. Bu sistemi birkaç tekneye kurmak istiyorum. America’s Cup’ta yapılmaya çalışıldı fakat full fonksiyonlu çalışmadı. İnşallah
biz bunu Türkiye’de başaracağız.

Ekip nasıl karşılıyor yarışlarda teknolojiyi bu denli kullanmanızı?

Teknemize iPhone’u ilk getirdiğimde eleştirdiler. “Burada 10 bin euro’luk navigasyon sistemi var iPhone da ne?” dediler. Üzgünüm ama 10 dolarlık iPhone aplikasyonu da benzer bir iş yapıyor. Navionics diye bir aplikasyon var örneğin, bildiğimiz o sarı büyük haritaların dijital versiyonu. Pek çok kez teknedeki sisteme bağlanmadan iPhone ya da iPad’imden “ne yöne gidiyoruz, kayalık var mı önümüzde?” gibi bilgileri alıyorum. Özellikle Çin’de çok faydalı oldu.

Yarışta çok sert havaları seviyormuşsunuz?

Evet, adrenalini seviyorum çünkü. Tekneden gelen o çatırtıları duymak çok hoşuma gidiyor. Hayatımın ilk antrenmanıydı, Adalar’a doğru açıldık, 35 knot filan esiyordu. Bayağı sert bir hava... Ben de sanıyorum ki her yarış böyle olacak. Karaya geldik herkes ne acayip bir hava olduğundan, Ege’deki fırtınalara benzediğinden söz ediyordu. Normalde böyle olmadığını o zaman
anladım. Sonra çok sıfır hava gördük tabii.

Tekne almayı düşünüyor musunuz?

Şu anda teknem yok, bir botum var. Denize mümkün olduğunca yakın duran tekneleri kullanmayı seviyorum, daha çok keyif alıyorum. 13 metrelik fiber tabanlı bir şişme botum Bodrum’da duruyor. Onunla çıkıp sert havada deniz ortasında durmayı çok seviyorum. İstediğim her yere çekip bağlayabiliyorum. Şimdi minik bir yelkenli almayı düşünüyorum. 4 metrelik... İpini çektiğin, kilidi, yekesi olan ufak bir yelkenli... Silivri’de bir arkadaşın yazlığı var orada tutacağız. Bence tekne mantıkla değil, duygularla alınan bir şey.

Sadece keyif için, koylarda gezi amaçlı yelken yapıyor musunuz?

Bu tekne, yarışlar en büyük rahatlama aracım. Onun dışında en iyi tekne arkadaşının teknesidir mantığıyla çok çıkıyorum. Denizde mil yapman lazım. Amatör denizci belgesi alırken dikkat etmemiz gereken bir sürü şey öğretiyorlar. Ama hepsini aslında denizde yaşadıkça öğreniyoruz. Denizde “hayatta olmaz, milyonda bir ihtimal” diye düşündüğünüz her şey başınıza geliyor.

Nerelere gidiyorsunuz?

Göcek, Bodrum, Antalya ilk üçüm diyebilirim. Teknedeyken çok da rota belirlemek taraftarı değilim. Haritadan bakıp bugün de buraya gidelim demek daha keyifli geliyor. Yani o an neresi güzel geliyorsa oraya gidiyorum.

Peki, yurtdışında bir gezi planınız var mı?

Bahamalar’a gideceğim. Oraya seyahate gitmiştim şimdiki hedefim bizim ekipten birkaç kişiyle oradaki Heineken Cup’a katılmak. Hem çok popüler ve iddialı hem de çok eğlenceli dört beş günlük bir regatta...

Teknede yaşamayı hiç düşündünüz mü?

18 yaşımdayken bir buçuk ay yaşadım teknede. 12 metrelik teknemizi, yaz tatilinde çok yakın bir arkadaşımla ev gibi kullandık. Marina etrafında takılıyorduk ve acayip keyif almıştık ama bir buçuk ayın sonunda marinada olsak bile karaya her adım attığımızda “oh be” diyorduk. Üç beş gün ama süre artmaya başladığında başka dinamikler devreye giriyor. Gerçekten denizi sevmek gerekiyor.

 

 

 

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!