Yandaş TÜBİTAK

NE zaman bir fırsat olur da bu konuya tekrar döneriz, bilemiyoruz. O nedenle şimdi söyleyelim de, gerekirse sonra tekrar anımsatırız:

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’nun (TÜBİTAK) başına bugün gelene bakarsanız, Anayasa Mahkemesi’nin başına yarın neyin geleceğini orada görürsünüz.

Durup dururken bu da nereden çıktı demeyin. Elbet bizi o noktaya getiren bazı sebepler var. Onların başında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın iktidara gelir gelmez "kendi kafasına uygun" hale getirmek istediği kurumlar konusu geliyor:

Başbakan Erdoğan’ın Türk Silahlı Kuvvetleri’nden, üniversitelerden, yargıdan, medyadan, bürokrasiden dertli olduğunu bilmeyen yok. Her biriyle verdiği kavgalar da gözler önünde...

Üniversiteler kavgasını kazanmasına ramak kaldı. Örneğin, Yüksek Öğretim Kurulu’nu (YÖK) hemen hemen çözdü. "Anayasa’ya ve görev yeminine bağlı ve tarafsız" (!) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün son rektör tayinleri Erdoğan’ı amaca iyice yaklaştırdı. Yeni kurulan üniversitelere önümüzdeki günlerde yine Gül tarafından atanacak yeni rektörler de göreve başlayınca o iş bitecek.

Geriye TÜBİTAK’ın son dört yıldır yargı kararlarıyla engellenen durumu kalmıştı.

Yargı kararları deyince anımsatalım; çünkü Türkiye’nin her gün değişen gündemi çok şeyi unutmamıza sebep oluyor:

Tayyip Erdoğan daha iktidar döneminin başında, TÜBİTAK’a göz koymuştu. O yüzden işe TÜBİTAK Bilim Kurulu tarafından 2003 yılının Mart ayında tekrar Başkan seçilen Prof. Dr. Namık Kemal Pak’ın kararnamesini Çankaya’ya göndermeyerek başladı. Kararnameyi 6 ay süreyle sumen altında tuttu. Sonra kendisi tarafından engellenen "Bilim Kurulu’nun" çalışmadığını ileri sürerek, "TÜBİTAK Başkanı’nın bir defaya mahsus olmak üzere Başbakan tarafından tayin edilmesini" öngören bir yasa tasarısını Meclis’e gönderdi.

Bu yasa çıktı ama Anayasa Mahkemesi çıkan yasayı iptal etti.

Tayyip Erdoğan da bunun üzerine TÜBİTAK Başkanlığı’na Prof. Dr. Nüket Yetiş’i "vekáleten" getirdi.

Bu işlem yasaya aykırı idi. Ama Erdoğan itirazları dinlemedi. Nitekim görevden ayrılan Prof. Dr. Namık Kemal Pak ve öteki profesörler yargıdan tüm işlemlerin yasalara aykırı olduğuna ilişkin kararlar aldılar ama -biliyorsunuz kendisi "hukuk devleti" ilkesine çok bağlıdır- onları da yok saydı.

Ve en sonunda TÜBİTAK yasasını değiştirip "tüm Bilim Kurulu üyelerinin -bir defaya mahsus olmak üzere değil, her defasında- Başbakan tarafından tayin edilmesini" mümkün kılan 5798 sayılı yasayı çıkardı.

Böylece kuruluşu ve işleyişi itibarıyla özerk yani siyasi baskıdan uzak olması gereken TÜBİTAK’ı tam olarak kendisine bağladı.

Bu yasa da Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilir mi, göreceğiz. Ama Tayyip Erdoğan’ın "Mademki bana hukukla, yargı ile karşı çıkıyorsunuz, o zaman ben de partimin yasa yapma gücünü kullanır, yargıyı istediğim şekle sokarım" dediğini görmekteyiz.

O nedenle sıranın Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kapatmamış olsa da üzmüş olan Anayasa Mahkemesi’ne geldiğini şimdiden ilgililere haber veriyoruz.
Yazarın Tüm Yazıları