Yalanlamalar da yalanlanır

Güncelleme Tarihi:

Yalanlamalar da yalanlanır
Oluşturulma Tarihi: Kasım 27, 2016 23:29

RESMİ makamlardan gelen yalanlamalar, araştırma haberlerinin ve perde arkası haberciliğinin belalısıdır.

Haberin Devamı

Devlet adamlarının, siyasetçilerin açıklamaları o haberin doğru olmadığı izlenimi verir kamuoyuna. Halbuki resmi yalanlamalar her zaman doğruyu söylemez. Zaman da çoğu kez bu yalanlamaları yalanlar.

 

Hürriyet’in 21 Eylül’de yayınlanan “Piyade gidiyor” sürmanşeti de böyle bir haber. Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, haberdeki “Fırat Kalkanı operasyonunda El Bab kentini hedefleyen Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye’deki güçlere muharip piyadelerle takviye yapmaya hazırlanıyor” bilgisini yalanlamıştı. Işık, haberin yayınlandığı gün gazetecilere, “Türkiye’nin kendi piyadeleriyle bu işi yapmak yerine Özgür Suriye Ordusu’nun elemanlarıyla bu harekâtı yürütmek şu anda bizim planlamamız. Yani kendi piyademizle bu harekâta katılmayı düşünmüyoruz” demişti.

 

Haberin Devamı

Fırat Kalkanı harekâtı, hiç de Bakan Işık’ın söylediği gibi gelişmedi. Haberde yazıldığı gibi, “Özel Kuvvetler’in yanı sıra Kara Kuvvetleri’ne bağlı değişik muharip piyade sınıfları” da ÖSO’ya destek için Suriye’ye girdi; El Bab yakınlarına kadar gitti.

 

Bu durumun kanıtlarından biri Genelkurmay Başkanlığı’nın 15 Kasım’da medyaya gönderdiği bilgilendirme notuydu. O notta “Komando Bölüğü timlerinin Şuvayhat Şadır ve Başgün meskûn mahallerinde kontrolü sağladığı” anlatılıyordu. Yani Suriye topraklarında. Başbakan Yıldırım’ın 15 Kasım’da partisinin grup toplantısındaki konuşması da bu doğrultudaydı; “Suriye’de birliklerimizle ÖSO, El Bab’a doğru ilerliyor”.

 

Türk askerinin Suriye’de olduğunun başka bir kanıtı da Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı’dan geldi. TBMM Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’nun davetine karşılık “Suriye’deyim, gelemiyorum” haberi göndermişti Korgeneral.

 

24 Kasım’da El Bab bölgesinde Türk askerine düzenlenen saldırılarda şehit olan dört askerden üçü “piyade” sınıfındandı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin verdiği gazete ilanında üç şehidin rütbelerinin yanında “piyade” yazıyordu.

 

Haberin Devamı

Görüldüğü gibi, gelişmeler, Hürriyet’in haberini doğruluyor. Yanlış haberlerde özür dilediğimiz gibi doğrulanan haberleri de okura duyurmamız gerek. Bakan Işık da kimi gazetelerde “Hürriyet’in haberi yalanlandı” diye yayınlanan o sözlerine yeni bir açıklama getirir herhalde...

 

Bir de hatırlatma. Gazetesinden dokuz yazar ve yöneticisi ile birlikte cezaevine atılan Cumhuriyet yazarı Kadri Gürsel de o günlerde Uğur Ergan’ın bu haberine atıfta bulunarak, “Piyade Suriye batağına mecbur girecek” diye yazmıştı. O da haklı çıktı.

 

DİCK Mİ, DİRK Mİ?

 

FENERBAHÇE Teknik Direktörü Advocaat’ın adı “Dick” mi, “Dirk” mi? Okurlarımızdan Bülent Özel, merak etmişti bu konuyu. “Gazetenizde Dick Advocaat olarak yazmışsınız, gerçek ismi Dirk değil mi?” diye soruyordu. Ben de biraz taradım. Hollandalı çalıştırıcının adı resmi kayıtların tümünde “Dirk” olarak geçiyor. Fenerbahçe’nin resmi sitesinde de “Dirk” olarak yazılıyor. Ama Hürriyet’te ve bütün spor medyasında gerçek adıyla değil, “Dick” olarak anılıyor. Gerçek adının yerine “Dick”in tercih edilmesinin nedenini ‘Spor Servisi’ndeki arkadaşlara sordum. Spor yazarı Koray Durkal yanıtladı:

 

Haberin Devamı

“Tam adı Dirk Nicolaas Advocaat. Dick ise ona verilen lakaplardan biri. Bir diğer lakabı ise Little General (Küçük General). Bu lakapları alması Hollanda yıllarına dayanıyor ve hakkında pek çok kulaktan dolma hikâye var.

 

Ancak Hollandalı Hoca tüm dünyada Dirk değil Dick Advocaat olarak anılıyor, tanınıyor. Kısacası bu bize özgü bir kullanım şekli değil. Dick Advocaat olarak bilindiği için biz de bu şekilde kullanıyoruz.”

 

Spor medyasında insanların lakaplarıyla anılması sık rastlanan bir durum. Fakat lakap ve isim aynı şey değil. O nedenle lakabı, isim gibi yazmamak gerektiğini düşünüyorum. En azından okurun lakap olduğunu anlayacağı şekilde örneğin tırnak içine alarak yazmak daha doğru.

 

Haberin Devamı

OKURDAN KISA KISA

 

FATİH Kol: “15 Temmuz şehitlerinin çocuklarına askerlik yok” haberinde yeni kararname içeriğini yazarken bir hata olmuş. Kapatılan dernek 375, önceden kapatılıp açılan dernek ise 175 şeklinde olmalıydı. Ama haberde bu ikisi toplanıp “kapatılan dernek 550” diye belirtilmiş. (23 Kasım)

 

NOT: İçişleri Bakanlığı’nın bilgi notu ve Anadolu Ajansı’nın haberinde bu şekilde yazılmış. Ama ikisine de güvenmeyip Resmi Gazete’den kontrol etmek gerekirdi. O gün başka bazı gazetelerde de aynı yanlış yapılmıştı.

 

Müzeyyen Huş: “Nejat Melih Devrim’in tablosuna 700 bin lira” başlıklı müzayede haberi dünkü (22 Kasım) gazetede hem sanat sayfasında hem de Kelebek’te yayınlanmıştı. Bugün de (23 Kasım) Fenerbahçeli futbolcu Van Persie’nin bir resim sergisini gezmesi hem spor sayfasında hem de Kelebek’te kullanılmış. Kelebek’in ilk sayfasında yazılan sayfa numarası da yanlış.

 

Haberin Devamı

Cafer Yarkent: “Euroleague puan durumu” tablosu vermiş, Hürriyet. Ancak oyun var, galibiyet var, mağlubiyet var, attığı var, yediği var. Sadece “Puan durumu” yok. (19 Kasım)

 

M. Kemal Okutan/Hüseyin Honça: İnternette basketbol sayfanızda puan tablosunun değişmediğini size yazmıştım. Siz de iki hafta önce yayınlamıştınız. Ama basketbol puan cetveli halen geçen seneki son haftada duruyor. Fikstür de bomboş duruyor. Ne desem ki? (18 Kasım)

 

F. Burak İzci: “Madende göçük” haberindeki “Olay sırasında 16 işçiyle birlikte 8’i kamyon, 3’ü iş makinesi toplam 16 araç göçük altında kaldı” cümlesi incitici. Bu cümleyi kullanmak insan onuruna değer vermemektir. (18 Kasım)

 

Alayça Ersin: Doğan Grubu, her görüşe eşit mesafede durmayı ilke edinmiş bir grup. Bu takdire şayan bir tutum. Ve lakin, bu farklı gruplara eşit mesafede olma tutumu sadece siyasetle mi sınırlı? Hürriyet, Fenerbahçe’nin Galatasaray karşısında, bileğinin hakkıyla elde ettiği galibiyetin haberini objektif olarak yapmalıydı. Bir tarafgirlikle değil.  (21 Kasım)

 

R. Engin Tarhan: İnternet baskınızdan şikâyetçiyim. Ana sayfada başlık “Patates fiyatları kaç kat arttı”. Habere giriyoruz. Haberin başlığı aynen “15 kuruşu düşen patatesin fiyatı 55 kuruşa yükseldi”. 15 kuruş nereye düşmüş acaba? Düşmeden önce fiyat kaç kuruşmuş?

 

NOT: Başlıkta “kadar” sözcüğü eksikti. Patatesin fiyatı bir ara 15 kuruşa kadar düşmüştü.

 

H. Günhan Sarıoğlu: Kılıçdaroğlu’nun resminin altına “Rakıları açıyoruz” başlığı atılmış. Habere bakıyorsunuz başka şeyler yazıyor. Yaptığınız doğru değil. (22 Kasım) 

 

Melih Kocakus: İnternette “Dünya Quaresma’nın rabonasını konuşuyor” haberi altında “spektaküler” kelimesi kullanılmış. İngilizceden zorlamayla dilimize girmiş bu kelime yerine Türkçe karşılığı kullanılamaz mı? (25 Kasım)

 

Tuna Ekim: Pazar ilavesinde kelebeklerle ilgili yazınızı, konunun ilginç olması bir yana, bütün kelebek isimlerinin Latince bakımından bile doğru olarak (italik ve tür adları küçük harfle başlar şekilde) yazılmış olmasını sevinçle izleyerek okudum. (20 Kasım)

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!