Güncelleme Tarihi:
Maçın ilk yarısında çok iyi oynamadıklarını belirten Fatih Terim, "Topun hakimiyetinin bizde olması, kontrolün bizde olması çok önemli. Topla, pas oyununu iyi oynayan bir takımız. Ancak bugün maalesef bunu yapamadık. Başarılı oyun kurma ve topu 3'üncü bölgeye en iyi şekilde taşıma ve doğru pozisyon almayı ilk yarıda beceremedik. Rakibimizin de o ara atakları oldu. Bizim oyunumuzda bloklar arası top alıp, pas opsiyonları yaratıp hücum etmek en önemli özelliğimiz. Bunu ikinci yarı çok kısa yapabildik. Bunu yaparken de bireysel hatalardan bir gol yedik. Bizim en iyi yaptığımız şey kaptırdığımız toplardan sonra şok pres yapmak. Bunu da yapamadık. Bunları söylemek lazım. Birkaç başarılı kombinasyon var. Onlar da galibiyete yetmez, mağlup da olabilirdik. Bu 1 puanı son saniyede almak önemliydi. Bizim için iyi olmayan bir oyun oynamamıza rağmen puan alabiliyorsak çok şey ifade ediyor demektir. Ancak bir şekilde bu bulutları dağıtmamız lazım. Rakibimiz puan kaybettiği haftada bu avantajı kullanamadığımız için üzgünüm. Kalan 6 hafta devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
ZENGİN DAHA ZENGİN OLMAK İSTERKEN, ZENGİN OLMAYANI OYUN DIŞINA ATALIM ÖYLE Mİ
Avrupa Süper Ligi hakkındaki düşünceleri de sorulan Terim, "Ben de gelişen olayları takip ediyorum. 12 kulübün başkaldırısı gibi görünüyor. Açıkçası 90'ların sonunda da böyle bir işe kalkıştılar. 20 takımlı bir lig gibi. Ancak sonrasında UEFA ile masaya oturup pastanın büyümesini sağladılar. Burada mesele pasta, kimin ne kadar pay alacağı. Şöyle mi düşüneceğiz; 'zengin daha zengin olmak isterken, zengin olmayanı oyun dışına atalım' öyle mi? Bu noktada Avrupa'daki büyük kulüplerin taraftarlarının reaksiyonunu gördüm. UEFA Başkanı Ceferin futbolun geleceği için iyi bir mücadele verdi ve yaşananlara set oldu. UEFA Başkanı futbolun herkese ait olduğunu hatırlattı. Bu süreçte Ceferin ve İnfantino'nun yanında durduğumuzu söylemek isterim. Ceferi'nin kulübümle alakalı açıklamaları, kulübüm hakkına sözleri hoşuma gitti. Bunları takip ettim. Bazen hatırlatmakta yarar olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar 20 sene geçse de. Galatasaray'ın 2000 yılındaki UEFA şampiyonluğu, söz konusu kulüplerin dışında da birilerinin hem de o zamanlarda Türkiye'den çıkıp zirveye yürüyebileceğini göstermesi tarihi eşiklerden biriydi. İtalyan, İspanyol, Alman ve son olarak İngilizlerden 5 takımı yenerek UEFA şampiyonu olan Galatasaray. O yüzden Ceferin'in örneği tesadüfi değildir. Bu noktada, Atalanta, Dinamo Zagreb, Celtic, Rangers ve Galatasaray gibi takımların kendileri için ne kadar büyük önem taşıdığını hatırlatması önemlidir. Bizim de buradan kendimize önemli dersler çıkarmamız gerekiyor. Her ne kadar bu başarılar unutturulmaya çalışılsa da Galatasaray, hala Türkiye'nin en büyük markasıdır. Hala Avrupa'daki kulüplere örnek gösterilen ve ilham kaynağı olan, milyonlarca gencin hayal etmesini sağlayan ve umudu olan bir kulüptür. Bizim de bu büyüklüğü hatırlayıp, ona göre hareket etmemiz ve kaynaklarımızı bu amaç doğrultusunda kullanmamız gerekiyor. Sonrasını zaten biliyoruz. O yüzden UEFA ve FIFA'nın bu konuda yalnız olmadığını ifade ediyorum. Bir futbol adamı olarak yanlarındayım" diye konuştu.