TBMM Başkanı Mustafa Şentop, APA üye ülkeleri toplantısında açıklamalarda bulundu
Asya bölgesinde barış, refah, ekonomik ve sosyal ilişkiler konularında parlamentoların iş birliğini geliştirmeyi hedefleyen ve Türkiye'nin dönem başkanlığını yürüttüğü APA 13'üncü Genel Kurulu, TBMM Başkanı ve APA Başkanı Mustafa Şentop'un ev sahipliğinde Antalya'da başladı. 'Değişen Uluslararası Dinamiklerde Çok Taraflılığın Teşvik Edilmesi' temasıyla toplanan genel kurula, APA üyesi 27 ülkeden parlamenter heyetler katılıyor. Toplantıda Azerbaycan Milli Meclis Başkanı Sahibe Gafarova'nın yanı sıra Doğu Timor, İran, Suudi Arabistan, Türkmenistan ve Yemen'in meclis başkanları, Irak, Filistin, Rusya, Ürdün, Umman heyetlerine ise meclis başkan vekilleri başkanlık ediyor. TBMM Başkanı Mustafa Şentop, APA 13'üncü Genel Kurulu kapsamında çok sayıda ülkenin meclis başkanıyla ikili görüşmeler de yaptı.
DÜNYA NÜFUSUNUN YÜZDE 60'I ASYA'DA
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, son 4 genel kurula ev sahipliği yapmanın, Asya kıtası ve APA'ya verdikleri önemin göstergesi olduğunu söyledi. Türkiye olarak Asya'ya ve Asya'daki dostlara muhabbetin her mecrada artarak devam edeceğini, ilişkileri geliştirme gayretinin süreceğini belirten Şentop, 15 Kasım 2022'de tarihte ilk defa dünya nüfusunun 8 milyara ulaştığını, yalnızca 70 yıllık sürede 3 katına ulaşan dünya nüfusunun bugün yüzde 60'lık bölümünün Asya'da yaşadığını kaydetti. Şentop, en kalabalık 10 ülkenin 5'inin de Asya ülkesi olduğunu dile getirdi.
'DEĞİŞEN DİNAMİKLERLE BAŞ ETMEK ZORUNDAYIZ'
Nüfus artışının fırsatlar ve bereket kadar zorluklara yol açtığını, zorlukları aşacak tedbirler geliştirilmesi gerektiğini anlatan Şentop, "Ekonomik krizler, savaşlar, salgınlar, kuraklık, göç hareketleri, başta Batı dünyası olmak üzere tüm dünyada yükselen ırkçılık ve yabancı düşmanlığı, hibrit tehditler, uluslararası şirketlerin ulusal mevzuatların arkasından dolanma girişimleri, keyfi yaptırımlar, küresel güç savaşları ve denge arayışları gibi birçok eski ve yeni nesil meseleyle karşı karşıyayız. Şüphesiz birbirlerinin hem sonucu hem de sebebi olan grift sorunlarla ve değişen dinamiklerle baş etmek zorundayız. Aksi takdirde vatandaşlarımızın huzuru, ülkelerimiz istikrarı tehdit altında kalacaktır" dedi.
KİTLESEL GÖÇ 100 MİLYONU GEÇTİ
Bölgesel ve küresel düzeyde terörün her zaman başta gelen gündem maddelerinden birini teşkil ettiğine işaret eden Şentop, "Terörle etkin mücadelede ilkeli ve kararlı duruş sergilemek zorundayız. Tabiatıyla, terörizmle mücadelede hedeflediğimiz sonuçlara ulaşmak için uluslararası iş birliği elzemdir. Terör, çatışma, savaş, şiddet, insan hakları ihlalleri ve zulüm nedeniyle yerlerinden edilenlerin sayısı dünya genelinde 100 milyonu geçerken, yeni kitlesel göç riskleri ülkelerimizin güvenlik ve istikrarını tehdit etmeyi sürdürüyor" diye konuştu.
SURİYELİ SIĞINMACILAR 11 YILI DOLDURDU
2014'ten bu yana en fazla sığınmacı nüfusuna ev sahipliği yapan ülke olarak bu yükün uluslararası toplum tarafından hakkaniyete uygun şekilde paylaşılmadığını ifade eden TBMM Başkanı Şentop, "Suriye'deki ihtilaf nedeniyle ülkeden kaçan milyonlarca Suriyelinin, sığınmacı olarak 11 yılını doldurmuş olması, maalesef bu durumun açık bir göstergesini teşkil ediyor. Göçe neden olan sorunların kaynağında çözülmesinin önemi, insani şartların kritik bir hal aldığı Afganistan'da da net şekilde görülmektedir. Başta düzensiz göç, terörizm ve uyuşturucu kaçakçılığı olmak üzere Afganistan'daki istikrarsızlıktan beslenen sınır aşan sorunlar bulunduğu hepimizin malumudur" dedi.
AFGANİSTAN'A KADINLAR İÇİN ÇAĞRI
Afganistan'da kalıcı barış ve istikrarın tesisinin ancak Afgan halkının her ferdinin insan onuruna yakışır yaşama kavuşmasıyla sağlanacağına değinen Şentop, "Etnik, siyasi tüm kesimlerin dahil olacağı kapsayıcı bir siyasi sistemin kurulmasıyla mümkündür. Gelinen aşamada maalesef Afganistan'da özlenen ve beklenen gelişmeleri göremiyoruz. Son olarak kadınları sosyal ve iş hayatından tamamen dışlamayı hedefleyen uygulamalara yenileri eklenmiştir. Bu kararların geri alınması yönünde başta İslam dünyası olmak üzere tüm uluslararası camiadan ortak bir ses yükselmektedir. Türkiye olarak şimdiye kadar olduğu gibi kardeş Afgan halkına başta insani yardımlar olmak üzere her alanda desteğimizi sürdüreceğiz" diye konuştu.
MYANMAR VE FİLİSTİN SORUNU
Myanmar'daki insani krizin etkilerinin artarak, Filistin meselesinin tüm çözümsüzlüğüyle devam ettiği konulara da dikkat çeken Şentop, "Filistin-İsrail ihtilafının, 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan egemen, bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin Devleti'nin kurulmasıyla sonuçlanacak şekilde çözüme kavuşturulmasını arzuluyoruz. Orta Doğu'da kalıcı barış ve istikrarın tesis edilebilmesi için Filistin-İsrail meselesinin uluslararası hukuk ve BM kararları çerçevesinde adil ve kapsamlı çözüme kavuşturulmasının zorunlu olduğunu her vesileyle vurguluyoruz ve vurgulamaya devam edeceğiz. Şüphesiz, kıtamızda ve bölgelerimizde daha birçok sorun var, her birini tek tek anlatmamız zaman kısıdımız nedeniyle mümkün değil. Ama vurgulamak isterim ki Türkiye olarak her durum ve şartta mazlumun ve haklının yanındayız yanında olmaya devam edeceğiz" dedi.
'MEVCUT BM SİSTEMİ İŞLEVSİZDİR'
Küresel sorunların çözümünün, iş birliği ve etkin çok taraflılık temelindeki ortak çabalara bağlı olduğunu vurgulayan Şentop, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Yeni ve daha adil bir dünya mümkün' anlayışı ve 'Dünya beşten büyüktür' ilkesini hatırlatarak, şunları söyledi:
"Başta Güvenlik Konseyi olmak üzere Birleşmiş Milletler ve diğer çok-taraflı kurumların günümüzün ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde reforma tabi tutulması çok taraflılığın daha işlevsel bir biçimde tesis edilmesi noktasında en büyük adım olacaktır. Mevcut BM sistemi işlevsizdir, köhnedir ve her şeyden önemlisi adaletsizdir. BM'ye sözde öncülük edenler ve onun kurallarını inşa edenler bu kurallardan kendilerini muaf tutuyorlar. Böylesi bir durum çok taraflılık değil, olsa olsa batı-taraflılık olarak adlandırılabilir. Siz kıymetli misafirlerimizden arzum, 'Dünya beşten büyüktür' ilkesini desteklemeniz, gittiğiniz her yere mesaj olarak iletmeniz ve daha adil birçok taraflılığın inşasının mümkün olduğunu anlatmanızdır."
NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ İÇİN DESTEK ÇAĞRISI
Türkiye olarak son kez APA dönem başkanlığını üstlendiklerini açıklayan TBMM Başkanı Şentop, APA üyesi ülkelerin heyetlerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı 'Nobel Barış Ödülü' aday göstermesi konusunda destek vermeleri çağrısında bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, başından bu yana Rusya-Ukrayna savaşının sona erdirilmesi, öncelikle ateşkes olmakla birlikte adil bir barışın diplomasi yoluyla sağlanması, savaşın olumsuz etkilerinin giderilmesi için çalıştığını ve çağrılarda bulunduğunu anlatan Şentop, şöyle konuştu:
"Bu bağlamda örneğin Ukrayna tahılının Karadeniz üzerinden ihracına yönelik İstanbul anlaşmasının hayata geçirilmesi Sayın Cumhurbaşkanımızın gayretleriyle sağlanmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, enerji güvenliği konusunda da önemli inisiyatifler almaktadır. Bu alanda da ortaya çıkan krizlerin derinleşmesinin önüne geçmeye çalışıyor. Ben şahsen bu çabaların uluslararası camia tarafından da somut biçimde kayıt altına alınması gerektiğini düşünerek Sayın Cumhurbaşkanımızı Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterdim. Sevgili dostum Pakistan Senato Başkanı Sayın Muhammed Sadık Sanjrani de geçtiğimiz hafta Norveç Nobel Komitesi'ne yazdığı mektupla Ukrayna krizinin çözümüne yönelik çabalarından dolayı Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ı Nobel Barış Ödülü için aday gösterdi. Bu vesileyle siz kıymetli misafirlerimiz ve dostlarımızın da bu konuda desteklerini beklediğimi ifade etmek istiyorum. Bu tarihi vesikada imzasının olmasını arzu eden parlamenterler sekretaryamızla irtibata geçebilirler."
ANTALYA DEKLARASYONU KABUL EDİLECEK
TBMM Meclis Başkanı Mustafa Şentop, APA'nın 13'üncü Genel Kurul Toplantısı açılış programının ardından gazetecilere konuştu. Şentop, Genel Kurul'da çevreden sağlığa, parlamentolar arası iş birliğinden sürdürülebilir kalkınma hedeflerine kadar uzanan geniş bir çerçevede bölgeyi ilgilendiren konuları kapsamlı şekilde ele aldıklarını kaydetti. Bu başlıklarda hazırlanan 9 karar tasarısını görüşüp, kabul edeceklerini açıklayan Şentop, toplantı sonunda ayrıca APA'nın küresel ve bölgesel meselelere dair vizyonunu ortaya koyan Antalya Deklarasyonu'nun kabul edileceğini söyledi.
'SORUNLARIMIZ ORTAK'
Bugün dünya üzerinde yaşanan sınamalar, belirsizlik ve çalkantıların Asya coğrafyasını derinden etkilediğini anlatan Şentop, "Günümüz küresel dünyasında sorunlar da küresel nitelikte. Terörizm, aşırıcı eğilimler, sınır ihtilafları, bölgesel buhranlar, yasadışı göç, kalkınma sorunları, yoksulluk, insani krizler, çevre felaketleri gündemin değişmez maddeleri haline geldi. Türkiye, ulusal güvenliğinin gerektirdiği tedbirleri hukuk devleti temelinde kararlılıkla alırken; küresel düzeyde güvenlik ve istikrar sağlanması için uluslararası alanda da gayret göstermektedir. APA, üye ülkelerin özellikleri ve ortak sorunları zaviyesinden bakıldığında, küresel sorunlara yönelik ortak hareket imkanlarının ele alınabileceği uygun platformlardan birini oluşturmaktadır. Sorunlarımız ortak. Bu nedenle, bir araya gelerek iş birliği içinde samimiyetle çözüm aramamız her zamankinden daha fazla önem taşıyor" dedi.
'ASYA, YENİDEN DÜNYANIN AĞIRLIK MERKEZİ'
Asya coğrafyasının yeniden dünyanın ağırlık merkezi haline geldiği tarihsel bir süreç yaşandığını belirten Şentop, giderek artan ekonomik ağırlığı ve dünya nüfusunun yaklaşık 5'te 3'ünü içeren demografik önemiyle Asya coğrafyasındaki gelişmelerin artık dünya gündemini belirlediğini kaydetti. Salgının olumsuz etkilerinin tüm dünyada halen hissedildiği bu dönemde, yeni iş birliği alanları tespit etmek ve mevcuttaki potansiyeli tam olarak değerlendirmenin her zamankinden daha önemli hale geldiğini belirten Şentop, "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın himayelerinde ilan ettiğimiz Yeniden Asya Girişimi'miz kapsamında kıta ülkeleriyle iş birliğimizi gerek ikili düzeyde gerek bölgesel kuruluşlar bünyesinde geliştirmekteyiz. Bu minvalde, APA ile ilişkilerimizin güçlendirilmesi ve ortak irade gösterilmesine de çok boyutlu dış politikamız açısından özel önem atfediyoruz. Dış politikamıza ilişkin önceliklerimizi ve hassasiyetlerimizi, başta Rusya-Ukrayna Savaşı ve Filistin meselesi olmak üzere bölgesel ve küresel gelişmelere yönelik yaklaşımımızı, teröre karşı yürüttüğümüz amansız mücadelede haklı duruşumuzu anlatarak çok taraflılığın güçlendirilmesi gerektiğini vurguladım" dedi.
NOBEL ÇAĞRISINI TEKRARLADI
Rusya - Ukrayna savaşının sebeb olduğu bölgesel ve küresel krizleri çözme çabalarının meyvelerini verdiğini de dile getiren Şentop, "Şüphesiz bu konuda en büyük pay; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın. Bu münasebetle ben de zatıalilerini Nobel Barış Ödülü'ne aday göstermiştim. Bu önerimi destekleyerek Nobel Komitesi'ne bir mektup yazan Pakistan Senatosu Başkanı dostum Muhammed Sadık Sanjrani'ye de buradan bir kez daha teşekkürlerimi iletiyorum. Uluslararası meselelere bizim gibi bakan diğer ülkelerden gelen dostlarımızdan da desteklerini beklediğimizi bu vesileyle bir kez daha dile getirmek isterim" diye konuştu.
AZERBAYCAN SORUNU
Azerbaycan Milli Meclis Başkanı Sahibe Gafarova'nın Fransa'ya yönelik eleştirisine ilişkin de Şentop, şöyle dedi:
"Azerbaycan'ın vatan topraklarını kurtarma için mücadele başlattığı 2020 yılında da bizzat Azerbaycan'ı ziyaret ederek ve sivillere karşı Ermenistan'ın attığı füzelerle ilgili Gence'de bizzat bulanmak suretiyle de Türkiye olarak desteğimizi çok açık ifade ettik. Sayın Cumhurbaşkanı'mız, bakanlarımız da bunu çok açık şekilde ortaya koydu. Karabağ meselesinde Azerbaycan'ın haklı olduğunu uluslararası hukuk nezdinde çok net ifade ettik ve aynı zamanda buradaki sorunun bölgesel bir barışı tehdit eden soruna dönüşmesini de engellemek gerektiğini ifade ettik. Sorunun çözümü için Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı içerisinde Minsk Grubu kurulmuştu. Fransa da bu grubun içerisinde. 30 yıldır bu sorunun çözümü için kılını kıpırdatmayan, hiçbir adım atmayan ülkelerin artık sorunun çözüm aşamasına geldiği bir noktada sadece taraflar arasında barış ve antlaşmaya katkı yapmaları gerekir. Bunun dışındaki yaklaşımların taraflı, bölge barışına zararı olacak yaklaşımlar olacağını düşünüyoruz. Bunların bir faydası da yok, sadece söylem düzeyinde kendi kamuoylarına hitap etmek için yapılmış birtakım çalışmalar. Biz bütün ülkelerin ortadaki sorunu doğru şekilde teşhis etmelerini ve bunun çözümü için gayret göstermelerini istiyoruz."