Prof. Dr. Halim Orta Trakya'daki kurak dönemi yorumladı: Bitirdik, tükettik
Türkiye'nin buğday, ayçiçeği, çeltik gibi ürünlerin en önemli merkezlerinden olan Trakya, son 91 yılın en kurak dönemini yaşıyor. Üreticiler, ayçiçeği ve buğday gibi ürünlerde kuraklık nedeniyle verim kaybı yaşarken, Devlet Su İşleri (DSİ) verilerine göre, bölgedeki barajlarda doluluk oranı yüzde 33 olarak ölçüldü.
‘CİDDİ BİR SIKINTADAYIZ’
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Arazi ve Su Kaynakları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halim Orta, Türkiye'de 27,28 milyon hektar tarım arazisinin bulunduğunu, bunun ancak 5,6 milyon hektarının sulanabilir olduğunu söyledi. Sulu tarım arazilerinin az olduğunu ifade eden Prof. Dr. Orta, "Su kaynaklarındaki yetersizlik kuraklıkla birlikte söz konusu olursa su yok, sadece yağışa bağlı bitkileri yetiştirmek, kuraklıktan dolayı mümkün değil. Öbür tarafta hadi bu suladığımız alanlarda sulanabilir alanlarda sulama yapalım desek, oradaki göletlerimiz ve barajlarımız an itibariyle boş. Ciddi bir sıkıntıdayız bir de yer altı kuyularındaki seviyeleri çok azaldı. Bu da hidrolojik kuraklık sonucunda gerçekleşti. Tabi ki hep söylediğimizi gibi küresel ısınma" dedi.
'YER ALTI SUYUNU BİTİRDİK, TÜKETTİK'
Trakya'da kullanma suyu bulma konusunda sıkıntıya düşüleceğini ifade eden Orta, alınan önlemleri anlattı. Orta, "Biz yer altı sularını beslenmesinden fazla çekmeyeceğiz ve bunları bir rezervuar olarak kullanacağız. Zor günlerimiz için yer altı su seviyelerini korumamız gerekiyor. Yer üstü su kaynaklarının tamamını kullanılabilir hale getirmemiz lazım. Trakya'da 750 köy var, 2,8 milyar metreküp yıllık suyumuz var; bunun 0,4 milyar metreküpü de yer altı suyu. Şimdi biz, yer üstü suyu akıyor biz de şöyle bakıyoruz. Hep yer altı suyunu kullanmaya çalışıyoruz onu da bitirdik tükettik. Halbuki yapmamız gereken bu 750 köye bir iki gölet yapmak. Organize Sanayi Bölgeleri'ne, yerleşim yerlerine bir gölet yapar da yer üstü su kaynaklarında yağmurlarla düşen suyun denize akmalarını engellersek ivedilikle buna bir çözüm oluşturabiliriz. Zaten miktar azalıyor. Bizim bunun hiçbirini kullanmadan denize akmasına izin vermememiz lazım. Kullandıktan sonra suyu kirletmeksizin doğal yatağından, derelerden, nehirlerden denizlere, yönlendirmemiz gerekir. Yani yağmurlarla düşen suyu biriktireceğiz ve kullanacağız. Sarnıçlarda, depolarda tarım alanlarında kullanacağız" şeklinde konuştu.
'REZERV OLARAK SAKLAMAMIZ GEREKİYOR'
Türkiye'nin birçok yerinde, Meriç ve Ergene havzasında çok güzel aküfer bulunduğunu söyleyen Orta, "Aküfer ne demek? Yer altında bir sarnıcımız var. Ganos'larla, Istranca'lardan gelen ve güneyden gelen sular bu sarnıçta depolanıyor. Bunu dilediğimiz zaman açtığımız kuyularla kullanabiliyoruz. Ama doğru düzgün kullanmalıyız bunu. Biz şu anda Ganos'larda, Istranca'lardan gelen suyun 4 katını kullanıyoruz yılda. Nasıl olacak bu? Yani 0,4 milyar metreküp toplanıyor. Biz 1,5 milyar metreküp kullanıyoruz. Sürekli tabla aşağıya düşüyor. Ben bu bölgede çalışmaya başladım 25- 30 yıl önce 70, 80 metre aşağıdan biz su çekerken şimdi 400 metreye indik. Zaten toplam derinlik 600 metre. 600 metre derinlikte aküferimiz var, 400 metresini kullanmış durumdayız şu an. Bu kış beslenmede gerçekleşmiyor ve yer altı sularının beslenmesi, yer üste sularının beslenmesinden daha zor gerçekleşiyor. Hemen yağmur düştü, ertesi gün gidin yer altı su seviyesi yükselmiyor. Kuyular o rezervler eski haline kavuşmuyor. Bunun bir zamana, bir süreye ihtiyacı var. Hidrolik yayın doygunluk noktası yer altı sularına olan transferin gerçekleşmesi gerekiyor. Bu vesile ile suyu özenli kullanacağız, depolayacağız ve yağışı yer üstü su kaynaklarını kullanıp yer altı sularını rezerv olarak saklamamız gerekiyor" dedi.