Cumhurbaşkanı Erdoğan: İsrail hesap verecek
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan satır başları:
Türkiye’nin aydınlık yarınları için hükümet olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Dış politikada yoğun bir gündemi geride bıraktık. Cezayir ziyaretimiz oldukça başarılı geçti. Cezayir, Filistin davasının önde gelen savunucuları arasında yer alıyor. Cumhurbaşkanı ile görüşmememizde Gazze’ye güçlü desteğimizi teyit ettik.
"TÜRKİYE'NİN GÜNEYİNDE TERÖR YAPILANMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ"
Geçen hafta yaptığımız grup toplantımızda seçimlere ilişkin hazırlıklarımızı değerlendirirdik. Bir fetret yaşayan muhalefetin belediyeleri gerçek belediyecilikle buluşturacağız. MGK toplantısında pek çok konuyu ele aldık. Terör kaynağında yok etme stratejimizi başarıyla uyguluyoruz. Bundan 40 sene önce milletimizin başına musallat edilen terör belasından Türkiye’yi tamamen kurtarmakta kararlıyız. Buradan Türkiye’yi terör örgütü eliyle sıkıştırmaya çalışanlara sesleniyorum, Türkiye’nin güneyinde ve Suriye’nin kuzeyinde kesinlikle bir yapılanmaya izin vermeyeceğiz. Kimin kiminle iş tuttuğunu iyi biliyoruz. Bir gece ansızın gelerek bu senaryoları yırtıp atmasını iyi biliriz. Barış ve huzur kuyuları kazıyor, herkesin hizmetine sunuyoruz. Ülkemize kuyu kazanları da kendi hesaplarıyla başbaşa bırakıyoruz.
"İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİ EN FAZLA HİSSEDEN ÜLKELERDEN BİRİYİZ"
İklim değişikliğinin olumsuz etkilerine giderek daha fazla maruz kalıyoruz. İklim değişikliğini en fazla hisseden ülkelerden biriyiz. İklim değişikliğinden bahsederken şu noktanın gözden kaçırılmaması gerekiyor. Bu krizin asıl sebebi gelişmiş batılı ülkelerdir. İklim krizi, kontrolsüz büyümenin sonucudur. Tabiatı bir emanet değil de sömürülmesi gereken meta olarak gören zihniyet büyük zarar vermiştir. İklim değişikliğiyle mücadele yeni sömürü düzenine yol açmamalıdır. İlan ettiğimiz net sıfır emisyon hedefinde 2053 yılında ulaşmayı öngörüyoruz. Dubai’de düzenlenen zirvede bu konuları çok açık ifade ettik. Doha ziyaretimiz ise oldukça önemliydi. 2014 yılında kurduğumuz Katar-Türkiye Yüksek Stratejik Komitesi’nin 9. Toplantısını icra ettik. 12 belge imzaladık. Ticaret hacmimizi artıracağız.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN ENFLASYON MESAJI: EN ZORU GERİDE KALDI
Yarın Yunanistan'a, ardından 18 Aralık'ta Macaristan'a ziyaret gerçekleştireceğiz. Ülkemizin uluslararası platformlar ile ikili ilişkilerinde siyasi, diplomatik, ekonomik alanda kat ettiği her mesafe bizi Türkiye Yüzyılı'na bir adım daha yaklaştırmaktadır. Hem içeride hem de küresel düzeyde belirlediğimiz hedeflere doğru yürüyüşümüzü kararlılıkla gerçekleştiriyoruz. İhtiyaç duyduğumuz her durumda yanımızda yer alarak Türkiye Yüzyılı vizyonumuza omuz veren her bir vatandaşımıza şükranlarımızı sunuyorum. İnsanımızı günlük hayatta sıkıntıya sokan meseleleri bire birer çözüme kavuşturuyoruz. En zoru geride kaldı. İnşallah bundan sonra hep birlikte daha iyiye gideceğiz. Enflasyonu yavaş yavaş kontrol altına alıyoruz. Salgın ve küresel krizlerle sarsılan makro finansal istikrarı güçlendirecek adımları kararlılıkla atıyoruz. Yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 5,9 oranında büyüyerek OECD ülkeleri arasında en iyi performansı gösteren ülke olduk. Kaliteli ve sürdürebilir büyüme hedefimizden en küçük sapma yoktur.
ASGARİ ÜCRET
"İŞÇİLERİMİZİN ONAYINI ALACAK, İŞVERENLERİMİZİ DE YORMAYACAĞIZ"
Yılbaşında ekonomik dengeyi sarsmayacak, çalışanların kayıplarını giderecek bir asgari ücret belirleyeceğiz. Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısı 11 Aralık'ta başlıyor. İşçilerimizin onayını alacak, işverenlerimizi de yormayacak ve istihdama zarar vermeyerek bir asgari ücret seviyesi hedefiyle bu süreç yönetilecek.
"İSRAİL, BU ZULMÜN HESABINI VERECEKTİR"
Gerektiğinde bedel ödeme pahasına şahit olduğumuz kötülükleri yapabiliyorsak elimizle düzeltmenin, mümkün değilse dilimizle anlatmanın, ona da mani varsa kalbimizle buğz etme gayreti içinde olduk. Son 70 yılına baktığımızda bu yaklaşımın pek çok örneğini görüyoruz. Kore'ye bu hissiyatla gidip kan döktük can verdik. Kıbrıs'ta barış harekatı gerçekleştirdik. Irak, Suriye, Ukrayna'da başı dara düşenlere kapımızı açtık. Karabağ'ın işgaline Türkistan'daki zulme, Keşmir ve Arakan'daki haksızlıklara bu düşünce ile rıza göstermedik. Bugün aynı onurlu duruşu Gazze'ye yönelik barbarlık karşısında Filistin halkının yanında yer alarak sergiliyoruz. İsrail 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana Filistin coğrafyasında uyguladığı her zulmün hesabını verecektir. Bundan kaçış yok. Netanyahu nereye kaçar bilemiyorum? Türkiye kendisi gibi düşünen devletlerle bu meseleyi her platformda dile getirecektir. İsrailli yöneticiler, insanlık mahkemesinde yargılanacak ve cezasını çekecektir. Netanyahu yönetimine bu cesareti veren Batılı ülkeler de aynı akıbeti paylaşacaktır. Şayet ABD ve Avrupa ülkeleri İsrail’e sınırsız siyasi, askeri ve ekonomik destek vermiş olmasa böyle pervasız hareket edemezdi.
"KENTSEL DÖNÜŞÜM KONUSU BEKA MESELESİDİR"
Bilindiği gibi Türkiye en fazla deprem riski taşıyan beşinci ülkedir. 6 Şubat depreminde 50 binden fazla insanımız hayatını kaybetti. Bu coğrafyada yaşamak, deprem gerçeğiyle yüzleşmek, tehlikeyi kabullenmek ve ona göre hareket etmek demektir. Depreme dayanıklı binalar yapmak tek çözüm yoludur. Kentsel dönüşüm dediğimiz adımı attık. Maalesef ülkemiz uzunca süre bu toprakların hakkını vermek yerine hakkına giren anlayışla yönetildiği gibi deprem tehlikesi de gözardı edilmiştir. 1999 felaketi bu meselenin yeniden gündeme gelmesine vesile oldu. Biz de bu süreci ileri taşıyarak, 2012 yılında kentsel dönüşüm yasasını çıkardık. Konuyla ilgili mevzuatı güncelledik, geliştirdik. Kentsel dönüşüm yasasının çıktığı tarihten bugüne kadar 480 milyar liralık yatırımla 2 milyon 200 bin bağımsız bölümün dönüşünü tamamladık. Türkiye’de yaklaşık 31 milyon konut var. Bunların 6 milyonu deprem riski altında. Bunların yarısı da acilen dönüşmesi gerekiyor. Güvenli şehirler için tek çare kentsel dönüşümdür. Kentsel dönüşümün ne kadar önemli olduğunun en son örneği 6 Şubat depremleridir. Kentsel dönüşümün siyasi çıkarlar için istismarına yönelmek ülkemize ihanet etmektir. Kentsel dönüşüm konusu beka meselesidir. Bu konu siyaset üstü bir konudur.
"KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİNİ SABOTE ETTİLER"
Attığımız her adımda, ideolojik saiklerle hareket eden eden bir kesimi karşımızda bulduk. Projelerimize sürekli takoz oldular. Ne kendileri bir iş yaptılar, ne de bizim meseleyi çözmemizi istedir. Kentsel dönüşüm projelerini sabote ettiler. Bunun bedelini maalesef yaşadık. Kentsel dönüşüm çalışmalarımızı bir üst aşamaya çıkarma kararı aldık. Bu amaçla Eylül ayında geniş katılımla Deprem Gerçeği ve Kentsel Dönüşüm Şurası düzenledik. Yeni bir kentsel dönüşüm yasası hazırladık ve yürürlüğe girdik .Yeni kentsel dönüşüm yasasının yürürlüğe girmesiyle beraber muhalefet, sayısız yalanı tedavüle soktu. Düzenlemenin tek bir gayesi vardı. Dönüşüm sürecini hızlandırmak. Kanunla beraber kentsel dönüşüm salt çoğunluk yeterli olacak. İmar planları süreçleri kısaltıldı. İstanbul'daki kentsel dönüşüm projeleri için 'Yarısı Bizden Kampanyası'nın uygulanması için de yasaya mali yardım da eklendi. Anlaşmazlıkların çözümü için yeni mecralar getirildi. Küçük çıkar kavgalarıyla veya kaygılarıyla kentsel dönüşüm projelerinin geciktirilmesinin önüne geçilmesi ancak böyle mümkündür. Amacımız İstanbul'da her yıl 350 bin konut inşa ederek, 5 yıl içinde acil dönüşüm gerektiren tüm binalara yenilemektir. İnşaasına başlanan 250 bin bağımsız bölümden 46 binini yılbaşından önce hak sahiplerine deprem bölgesinde teslim edeceğiz. Vatandaşlarımızdan gelen taleplere kulak vererek, yerinde dönüşümü kolaylaştıracak hibe ve kredi desteklerinde yeni modelleri devreye aldık. 2024 bütçemize depremzede şehirlerimiz inşasında 1 trilyon lira kaynak ayırdık. Sadece konut yapmakla kalmıyor bu şehirlere kimliğini veren ticari alanları, kültürel yapıları yeniden ayağa kaldırıyoruz.