'Anatolian' gemisinin içinden saldırın izleri
Komorlar bayraklı Anatolian isimli Ro-Ro gemisi 10 Eylül'de Bozcaada'nın 11 deniz mili güneybatısındaki uluslararası sularda Yunan Sahil Güvenlik botları tarafından açılan taciz ateşine maruz kaldı. Bölgeye Türk Sahil Güvenlik botlarının gelmesi üzerine Yunan unsurları bölgeyi terk etti. 'Anatolian' isimli gemi Çanakkale Boğazı'nda Karanlık Liman bölgesine demirledi. İncelemelerin ardından seyrine izin verilen gemi dün sabahın erken saatlerinde İstanbul, Zeytinburnu Sahili'ne yakın bir alanda demirledi.
Ardından, Anatolian isimli gemi 17.00 sıralarında, Haydarpaşa Liman İşletme Müdürlüğü'ne doğru yola çıktı. Bu sırada, gemi sahipleri ve gemideki Cengiz Oruç'un ailesi limana gelerek, Anatolian isimli geminin limana yanaşmasını bekledi. Geminin Haydarpaşa Limanı'na bağlanması ile Oruç ailesinin heyecanlı bekleyişi de son buldu. Anatolian isimli gemide 6 Mısırlı, 4 Somalili, 5 Azerbaycanlı, 3 de Türk'ün olduğu öğrenildi. Gemi Haydarpaşa Limanı'na bağlandıktan sonra pasaport ve gemi kontrollerinin ardından mürettebata iniş izni verildi.
Türk olan gemi personelinin İstanbul'da kalacağı, geri kalan personelin bir kısmının ülkelerine döneceği, bir kısmının ise gemide kalacağı öğrenildi. Anatolian isimli gemi önümüzdeki günlerde Tuzla Tersanesi'ne götürülerek, bakıma gireceği kaydedildi.
KURŞUN KAPTAN KÖŞKÜNE İSABET ETTİ
Yunan Sahil Güvenlik güçlerinin açtığı taciz ateşi sonucunda bir kurşun geminin kaptan köşküne isabet etti. Kaptan köşkünün kapısındaki camdan içeri giren kurşun geminin tavanını deldiği görüldü.
Kurşunun kaptan köşküne isabet ettiği sırada gemi personelinin de köşkte olduğu öğrenildi. Çok kez Yunan Sahil Güvenliği tarafından, ateş edildiği gemi personeli tarafından dile getirilirken, şans eseri sadece bir kurşun gemiye isabet etti. Geminin içerisindeyse Somali'de daha önceki yıllarda olduğu öne sürülen bir başka kurşun izine daha rastlandı. O kurşunun da geminin yemekhane bölümündeki cama isabet ettiği görüldü.
"BİZİMKİLERİN GELMESİ YAKIN BUNLAR ŞİMDİ KAYBOLUR"
Saldırıyı anlatan Gemi personeli Cengiz Oruç, "Yunan Sahil Güvenlik Güçleri silah zoruyla gemiyi durdurmaya çalıştılar, fiziki müdahale ile durdurmaya çalıştılar. O şekilde yaklaştıkları için durmayı uygun görmedik. Ateş ettiler, gemiye halat attılar. Bizim sahil güvenliklerin geldiklerini haber aldılar, uzaklaştılar. Karşılaşmadılar ama karşılaşsalardı bir şey olma ihtimali yüksekti.
Ona cesaret edeceklerini hiç düşünmedim. 'Bizimkilerin gelmesi yakın, bunlar şimdi kaybolurlar' dedim. Dediğim gibi de oldu. Yabancı personelden telaşlananlar oldu ama biz biraz daha sakindik çünkü sonucu biliyorduk. Bizimkilerin birkaç dakika içinde yetişecekleri belliydi, sonucu bildiğimiz için dayanmaya çalıştık" dedi.
"ÇOK ŞAŞIRDIK, ÇOK ÜZÜLDÜK, ÇOK ENDİŞELENDİK"
Geminin ortaklarından Banu Taşyar, "Gemide yük yoktu, yeni satın alınmıştı. Mogadişu Limanı'nda uzun zamandır bekliyordu. Biz satın aldıktan sonra Türkiye'ye getirmeye çalışıyorduk. Süveyş Kanalı'ndan geçtikten sonra biz derin bir nefes aldık, 'artık bir şey olmaz, sonuçta Akdeniz bizim kendi denizimiz' dedik. Çok rahatlamıştık, her şey yolunda gibi gözüküyordu. 10 Eylül'de biz bir haber aldık. Yunan Botlarının ateş açtığını öğrendik, çok şaşırdık, çok üzüldük, çok endişelendik.
Kimseye bir şey olmaması büyük bir şanstı. 2 ülke arasında sıkıntı olacağını düşündüm, daha fazla gerginlik olması da hiç istemediğimiz bir durum. Bizim istediğimiz, sorunların devletler arası diyaloglarla çözülmesi. 'Yurtta sulh, cihanda sulh' diye düşünüyoruz her zaman. İnşallah da öyle olur, problemlere neden olmadan çözülmesini diliyoruz" şeklinde konuştu.
"BEN MÜZE OLMASINI ÇOK İSTERİM"
Taşyar, "Gemi, Ro-Ro gemisi. Ticari amaçla kullanılmasını istiyorduk zaten ama hem geçmişte geminin Mavi Marmara olması, hem Somali'de yaşadıkları, hem Yunanistan'la yaşadıkları, geminin hikayesini çok kuvvetlendiriyor. Benim içten görüşüm, geminin diğer ortaklarıyla konuştuğumuz bir konu değil ama şahsi olarak müze olmasını isterim. Ben müze olmasını çok isterim" ifadelerini kullandı.
"2 ÜLKE AÇISINDAN GERGİNLİĞİ ARTTIRACAK HİÇBİR ŞEY YAPMAK İSTEMİYORUZ"
Banu Taşyar, "Burada sadece cam kırığından ibaret bir hasar yok, bunun duraklamasından ötürü oluşan başka maddi zararlar da var. Ciddi bir maddi tazminat davası açmamız gerekiyor diye düşünüyorum ama 2 ülke açısından gerginliği arttıracak hiçbir şey de yapmak istemiyoruz. Biz bunu etraflıca, belki de devlet büyükleri ile görüşeceğiz.
Manevi tarafına gelirsek tabii ki ülkenin manevi değerlerinin zedelenmesi, üstelikte 9 Eylül'ü takip eden 10 Eylül günü bunun olması çok can sıkıcı. Bu noktada da herhalde devlet büyükleri gerekli önlem ve görüşmeleri sağlayacaktır. Biz verdiğimiz koordinatlardan öğrendiğimiz kadarıyla Türk Kara Suları'nda olduğumuzu düşünüyoruz. Bayağıdır konuşulan bir konu olduğu için bu mil konusu. Farklı görüşler var, Uluslararası Kara Suları olduğu söyleniyor" diye konuştu.
İSRAİL ASKERLERİ BASKINI, SOMALİ'DE SALDIRI, YUNAN SAHİL GÜVENLİĞİNİN AÇTIĞI TACİZ ATEŞİ…
Bu arada Komorlar bayraklı Anatolian isimli Ro-Ro gemisinin, 31 Mayıs 2010'da İsrail askerleri tarafından baskına uğrayan Mavi Marmara olduğu ortaya çıktı. Geminin geçtiğimiz yıllarda da Somali'de de saldırıya uğradığı, geminin şimdiki sahipleri tarafından öne sürüldü. Gemi, 2021 yılında Ro-Ro gemisine çevrildi ve şimdiki sahipleri tarafından satın alındı.
Gemi personeli satış sonrası gemiyi Somali'den alıp İstanbul'a getirmek için 3 Temmuz'da yola çıktı. Yaklaşık 70 gün süren seyahat boyunca da çeşitli hava olayları ve gemi arızalarıyla karşılaşıldığı, Bozcaada açıklarında Yunan Sahil Güvenlik unsurlarınca ateş açıldığı belirtildi. Geminin Karadeniz'de ticaret yapmak üzere alındığı dile getirildi.