Uyum paketi bizim için

BUGÜN gözlerimiz Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde olacak. Genel oturumda vekillerimiz altıncı uyum paketini tartışacaklar.

Bu tartışmaları birlikte televizyonlarımızdan izleyeceğiz. Altıncı uyum paketi önümüzdeki hafta da Bakanlar Kurulu'ndan geçtikten sonra oylanacak.

Avrupa Birliği, köklü bir değişim döneminden geçiyor. Önümüzdeki yıl yeni bir anayasa ile yoluna devam edecek, ancak nasıl bir birlik olacağı henüz kesin değil. Irak savaşı ile birlikte ortak dış ve güvenlik politikasını oluşturamayan bir birliğin kalıcılığı sorgulanmaya başlansa, yeni yönelimler ortaya çıksa da yanı başımızda güçlü bir ittifak alanı kök salmaya devam edecek. Avrupa ile ortak değerleri paylaşma hedefi bizim için yeni bir şey olmadığına göre, bu alanın dışında kalamayız. Üstelik bu değerleri çağdaşlık kriterleri olarak zaten benimsemiyor muyuz?

Ama bu paketi her şeyden önce kendimiz için kabul etmeliyiz.

‘‘Avrupa bizi zaten almayacak’’ gerekçesinin arkasına sığınıp değişime direnmek kabul edilemez. Avrupa Birliği üyeliği gerçekleşmese, yaşam kalitemizi geliştirmeyecek miyiz? Nerede kaldı ‘‘muassır medeniyet’’ hedefimiz?

AMA KAFALAR DA DEĞİŞMELİ

GÜÇLÜ siyasi liderlik olmadan köklü değişimleri gerçekleştirmek mümkün değil. Ama siyasi liderliğin gücünü arkasındaki halk desteğinden aldığı da unutulmamalı.

Ama hükümet Avrupa yolundaki en önemli desteği, kadınların desteğini, ciddiye almıyor anlaşılan.

Unutmayın, Avrupa Birliği'ne giden yol kadınların ayaklarının altından geçer. Kadına bakış açısı, kadının durumu bir toplumun ulaştığı insanlık seviyesinin kriteridir.

Avrupa, ‘‘töre cinayetleri devam ettikçe sizin ile birlikte yaşayamayız’’ diyor.

Türk Ceza Kanunu tasarısı kadın erkek eşitliği ilkesini çiğniyor. Örneğin tecavüzü, şikayet durumunda suç sayan, çocuklara yönelik tecavüzde ‘‘rıza’’ koşulu arayan ve bunu hafifletici sebep kabul eden bir ceza kanunu ile Avrupa yolunun olmazsa olmazı, zihniyet değişimi mümkün değil. Uyum paketi bu konuda da düzenleme getiriyor ama Ceza Kanunu tasarısı başka telden çalıyor.

Bağımsız Adalet Bakanı Aysel Çelikel döneminde kadın örgütlerinin görüşleri alınarak tasarıya eklenen düzenlemeleri AKP rafa kaldırmış. Adalet Bakanı Cemil Çiçek, bu değişikliği hangi gerekçeyle savunuyor biliyor musunuz? ‘‘Herkesi memnun edemeyiz’’ diyor. ‘‘Herkes’’ kim acaba? Kadınlar olmasın? Bu bakış açısıyla binlerce uyum paketi hayata geçirilse bile uyumsuzluk sonsuza kadar devam eder.

KADINLAR İTİRAZ EDİYOR

Bugün bir başka önemli toplantı var. Bir basın toplantısı. Dokuz sivil toplum örgütünün oluşturduğu ‘‘Türk Ceza Kanunu Kadın Çalışma Grubu’’ AB müktesebatına uyum çerçevesinde ceza kanununda yapılacak değişikliklere itirazlarını açıklıyor.

Grubun üyeleri Türkiye'nin önde gelen sivil toplum kuruluşları.

Cumhuriyet Kadınları Derneği, Diyarbakır Barosu Kadın Komisyonu, İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi, İstanbul Valiliği İnsan Hakları Masası, İstanbul Valiliği Kadın Statüsü Birimi, İzmir Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi, İzmir Barosu Kadın Komisyonu, Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Vakfı, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı.

TCK tasarısını kadın bakış açısından değerlendiriyorlar. Önerilerini açıklıyor ve ‘‘Avrupa Birliği üyelerinin hepsinin yasalarında kadın-erkek eşitliği esastır. Türk Ceza Kanunu kadın erkek ayrımcılığı taşıyan bakış açısından tamamen arındırılmalıdır’’ diyorlar.
Yazarın Tüm Yazıları