Türkmenlere son an oyunu

KERKÜK

IRAK savaşının bir gün öncesi, 19 Mart 2003 günü Ankara Sheraton Oteli'nin 11'inci katında bir son an pazarlığı yapıldı. ABD Başkanı Bush'un Irak temsilcisi Halilzad, karşısındaki iki Türkmen temsilciye, Saddam Hüseyin'in devrilmesinden sonra Irak'ta kurulacak olan geçici yönetimde görev alabilmeleri için iki koşul öne sürdü.

Kullanılacak belgelerde 'Kürdistan' sözcüğünü kabul etmek. Bu birincisiydi, ikincisi ise Selahaddin Anlaşmasını onaylamak.

Irak muhalefeti arasında, ülkenin kuzeyindeki Selahaddin kentinde bir süre önce varılan mutabakata Türkmenler imza koymamıştı. Gerekçesi ise, bu anlaşmanın Saddam sonrası Federal Irak'ı öngörmesiydi. Ayrıca, Türkiye'nin Irak ile ilgisini tamamen kesmesini isteyen iki madde vardı bu mutabakatta.

Bu teklif üzerine Türkmenler, partilere danışmak için zaman istediler. 'Size dört saat' dedi Halilzad 'dört saat sonra kararınızı bildirin.' Dört saat sonra yanıt verildi. Türkmenlerin bu koşulları kabul etmeleri mümkün değildi.

Böylece, Geçici Irak Yönetimi'nde Irak muhalefetini oluşturan tüm gruplara görev verilirken, yıllardan beri bu grubun parçası olan Türkmen Cephesi ve onun çatısı altındaki parti ve gruplar Irak'ın yeniden kurulması sürecinden dışlandılar.

Aynı yaklaşım Kerkük'e girilirken de sergilendi Türkmenlere karşı. Türkmenler, Kerkük'e girişte peşmerge gibi Amerikan ordusuna kendilerinin de Akıncılar vererek yardımcı olabileceklerini söylediler.

Ama bu öneri, uçaklara sadece Peşmergeler için parola verildiği ileri sürülerek reddedildi.

Masada son anda yaşanan bu iki talihsiz olay, Irak'taki Türkmenlerin Amerikalılara karşı şüphesinin önemli nedenlerinden.

Ama, Irak yeniden kurulurken Türkmenler, yine de kurucu bütün güçlerle olduğu gibi Amerikalılarla da uzlaşmayı, işbirliği yapmayı istiyorlar.

TÜRKMEN-KÜRT GERGİNLİĞİ

KERKÜK, Irak'ın en güvenli bölgelerinden. Ama her şey diken üstünde. Türk ve Kürt mahalleleri eskisi gibi değil. Eller tetikte, sabaha kadar nöbetler tutuluyor. 150 bin Türkün yaşadığı Musalla gibi. Necmettin Kasapoğlu, Milli Türkmen Partisi Başkanı. Saddam'ın zindanında geçirdiği yedi yıldan sonra, Kerkük'ü bir gece aniden bırakıp kaçan binlerce Türkmenden biri. Kendisini yedi yıl önce, Barzani'nin Erbil'e el koyduğu çatışmanın hemen ardından gittiğim Kuzey Irak'ta tanımıştım. Saddam'ın devrilmesinden sonra Kerkük'e ilk girenlerden.

Önceki gece yarısından sonra Kerkük kalesinin dibindeki Musalla mahallesinde Milli Türkmen Partisi'nin şubesini ziyaret ediyorum. 150 bin Türkmenin yaşadığı mahallede el ayak çekilmiş, Musalla meydanında ise bir grup eli silahlı genç ve partili Türkmen nöbet tutuyor.

Körfez Savaşı'ndan sonra, Ankara'nın girişimiyle Irak muhalefet hareketi Ulusal Konsey'de, Kürtler, Şiiler ve diğer Arap gruplarla eşit söz hakkına sahip olan Türkmenlerin, sonunda dışarıda kalmaları Kerkük'te Türklerle Kürtler arasında büyük bir gerilim yaratıyor.

Bu yüzden, Musalla meydanında elleri silahlı gençler (Amerika sadece beş Kalaşnikofa izin veriyor koskoca Musalla mahallesine) karşıdaki Kürt mahallesinden her hangi bir saldırı gelmemesi için sabaha kadar eller tetikte nöbet tutuyor, ıssız mahalleler arasında devriye geziyorlar. Amerikalılarla yaptığı anlaşmaya göre Kasapoğlu, Musalla'daki tüm Türkmen bayraklarını indiriyor ama onun karşılığında o bölgeye Kürt ve Arap polisinin girmeyeceği sözünü alıyor.

Dün sabaha karşı, onlarla birlikte meydana karşı sohbet ederken iki polis arabası önümüzde durdu. Birisinden Türkmen polisler indi, diğerinde ise Amerikalı polisler vardı. Asayişin berkemal olduğunu öğrendikten sonra yanımızdan ayrılırken 'beş kalaşnikof' sınırını anımsattılar.

Kerkük'te Türkmenler ile Kürtler arasındaki gerginlik her yere yansıyor. Sokaklardaki ilanlara bile. Türkçe ilanlar Kürt gençleri tarafından karalanıyor, Kürtçe ilanlar ise Türk gençleri tarafından okunmaz hale getiriliyor.

Geçen ay Türkmenlerin, Tuz Hurmatu'daki olayları protesto etmek için yürüyüşleri sırasında silahsız kalabalığın üzerine Kaymakamlığın tepesinden ateş açılması gerginliği arttırmış durumda. Ama esas neden Kürtlerin kent yönetiminden Arap ve Türkmenleri dışlamak istemeleri. 'Biz çoğunluğuz' gerekçesiyle, sadece Kürtlerin işe alınmaları ve dayatmacı tavırlar gerilimi arttırıyor. Kiminle konuşsam 'Kürtler Saddam'ı aratacak bize' yaklaşımı var. Türkmen mahallelerindeki gece nöbetleri gibi Kürt mahallelerinde de eller tetikte. Bu durum nereye kadar sürer? Ufak bir kıvılcım bu hassas dengeyi ne hale getirir bilinmez. Irak'ın yeniden yapılanmasında üniter yapının temelini oluşturacak potansiyele sahip Kerkük'te işler iyi gitmez de bir Türk-Kürt çatışmasına imkan verilirse, Ortadoğu'da ikinci bir Kudüs ile karşı karşıya kalabilir.
Yazarın Tüm Yazıları