Türkiye'nin dönüşüm yılı

IMF reçeteleri ve Kopenhag kriterlerini yerine getirmek için, tabularımızla yüzleştiğimiz bir dönüşüm yılını geride bırakıyoruz.

2002 ile birlikte uluslaşma sürecimizin ergenlik dönemi kapandı.

Eksikleri giderdikçe, sorunları çözdükçe ancak ‘‘ne mutlu’’ olabileceğimizi kabul ettiğimiz bir yıl oldu 2002.

Her şey bitti mi? Hayır. Değişim süreçleri öyle bir yılda tamamlanmıyor.

Hele en iyisini, en doğrusunu yapan bir ulus bilincinin pompalandığı ve bunun arkasına yolsuzluklar sisteminin ustaca saklandığı bir yerde‘‘köhne’’ olanın direnişini kırmak kolay değil.

Ama küresel aktörler arasında yer almak için yapmamız gerekenleri biliyoruz artık.

İnsanların yaşam kalitelerinin önem kazandığı, verilmeyecek en önemli tavizin bu olduğu bilincine sahip bir ortak kültür yaratma çabası gündemimizin üst sıralarına tırmanmakta.

* * *

İSMET Berkan dünkü Radikal'de çok hoş bir yazı yazmıştı. ‘‘Kendi masallarıyla büyümek’’ başlıklı yazısında, önümüzdeki dönemde mutlaka karşımıza çıkacak bir konunun ipucu vardı. Çocukların Türk masallarını okumadığını, kültürel yabancılaşmanın bu noktada başladığını yazıyor Berkan, ‘‘Çünkü artık’’ diyor, ‘‘kendi kültürümüzden hareket eden popüler çocuk kitaplarının daha az üretildiğini düşünüyorum.’’

Evet hem az üretiliyor ama var olanlar da kalitesiz.

Çocuklar artık kalite arıyor. Güzel resimler, kaliteli bir baskı, iyi ifade. Hem biçimde kalite hem de özde.

Yazısında, Evli ve Çocuklu dizisinin Türkçe dublajlı olanının tutmadığını, ama İngilizce ve alt yazı ile yayınlananının çok sevildiğini söylüyor Berkan, nedenini de kültürel yabancılaşmaya bağlıyor.

Tek neden mi acaba? Sanmıyorum. Bence burada da kalite meselesi var. Dublajlı bir filmde orijinal sesler kayboluyor, anlamı zenginleştiren efektler soluyor. Kalite düşüyor.

Türkiye, farklılığı ayrıntının yarattığını öğreniyor. Ayrıntının kalitesini önem bilinci oluşuyor. Bu bilinç, sorunların çözümünü zorluyor. Ekonomik ve siyasi reformların garantisi oluyor.

Çünkü kalite için zenginlik gerekiyor.

* * *

2002'de ilk kez Türk kadını erkek ile ailenin reisi oluyor; işkence yasak bir şeydir deniyor; yolsuzlukla gelen zenginliğin yüz kızartıcı bir ‘‘ayıp’’ olduğu kabul görüyor; bazı insanların ana dilinin Kürtçe olduğu itiraf ediliyor; Avrupa trenine atlamak isteyen Kıbrıs Türkleri Denktaş'ı ağlatıyor; Tayyip Erdoğan ‘‘Kıbrıs'ı çözmeliyiz, taşıma suyla değirmen dönmez’’ diyen ilk lider oluyor.

2002'de seçmen, siyaset sahnesinin aktörlerini toptan değiştiriyor.

‘‘Önüne ne koyarsan yiyen millet’’ rüştünü kazanıyor.

2002 kutlu bir dönüşüm yılıydı. Bu yılın ise sevgili okuyucularım, hayatımızın her alanında ‘‘kalite’’nin önem kazanacağı anlamlı bir yıl olmasını diliyorum.
Yazarın Tüm Yazıları