Türkiye tartışmaları ve varoşların isyanı

PARİS’teki olayları izliyorum. Varoşların isyanı günlerden beri sürüyor.

İsyancılar, Müslüman göçmen ailelerin çocukları. Fransa’da beş milyon Müslüman yaşıyor.

Avrupa’nın en büyük Müslüman nüfusuna sahip. Her yüz kişiden onu Müslüman olan bu ülkede göçmen denince akla Kuzey Afrikalılar geliyor. Evet Afrikalı çoğunlukta ama bu sayının içinde Türkler de var Araplar da.

Varoşlar, Türkiye tartışmalarını dikkatle izliyor. Bu tartışmalarda herkes kendisini istenmeyenle bir biçimde özdeşleştiriyor. Ama isyanın nedenleri tartışılırken, kimsenin aklına işin bu yönü gelmiyor.

***

İÇİŞLERİ
Bakanı Sarkozy, uyuşturucu örgütleri ile radikal İslamcı hareketlerin yönlendirdiği örgütlü eylemler olarak yorumluyor olayları.

Siyasilerin eğilimi bu yönde. Polisiye önlemlerin artırılması tartışılıyor. Sorunlu bölgelerde ‘Mahalle polisleri’ ile örgütlü suça karşı mücadele etme projeleri gündemde şimdi.

Ekonomik sorunlar çok önemli bir neden.

Daha çok muhalefete ve toplumbilimcilerin ciddiye aldıkları bu gerekçe Fransa’da işsizliğe bir türlü çözüm bulunamamasına dayanıyor. İşsizlik oranı yüzde onlarda. Ekonomik kriz daha çok göçmen gençleri etkiliyor. Fransız hükümetinin özel programlar uygulama kararı aldığı 700 kritik bölge var ülke çapında. Bu bölgelerde yaşayan üç gençten biri işsiz. Burada gelir seviyesi ise ortalama gelirin yüzde 75 altında.

Yoksulluk ve umutsuzluk, varoşlardaki Müslüman gençleri şiddete iten ciddi bir sorun.

Eric Marliere, ‘Hukuk ve Ceza Kurumları Üzerine Sosyolojik Araştırma Merkezi’ araştırmacılarından bir sosyolog. Varoşlardaki gençlerle ilgili çalışmaları var. Ona göre bu olayların ardında göçmen gençlerdeki ‘Haksızlık ve eşitsizliğe uğramış olma duygusu’. ‘Kimse durduk yerde şiddete başvurmaz’ diyor Marliere, ‘özünde kendisi de şiddetin sembolik biçimi olan ayrımcılık ve toplumsal dışlamaya karşı verilen tepki bu.’

***

11 EYLÜL
ve Irak savaşı, ABD’de olduğu gibi Avrupa’da yaşayan Müslümanların da hayatını zorlaştırdı. Müslümanlara karşı ayrımcılık, onları potansiyel suçlu gibi gören bakış açıları kabul gördü. Avrupa’da ekonomik nedenlerden dolayı tırmanışa geçen ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının birinci hedefi Müslümanlar oldu.

Pekiyi ya Türkiye tartışmaları? 17 Aralık öncesi ve sonrasında Türkiye’nin AB üyeliği, anayasa tartışmaları ile kasıtlı olarak birleştirilerek, ‘Müslüman Türkiye gelirse Avrupa Birliği dağılır’ ana teması etrafında gelişen tartışmaların varoşların dışlanmışlığına hiç mi etkisi olmadı?

Türkiye tartışmalarından Fransa Müslümanlarının çıkartacağı mesaj ‘Müslümanlara Avrupa’da yer olmadığı’ değil miydi?

Hele Fransa’da bu tartışmalar zaman zaman öyle kaba, öyle aşağılayıcı bir üslupla yapıldı ki, ırkçılık ve yabancı düşmanlığının sınırları sık sık aşıldı.

Bu tartışmaların yıldızlarından birisi de şimdi varoşların isyanı ile başa çıkmaya çalışan Fransa İçişleri Bakanı Sarkozy idi. Türkiye’nin Avrupa ailesi içinde yer almasına ilke olarak karşı çıktığını söylerken, Müslüman Fransız vatandaşlarına bakışını da ele verdiğinin farkında mıydı acaba? Değildi ama onu dinleyenler, bu tartışmaları bir yıl boyu televizyonlarından izleyen, gazetelerinde okuyanlar farkındaydı.

***

TÜRKİYE
ile ilgili bu tartışmaların bazılarını ben de televizyonlarda ve katıldığım toplantılarda izledim. Yüzüme çarpan o tepeden bakan, dışlayan, küçümseyen üslubun, duruşun, bakışın Avrupa’nın varoşlarında hissedilmemesi mümkün müydü?

Avrupa, yirminci yüzyılın getirdiği yeni vatandaşlarını kendisine uydurmaya çalışarak ve uyum politikaları üzerine kafa patlatarak varoşların isyanının üstesinden gelemez.

Bir yandan yetmiş milyon yeni Müslüman korkusuyla Türkiye’nin uyumunu zorlaştırırken, öte yandan Avrupa Müslümanlarını kendisine uyduramaz.
Yazarın Tüm Yazıları