Türk-ABD ilişkileri iki taraf için de önemli

‘TÜRK-Amerikan ilişkileri, yukarıdan aşağıya doğru toparlanmaya başladı.’

DEİK Türk Amerikan İş Konseyi Başkanı Vural Akışık ve yönetim kurulundan temsilciler, geçen hafta aralarında bulunduğum bir grup gazeteciye böyle diyorlardı.

Madem öyleydi, ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in, İncirlik'e kadar gelip, hiçbir Türk yetkilinin elini bile sıkmadan Londra'ya uçması ne anlama geliyordu?

Rumsfeld'in Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, Irak, Afganistan ve İngiltere'yi kapsayan gezisi Amerikan basınında yer aldığı gibi bir ‘‘zafer turu’’ idi.

Rumsfeld dört saat kaldığı Afganistan'da savaşın sona erdiğini ilan etti, Irak'ta umut verdi, Amerikan askerlerini barındıran ve büyük olasılıkla bundan sonra da barındıracak olan Körfez ülkelerine teşekkür etti, bölgedeki Amerikan askeri varlığıyla ilgili bundan sonra yapılacakları konuştu.

Türkiye'nin böyle bir çerçevede yer almamış olması doğal değil mi?

Rumsfeld'in, iki ülke arasındaki işbirliğinin en somut örneği olan İncirlik hava üssünü ‘‘kullanırken’’ Türkiye'ye tavır koymaya yeltenmesi pek de başarılı bir jest sayılmaz.

* * *

IRAK savaşından sonra Bush Yönetimi'nde bazı çevreler, tek kutuplu bir dünya hedefinin gerçekleşmesi için ABD'ye destek vermeyen ülkelerin ‘‘cezalandırılması’’ gerektiğini savundular.

Bu tartışma hálá sürüyor. Ama Amerikan pragmatizminin duygusal tepkilere izin vereceğini hiç sanmıyorum.

Bush Yönetimi'nin, Ortadoğu'yu yeniden yapılandırma serüvenini ‘‘cezalandırma’’ politikalarıyla başarıya ulaştırabilmesi mümkün mü?

Önümüzde ABD'nin, hükümetler kadar, halkların da desteğine ihtiyaç duyacağı bir dönem başlıyor.

Terörizme karşı savaşı Ortadoğu'ya kaydıran ve bölgeyi yeniden yapılandırarak terörü kaynağında kurutma hedefini koyan Washington için kamuoyu desteği çok önem kazanıyor.

Bush Yönetimi bunun farkındadır herhalde.

Büyük Millet Meclisi'nin kuzeyden cephe açmama kararının, Washington tarafından, iki ülke arasında bir kan davası haline getirilmemesi bu açıdan da çok önemli.

Aynı tavır Türkiye için de geçerli. Fransa bile siyasetini değiştirdi ve‘‘savaş sonrası pragmatik politikalar’’ uygulanacağını açıkladı.

Olumsuzlukları aşmak için, aktif çaba gösterme zamanı.

* * *

BUGÜN Washington'da Irak'ın yeniden inşasıyla ilgili bir toplantı var. Buraya Türkiye'den de iş adamları katılıyor.

Türkiye, Irak'ın yeniden inşası sürecinde hem ekonomik potansiyeli, hem de siyasi deneyimi açısından göz ardı edilemeyecek bir ülkedir.

Bu açık bir gerçek ama, yeniden anımsatmakta yarar var yine de. Nasıl mı?

Arap, Kürt, Türkmen bütün Iraklıların yardımına sevecenlikle hazır olduğunu gösterecek adımlar atarak; güvensizlik mesajlarının yerine Irak'ın bir an önce istikrara kavuşması için yardım elini uzatarak Türkiye, Irak'ta geniş bir işbirliği ortamına önderlik edebilir.
Yazarın Tüm Yazıları