Troyka toplantısı ve havuçlu jest

AVRUPA Birliği'nin, bu dönem ilk troyka toplantısını Türkiye'ye taşıması, Yunanistan'ın Ankara'ya jesti olarak niteleniyor.

Dönem başkanı olarak Yunanistan'ın önerisi, kendisinden sonra başkanlığı devralacak olan İtalya tarafından da kabul edilince Avrupa'nın zirvesi bugün Ankara'da toplanıyor.

Genişlemeden sorumlu komiser Gunther Verhaugen ile Avrupa'nın güvenlik ve dış politika sorumlusu Javier Solana da (son anda bir değişiklik olmazsa) katılacak toplantıya.

‘‘Jest’’in iki yönü var.

Türkiye'nin Avrupa'nın genişleme gündemindeki yerini koruduğunu göstermek ve Kıbrıs.

Kopenhag Zirvesi'nin sonuç bildirgesinde varılan karara göre Türkiye-AB katılım ortaklığı belgesinin yeniden gözden geçirilmesi de ele alınacak.

‘‘Jest’’in ikinci yönü ise Kıbrıs. Türkiye'nin önemi devam ediyor, ancak AB üyesi ülkelerin genişleme kararını verecekleri nisan ayına kadar Türkiye'den de Kıbrıs konusunda adım atması bekleniyor.

Toplantı önemli. Toplantıya Dışişleri Bakanı Yaşar yakış da katılıyor. Ama genişlemeden sorumlu Komisyon üyesi Verhaugen'in muhatabı yok gibi.Verhaugen ile teknik düzeyde muhatap olması gereken Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, Büyükelçi Volkan Vural'dan sonra boş. Bir türlü karar verilemiyor. Dışişleri bünyesinden mi atama yapılacak, dışarıdan mı?

Avrupa hedefini öncelikleri arasında sıralayan hükümetin, sıkı müzakerelerin, örgütlü çalışmanın gerektiği böylesine civcivli bir dönemde, bu kararsızlığını anlamak mümkün değil.

* * *

YUNANİSTAN Dışişleri Bakanı Papandreu'nun bugünkü toplantıdan sonra yapacağı ikili temaslarda bir süre önce yaptığı bir öneriyi yeniden gündeme getirmesi bekleniyor.

Papandreu, Kopenhag Zirvesi öncesi, Ankara'ya yaptığı ziyaret sırasında, Kıbrıs meselesinin Türkiye ve Yunanistan'ın da katılacağı bir ortak platformda ele alınmasını istemişti. Dörtlü zirve.

Doğru bir yaklaşım ama eksik. Evet, Kıbrıs sorunu esas olarak bir Türk-Yunan sorunu. Denktaş ile Klerides'i BM'nin eline bırakıp kenara çekilmek, Avrupa hedefini de ‘‘havuç-sopa’’ politikasında kullanmak, istenen kalıcı barışı kolay kolay sağlayamaz.

Önemli olan Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunların çözülmesi ve geri dönülmez barışın yerleştirilmesi. O zaman Kıbrıs'da çözüm çabaları da ‘‘gerçekçi’’ olur.

Dörtlü zirve, eğer tüm sorunlu konuların ele alınacağı bir çerçeveye sahipse anlam taşır.

Irak krizinin tırmandığı, Avrupa'nın ortak dış politika geliştirecek bir birliğe ulaşamadığının ortaya çıktığı bu kritik dönemde, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişki daha da önem kazanıyor.

Balkanların yeniden yapılanmasında Türk-Yunan işbirliğinin oynadığı olumlu rolü anımsarsak eğer, Ortadoğu'nun yeniden biçimlenme sürecinde de bu işbirliğinin, çok önemli olacağını daha iyi görürüz.

Hem bölgesel istikrarın garantisi olarak, hem de demokrasi, insan hakları, hukuk devleti gibi değerlerin aktarılması açısından.
Yazarın Tüm Yazıları