Trenle yolculuk başlıyor

HER istasyon bir işaretti. Cankurtaran’ı görünce İstanbul’a geldik, Bakırköy’den itibaren eve dönüş başlıyor demekti.

Trenleri seyretmek diye bir şey de vardı o zamanlar. Ritmi ile biçimi ile, hızı ve akışı ile anı yakalama oyunu oynardık trenleri seyrederken.

Sonra trenler yaşamımızdan çıktı. Hele son yıllarda trene binmek, vagonların bakımsızlığı bir yana, cesaret işiydi. Güvenlik yoktu.

Ama sevgili okuyucularım değişiyor. Trenler yeniden yaşamımıza girmeye hazırlanıyor.

Bu yıl Devlet Demir Yolları’nın kuruluşunun 150’üncü yılı.

Devlet Demir Yolları Genel Müdürü Süleyman Karaman’ı dinledim önemli gelişmeleri haber verdi.

Devlet Demir yollarında son iki yıl, arama konferansları ve çeşitli toplantılar yaparak ihtiyaçları belirlemiş. Bu yıl hamle yılı.

Bu hamleyi zorunlu kılan bir başka şey var. Avrupa Birliği. Brüksel, ulaştırma konusunda uyum çalışmalarının başarıya ulaşması için Türkiye’ye, "kodlar arasında dengeyi sağla" diyor. Demir yolları ulaşımını da kara, hava ve deniz yolları seviyesine getirmesi gerekiyor Türkiye’nin.

Avrupa, 20020 yılında demir yolu ulaşım payının yüzde 20’ye çıkmasını öngörüyor.

Bugünkü duruma baktığımızda ise Türkiye bir karayolları ülkesi. Karayollarının yolcu taşıma payı 96 iken demir yollarınınki yalnızca yüzde 2.

ANKARA-İSTANBUL 3 SAAT

DEMİR
yollarının çağdaşlaşması, mesafelerin kısalması sosyal yaşantımızı da etkileyecek. Süleyman Karaman, bu yıl içinde hızlı tren projesinin İstanbul-Ankara etabının devreye gireceğini haber veriyor. Böylece üç saatlik bir tren yolculuğu ile İstanbul’dan Ankara’ya gidebileceğiz.

Eskişehir-Ankara arası ise bir saat. İnönü, Ankara-Sıvas hattını açarken, "artık Sıvas-Ankara on gün değil bir gün" demiş. "Bugün mesafeleri saatlerle ölçüyoruz" diyor Süleyman Karaman "Ankara’da çalışmak için Eskişehirli artık taşınmak zorunda kalmayacak. Kasabalar, kentler birbirinin banliyösü haline gelecek, göç duracak."

Avrupa’da kentler arası yolculukta her zaman hızlı trenleri tercih ediyorum. Hem daha ucuz hem de havaalanlarına göre daha hızlı hallediyor insan iniş biniş faslını.

Türkiye, gerçekten hızlı tren projesini gerçekleştirebilirse dünyanın 8. ülkesi olacak.

Ayrıca, toplu taşımacılığın çeşitlenmesi ile insanlar tarifeleri okumayı ve ulaşım programı yapmayı da öğrenecekler. Zaman ve para değerini öğreten bir süreç bu. Ulaştırmanın karayollarına bağımlılıktan kurtulması bir uygarlık eşiği gerçekten de.

HAYDARPAŞA’DA OVAL OFİS

"TÜRKİYE’nin köprü olduğu söylenir ama değil"
diyor TCDD Genel Müdürü, bir harita açıyor önüme ve Avrupa ile Asya tren yollarının üzerinden geçiyor kalemiyle. Gerçekten de Orta Asya ile Avrupa kuzeyden, Rusya’dan bağlanıyor. İpek yoluna bakıyorum, "Yollarını yaparsanız olur" diyor Karaman.

Demir yolları, Teknik Üniversite ile birlikte 2023 yılını hedefleyen bir master plan yapmış. Bu plana göre çalışmalar bu yıldan itibaren start alıyor. Avrupa Birliği ve Dünya Bankası’ndan da krediler temin ediliyor. Son 100 yıldan beri hiç ellenmemiş hatlar var Türkiye’de, hepsi elden geçiyor. Vagonlar modernleştiriliyor, istasyonlar ayrılık ve hüzün atmosferinden kurtarılarak yaşam alanı haline getiriliyor.

Bana sorarsanız, eski istasyonlar birer yüzük taşı. Mutlaka değerlendirilmesi gereken mekanlar. Marmaray’ın devreye girmesiyle birlikte devre dışı kalacak olan Haydarpaşa da onlardan biri.

"Biz hatalardan dersler çıkartmak istiyoruz" diyor Karaman, "Haydarpaşa garında bir oval ofis açacağız. Ve çalışmalara başlıyoruz. Önce altlık hazırlanacak. Yani burasının geçmişi, anlamı sosyolojik özellikleri gibi. Sonra da nasıl bir dönüşüm modelini tartışmaya açacağız. Ardından da ihale süreci başlayacak."

Dikkatle izleyeceğiz, şeffaflıkta ısrarlıyız. Bütün kentsel dönüşüm projeleri gibi Haydarpaşa’nın ne olacağı, nasıl olacağı da şeffaf bir süreçte ve halkın da desteği alınarak kararlaştırılmalı.
Yazarın Tüm Yazıları