Tepki cephesi

‘Solcuların işi. Aşırılık yanlıları da karışıyor. Anarşik ayaklanma girişimi.’ Bu sıfatları, İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, kuzeyde beş günden beri süren olaylar için kullanıyor.

İtalya ayakta.

Piemonte bölgesinde bir vadi halkı, hızlı tren projesine karşı günlerdir direniyor. Direnişi dağıtmak için bölgeye yollanan güvenlik güçlerinin şiddet kullanması gerilimi artırdı. Torino’da komiteler oluşuyor. Roma ve Milano’da da hızlı trene karşı gösteriler başladı.

Berlusconi hükümeti, projeden vazgeçmiyor. Sol partiler ise hükümeti, dayatmacılıkla suçluyor. Prodi, ‘Polis devleti’nden söz ediyor. Halk, ‘Var olan trenleri daha iyi çalıştırsınlar, bu bize yeter’ diyor.

İspanya, Fransa ve İtalya’dan geçecek hızlı tren projesine karşı çıkan Valle di Susa’lılar, yaşlı genç, kadın erkek yollara dökülmelerinin nedenini soranlara, ‘Milyonlarca avroyu harcayıp Alpleri onuncu kez deliyorlar. Tonlarca kayayı oynatıyorlar. Doğal dengeyi bozuyorlar. Bu topraklar bizim. Parayı hastane yapımına, okul inşaatına, çevreyi korumaya harcayacaklarına inşaat şirketlerinin cebine akıtıyorlar’ diyorlar.

Hükümet tetikte. İspanya-Fransa-İtalya üzerinden Moskova’ya uzanacak olan bu Avrupa projesine karşı ‘Tepki Cephesi’ genişliyor.

***

‘TEPKİ Cephesi’
kavramı bana ait değil. Benzetmesi bana ait değil. Osman Ulagay’ın yeni kitabının adı. ‘Tepki Cephesi Piyasa İmparatorluğu’na karşı.’

Kitabını tanıtırken, ‘İtiraf edeyim ki’ diyor Ulagay, ‘Türkiye’nin AB ile bütünleşmesini savunanların çoğu gibi ben de, gerekli soruları sormadan ve çok yönlü bir değerlendirme yapmadan bu davanın savunucusu haline gelmiştim. Biz, Türkiye’de demokrasinin kökleşmesi, insan haklarının tanınması, özgürlüklerin yerleşmesi, ekonominin sağlam temellere oturması ve tehditlerle dolu bir dünyada Türkiye’nin kendine iyi bir yer bulması için AB ile bütünleşmenin gerekli olduğuna o kadar inandırmıştık ki kendimizi, başımızı kaldırıp Avrupa’daki havayı koklamayı unutmuştuk. Avrupa’da neler oluyor diye dönüp bakmamıştık.’

Ulagay,
bizim adımıza da itiraf ediyor. Ama doğru söylüyor. Avrupa’yı sorgulamak bu hedeften vazgeçmek anlamına gelmiyor. Ulagay bu kitabıyla bizi mutlaka yapmamız gereken bir tartışmaya davet ediyor.

Avrupa nereye gidiyor ve biz nasıl bir Avrupa’nın parçası olmak istiyoruz. Ancak bu tartışma sırasında önümüzü görebilir ve bundan sonraki adımlarımızı ona göre planlayabiliriz.

***

AVRUPA
Anayasa’sının Fransa ve Hollanda’da reddedilmesinden sonra şimdilik de olsa rafa kaldırılması, ve tabii ki hálá bir türlü çözüme bağlanamayan bütçe sorunu Avrupa’nın ciddi bir kriz içinde olduğunu gösteriyor. Evet, AB tarihi krizlerle dolu, ama her kriz yeni bir adıma yol açtı. Bu kez Avrupa’yı ne bekliyor? Yanıtını veremiyoruz henüz.

İşte bütün bu gelişmelerin ışığında Ulagay, kitabında özellikle bu yıl görülür hale gelen bir olguya dikkat çekiyor. Tepki Cephesi’ne yani Avrupa halkına; ’Tepki Cephesi’nin Avrupa’daki yükselişini hesaba katmadan. Her şeyin eskisi gibi süreceğini ve seçkinlerle siyasetçilerin bildiklerini okuyarak Avrupa’yı yönetmeye devam edeceğini var sayarsak sağlıklı bir analiz yapamayız.’

İtalya’da, hızlı trene karşı oluşan cephe, bildiğini okuyan siyasetçi ve sermayeye karşı halkın tepkisi. Bu cephe, hiç de etkisiz değil. Avrupa’da çok önemli şeyler oluyor.

Biz nasıl bir Avrupa’nın üyesi olmak istiyoruz? Almanya ve Fransa’nın öngördüğü gibi, Federal bir Avrupa mı? Britanya’nın istediği gibi ekonomik alan Avrupa’sı mı?

Tartışmanın zamanı gelmedi mi?
Yazarın Tüm Yazıları