Güncelleme Tarihi:
Kimileri kahve,kimileri su ,kimileri el falına bakarak geleceği söylemeye çalışırlar. Bunlardan en yaygını yıldız fallarıdır.
Burçların, insan yaşamını doğum gününe bağlayarak gezegenlerin belirlendiğini ileri sürerler. İddialarını kanıtlamak için gezegen hareketlerinin gösteren kozmoloji haritalarına bakarak gelecek hakkında bilgiçlik taslarlar. Bilim ve teknolojinin çok gelişmiş olduğu modern toplumda dahi falcılar, profesyonel bir meslek gurubu oluşturmayı başarabilmişlerdir.
Para karşılığı insanlara gelecek satarlar.Antik kültürlerde kahinler siyasal kararların alınmasında bile önemli roller üstlenmişlerdir. Modern toplumun kahinleri her gün yıldız falı sütunlarında her milletten her kültürden milyonlarca kişi ile ilişki içindedirler. İstisnasız her gazetede bir burç sütunu vardır. Burçlara gerçekten inanan sevgili eşim gazeteden kestiği oğlak burcu erkeğinin karakterinin benim karakterimle %100 örtüştüğünü ileri sürer. Yıldızlara inanma bağlamında ısrarlıdır.
Acaba astrologların iddia ettiği gibi gezegenler ve gezegenlerin hareketleri insanların alın yazılarının ve karakterlerinin belirleyicisi olabilirmi?
Bulutsuz bir gecede gökyüzüne baktığınızda yıldızların bir küresel hacımın derinlik1erinde yer aldıklarını görür ve gözetlemenizi sürdürürseniz bu muhteşem kürenin başucunuzda döndüğünü sanırsınız. Esasında dönen, küre şeklinde gözlemlediğiniz evren değil yıldızlar ve yerküredir. Ancak insan aklının modellediği böyle bir geometri evrendeki adresimiz için gereklidir. Şimdiye kadar böyle bir geometrik modele göre yapılan gözlem ve deneyler, uzak yakın gözleyebildiğimiz tüm yıldızların ve galaksilerin konumlarını yanılışsız olarak verebilmiştir. İçinde yaşadığımız evreni bir bütün olarak kavrayabilme çabası, insanoğlunun ilgi spektrumunu,her gün çevremizde gördüğümüz basit varlıklardan uzayın derinliklerindeki yıldızlara kadar yaygınlaştırmıştır .
İnsan aklı, maddenin en küçük yapıtaşlarını bulmak için nasıl optik mikroskoplardan oradan çok yüksek enerjili hızlandırıcılara kadar bir seri alet ve sistem geliştirdi ise; aynı şekilde kendisinden çok, çok uzak ve çok çok büyük gök cisimlerini incelemek için de optik teleskoplardan radyo teleskoplara kadar bir seri alet ve sistem geliştirmiştir. Bu genişlik içinde uzayı anlamak için elde ettiği bulgular gök mekaniği ve astrofizik olarak isimlendirilen bilim alanlarını doğurmuştur. Gezegenlerin yeryüzündeki bir canlıya etkileri ancak böyle bir bilimsel disiplin içersinde incelenirse, bir anlam ifade eder.
Bu sunumun amacı astrolojinin bilim değil bir eğlence olduğunu göstermektir .
Gezegenlerin,galaksilerin,karadeliklerin,yıldızların,uyduların,uzaygemilerinin, füzelerin,uçakların ve çevremizde gördüğümüz benzeri tüm hareketlerin belirleyicisi Newton evrensel kütle-çekim kanunudur.Yerkürenin Güneş etrafında 365 günde kendi ekseni etrafında 24 saatte bir dönüşünü tamamlaması veya Hayley kuyruklu yıldızının yerküreye çıplak gözle görülecek şekilde yaklaşıp uzaklaşması ve bunu her 75 senede bir tekrarlaması, veya tüm gezegenlerin herhangi bir anda yörüngeleri üzerinde hangi noktada bulunduklarının büyük bir hassasiyet ile bilinmesi, gel-git olaylarının nerede ne zaman kaç dakika süreceği, Ay'a giden yolun ve süresinin ne olacağı ve buna benzer gök mekaniği ile ilgili ve doğruluğu kanıtlanan tüm bulgular Newton kütle-çekim kanununun bir sonucudur.Bu kanunlar gök mekaniğinin yani gök cisimlerinin hareketlerinin belirleyicisidir.
Yerküre bu günkü şeklini aldığı günden beri, her 24 saatte bir dönmekte senenin belli bir gününde Güneş belli bir saatte bilinen noktadan doğmakta belli bir saate bilinen bir noktadan batmaktadır. Bu hareket, anlayabildiğimiz zaman ve süre kavramı içinde tekrarlana gelmektedir. Dünya ve diğer gezegenler,Güneş etrafındaki dönüşlerini hep ölçtüğümüz zaman dilimleri içinde yapmaktadırlar. Bu süre ne kısalmakta ne de uzamaktadır. Gözlenen olayların tümü Newton kanunlarına uymakta veya Newton kanununa göre bulunan sonuçlar gözlemler ile doğrulanmaktadır.Aya yolculuk, gezegenlere gönderilen araştırma uyduları, gökdelenler, köprüler, uçaklar hep kütle-çekim kanununa dayandırılarak yapılır.Şimdiye kadar da bu kanundan şüphe edilmesini gerektiren bir olay gözlenmemiştir. Yani Newton kanunları bir doğa gerçeğini yansıtır, bu nedenle evrenseldirler. Şayet astrolojinin iddia ettiği gibi, doğmakta olan bir bebeğin yaşantısına ve karakterine gezegenlerin hareketi etkili olacaksa bu etki mutlaka Newton kanunlarına uygun olarak ortaya çıkmalıdır.
Şimdi bir örnekle doğmakta olan bir bebeğe gezegenlerin konumlarından ve kütlelerinden kaynaklanan kütle çekim etkisinin ne olabileceği hesaplanacaktır.Bilindiği gibi Güneş sistemi içinde Jüpiter kütlesi en büyük olan gezegendir.Yerkürenin kütlesi 1 kabul edilse Jüpiter'in kütlesi 318'dir.Yani Jüpiter 318 Dünya büyüklüğündedir. Bu devasa kütlenin doğmakta olan bir bebeğe etkisi ile doğum evinden 500m uzaklıkta kütlesi 100 ton olan bir trenin aynı bebeğe kütle çekiminden kaynaklanan etkisi karşılaştırılacaktır
Jüpiter'in kütlesi 1.90xl027 kg (1.90 çarpı milyar çarpı milyar çarpı milyar.) Yani milyar kere milyar kere milyar kg . Güneş'ten ortalama uzaklığı 0,78 milyar km periyodu ise 11.9 yıldır. Jüpiter ve dünya'nın Güneş etrafındaki yörüngeleri çember kabul edilecektir. Şekilde güneş sistemi içinde Jüpiter;dünya ve diğer gezegenlerin güneşe göre konumlarının temsili bir resmi verilmiştir. Yörüngelerin elips yerine çember olarak kabul edilmesinin sonuca etkisi ihmal edilecek kadar küçüktür. Buna göre hem Dünya hem de Jüpiter Güneş merkezli çember üzerinde hareket ederler. Dünya'nın Güneş'e olan ortalama uzaklığı 0, 15 milyar km de bu yaklaşımda dairesel yörüngenin yarıçapıdır..Kütle-çekim kuvveti etkileşen kütlelerin arasındaki uzaklığın karesi ile ters orantılıdır.Kütleler birbirinden ne kadar uzakta olursa çekim kuvveti o kadar küçük kütleler ne kadar büyük olursa çekim kuvveti de o kadar büyük olur. Jüpiter gibi çok, çok büyük bir kütleye sahip (milyar kere milyar kere milyar kilogram)bir gezegenin, Dünya üzerinde canlılar da dahil tüm varlıklara etkisinin ciddi olduğunu düşünmek mümkündür. Ancak bu etkinin, inandırıcı olabilmesi için, Dünya üzerinde herhangi bir cisim ile bebeğin kütlesi arasındaki çekim kuvvetine göre çok büyük olması gerekir. Jüpiter'in hareketi sonucu Dünya üzerindeki bir cisme olan etkisindeki değişim gerçekten büyükmüdür?
Şekilde Güneş Dünya ve Jüpiter'den oluşan sistem gösterilmiştir. Dünya ve Jüpiter, Güneş merkezli yarı çapları RD ve Rj ile gösterilen dairesel yörüngelerde dönmektedir .Gezegenler çok uzaklarda bulunduklarından bu cins hesaplarda birer nokta parçacık gibi kabul edilirler. Herhangi bir başlangıç anında, şekilde bu t=0 anı olarak gösterilmiştir. Güneş Dünya ve Jüpiter t=0 anında bir doğru üzerinde bulunsunlar.Bu geometride Jüpiter'in Dünya üzerindeki etkisi maksimum değerde olur.
Dünya güneş etrafında TD= 365 günde,Jüpiter TJ=11,9 x 365 günde döner.TD ve TJ Dünya'nın ve Jüpiter'in periyotlarını gösterir.Yani Jüpiter güneş çevresindeki bir dönüşünü 11,9 senede tamamlar.Dünya üzerinde bir cisme Jüpiter'in hareketlerinden kaynaklanan kuvvet değişimi,ard arda gelen günlerde Jüpiter ve Dünya arasındaki uzaklığa bağlıdır. Karakterleri astrologlara göre burçlar belirlediğine göre değişim yaklaşık bir aylık süreler için tanımlı olur.
Astrologlar her gün için bir gelecek söylediklerinden onlara göre değişim 24 saat içinde tanımlı olur.Bir gün içinde gerek Dünya gerekse Jüpiter yörüngeleri üzerinde Jüpiter ise kendi yörüngesi üzerinde uzunluğunda yay tararlar.Yani Dünya yörüngesi üzerinde Jüpiter'de kadar yol alır. Başlangıç anında Jüpiter ve Dünya arasındaki uzaklık, yarı çaplar arasındaki fark yani (Rj -RD) kadardır.
Dolayısıyla Jüpiter'in Dünya üzerindeki bir cisme etkisi bu farkın karesi ile (Rj -RD)2 te